Tarihi yolculuğun bir eşiğinde olurken İskitlere değmeden geçilemez. Onlar, MÖ 9. yüzyıldan MS 3. yüzyıla kadar Avrasya'nın geniş bozkırlarında hüküm sürmüş, savaşçı ve göçebe bir Türk halkıdır. Genellikle Sakalar adıyla da bilinirler ve Türk tarihinin en eski topluluklarından biri olarak kabul edilmişlerdir.
Kökenleri Altay-Sayan bölgesine dayanır. Tuva ve Tanrı Dağları çevresinde ortaya çıktıkları düşünülerek tarih sahnesinde yer aldılar. Özellikle MÖ 8. yüzyılda Kimmerler’in yerini alarak Karadeniz’in kuzeyindeki Pontik Bozkırları’na yerleşmeleri, büyük bir değişimin başlangıcı oldu. Batıda Tuna Nehri’ne, doğuda Çin Seddi’ne kadar uzanan geniş bir coğrafyada etkili oldular.
İskitler, ilk atlı göçebe topluluklardan biri olarak kabul edilmiştir; bu yönleriyle askeri hareketlilikleri çok yüksekti. Yay, ok ve kılıç kullanımı konusunda ustaydılar; hatta savaşçı Amazon kadınlarıyla da tanınırlar. Altın işçiliği ve hayvan üslubu sanatlarıyla dikkat çeken zengin bir kültüre sahiptiler.
Genetik olarak hem Doğu hem Batı Avrasya bileşenlerini taşıyan heterojen bir halk türü olan İskitler, komşuları tarafından farklı isimlerle anılmıştır. Grekler onlara “Skuthēs”, Persler “Sakā”, Çinliler ise “Sai” demiştir. İran coğrafyasına kadar ilerleyerek Perslerle çatışmışlardır.
Bazı tarihçiler İskitleri Türklerin ataları arasında sayar; bu görüş özellikle Türk tarih yazımında yaygındır. İskitlerin etkisi, kendilerinden sonra gelen göçebe topluluklar olan Hunlar, Göktürkler ve Moğollar üzerinde de açıkça hissedilmiştir.
İskitler, bozkır medeniyetinin kurucusu ve Türklerin kadim tarihinde çok önemli bir köşe taşı olarak kalmaya devam edecektir.
Anahtar Kelimeler: İskitler, Sakalar, Kadim Türkler, Atlı Göçebe, Bozkır Medeniyeti, Türk Tarihi, Altay-Sayan, İskit Sanatı, Hunlar, Göktürkler, Savaşçı Halk, beytullah mutlu,