Temel BAŞALAN

Tarih: 08.10.2025 20:04

Maziden Atiye: “Türkiye’nin Vizyonu”

Facebook Twitter Linked-in

Maziden Atiye: “Türkiye’nin Vizyonu”

Eserleriyle düşünce dünyamıza büyük katkılar sunan, şiirlerinde bir medeniyet mefkuresini işleyen, İstanbul aşığı Yahya Kemal Beyatlı’nın gönlümüze nakşolmuş bir sözünü anımsıyorum:

“Kökü mazide olan atiyiz.”

Beyatlı bu diziyle sadece bir zaman tasvirinde bulunmuyor; bir milletin ruh köklerine yaslanarak geleceği inşa etme iradesini de dile getiriyor.
Bu ifade, ne geçmişe bir ağıt ne de geleceğe romantik bir bakıştır. Bilakis, bir hafıza ve vizyon sentezidir.

Beyatlı’nın öğrencisi olan ve medeniyetimizi eserlerinde yansıtan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şu sözleri de bu perspektife benzerdir:

“Cedlerimiz inşa etmiyorlar, ibadet ediyorlardı. Maddeye geçmesini ısrarla istedikleri bir ruh ve imanları vardı. Taş, ellerinde canlanıyor, bir ruh parçası kesiliyordu.”

Bu söz, mimariyi yalnızca taş ve harçtan ibaret saymayan; onu bir ruh hâli, bir adanmışlık olarak gören bir medeniyet tasavvurunun şifrelerini verir.
Ecdadımızın inşa ettiği her yapıda bu ruhu ve inancı görmek mümkündür. Anadolu’muz yalnızca bir coğrafya değil; ilmin, irfanın ve hikmetin mayalandığı büyük bir medeniyet sahnesidir.

Âlimlerimiz, ariflerimiz ve manevi rehberlerimiz; kalemleriyle, kelamlarıyla insanımızın gönlünde bir kardeşlik dili inşa ettiler.
Anadolu’yu taş taş değil, gönül gönül ördüler.
Bize düşen de o mirası bir vitrin estetiğiyle değil, bir şahsiyet meselesiyle taşımaktır.

Bugün de bu topraklar yeniden büyük bir yürüyüşe hazırlanıyor.
Gönüllere dokunan, insanı merkeze alan bir vizyonla yeniden şekilleniyor ufkumuz.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde şekillenen Türkiye Yüzyılı Vizyonu, sadece kalkınmayı değil; adaleti, hakkaniyeti, insan onurunu önceleyen bir anlayışı temsil ediyor.
Dünyanın vicdanı” ifadesi boşuna değil; bu ses, Gazze’de, Kudüs’te, Afrika’da, Balkanlar’da yankı buluyorsa, bu milletin derin hafızasından ve yüksek ahlakından beslenmesindendir.

AK Parti’nin belediyecilik anlayışı da aynı kökten besleniyor.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” ilkesini yalnızca beton duvarlarda değil; sosyal politikalarda, çevre projelerinde, kültürel faaliyetlerde de görüyoruz.

Belediyecilik artık yalnızca yol yapmak, bina dikmek değil; şehirle insan arasında bir muhabbet kurmaktır.
Bu muhabbet sadece hizmetle değil; hikmetle ve estetikle de kurulur.
Zira bir medeniyet, taşların dizilişinden çok, gönüllerin birleşmesiyle yükselir.
Bizim belediyecilik anlayışımız, ecdadın izinde yürüyen, insanı merkeze alan, şehirleri sadece yaşanacak değil; yaşatacak mekânlar olarak gören bir anlayıştır.

Bu minval üzerine; medeniyet tasavvuru, yalnızca neyi yaptığınızla değil, niçin yaptığınızla anlam kazanır.

İşte bu yüzden diyoruz ki:
Biz, cömertlikte akarsu gibi, şefkatte güneş gibi, tevazuda toprak gibi, hoşgörüde deniz gibi olmayı gaye edinen büyük bir milletiz.
Bu sadece bir güzel söz değil; bir duruş, bir varoluş biçimidir.

Bugün Türkiye, yalnızca bölgesel bir güç değil; aynı zamanda küresel adaletin, vicdanın ve mazlumun sesi olma sorumluluğunu taşıyor.
Ve bu vizyonun mayasında, kadim medeniyetimiz, ilim ve irfan geleneğimiz, kökü mazide olan atiye uzanan yürüyüşümüz var.

Maziden aldığımız ilhamla atiyi yoğuruyoruz.
Çünkü biz biliyoruz ki, gelecek; geçmişini unutmayanların omuzlarında yükselecek.

Hep birlikte güçlü Türkiye yolunda, emin adımlarla…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —