Mustafa KAPLAN

Tarih: 16.08.2025 09:19

Demokrasi Hayatımızın Neresinde?

Facebook Twitter Linked-in

Demokrasi Hayatımızın Neresinde?

Demokrasi… Kulağa hoş gelen, gururla dillendirilen bir kavram. Ülkemizin rejimi olarak her yerde yazılı, her seçimde söylenen bir kelime. Ama sormak gerekiyor: Bu kavram, gerçekten hayatımıza ne kadar dokunuyor? Herkes eşit mi bu sistemin nimetlerinden? Yoksa demokrasi, kimi için sonsuz bir özgürlük, kimisi içinse baskı ve engel mi?

Türkiye’de demokrasi, teoride “herkes için eşit haklar” demek. Fakat pratiğe bakınca tablo biraz farklı. Çünkü demokrasi, yalnızca sandıkta kullanılan oydan ibaret değil; günlük yaşamda, iş hayatında, söz hakkı vermekte ve alabilmekte ortaya çıkar.

Peki, bu hakkı her vatandaş ne kadar kullanabiliyor? Ne yazık ki cevap kolay değil. Çünkü bazen demokrasi, bir kesime geniş bir alan açarken diğerine dar bir koridor bırakıyor. Hakkını arayan bazı insanlar serbestçe sesini duyurabiliyor; diğerleri ise adeta zincirlenmiş gibi susturuluyor. Bu, bizim demokrasi anlayışımızın elastik bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Elastik ama ne yazık ki güçlü olanın lehine esneyen bir yapı.

İnsanlarımızın demokrasi bilinci de henüz yeterince olgun değil. Çoğu zaman demokrasi, sadece oy vermekten ibaret sanılıyor. Oysa demokrasi, bir haklar ve sorumluluklar bütünü. Sadece seçmek değil, seçilenleri denetlemek, düşüncelerini özgürce ifade etmek, yanlışlara karşı durmak anlamına geliyor. Bu bilince sahip olan toplumlar demokrasilerini koruyabilir ve geliştirebilir.

Şimdi düşünün: Eğer demokrasi sadece seçim günü kullanılan bir araçsa, halkın çoğu gerçek anlamda söz sahibi değil demektir. Bu durumda demokrasi, sadece bir isimden ibaret kalır. İktidarlar da ellerindeki “esnek demokrasi”yi kendi lehlerine kullanır, muhalif sesleri kısmak için araç olarak görür.

Ama umutsuzluğa kapılmak da doğru değil. Demokrasi, yaşayan bir sistemdir ve ancak halkın bilinçlenmesiyle gelişir. Eğitimle, medya özgürlüğüyle, hukukun üstünlüğüyle güçlenir. O zaman herkes için eşit olur; o zaman demokrasi, kağıt üzerindeki soyut bir kelime olmaktan çıkar, hayatın her köşesine işler.

Sonuç olarak; demokrasi, sadece hükümetlerin değil, her vatandaşın ortak sorumluluğudur. Eğer biz hakkımızı bilip kullanmazsak, bu sistem başkalarının elinde esnek bir oyuncak olmaya devam eder.

Unutmayalım ki gerçek demokrasi; sadece hakkını almak değil, hakkını vermeyi de bilmektir. Ve o zaman demokrasi herkesin hakkı olur, kimseyi korkutmaz, kimseyi susturmaz.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —