Zuhal KİLER

Tarih: 09.12.2025 16:18

ÇARESİZ BEKLEYİŞ…

Facebook Twitter Linked-in

ÇARESİZ BEKLEYİŞ…
Yoğun bakımın o soğuk, korkutucu kapısında beklerken saatler geçmek bilmiyordu.
Her dakika, içimizde büyüyen bir düğüme dönüşüyor; nefes bile almak zorlaşıyordu. İçeriden gelecek en ufak bir ses, bir adım, bir haber için kulak kesilmiş halde bekliyorduk.
Zaman, sanki inadına ağırdan alıyor, Yanımızdan geçen hemşirelerin adımları, umut ile korku arasında gidip gelen kalbimize her seferinde ani bir çarpıntı olarak geri dönüyordu. 
O an anladım ki, insan en çok beklerken yoruluyordu; çünkü beklemek, görünmeyen en büyük yüklerden biriydi.
Kimi çocuğunu,kimi eşini kimi de bizim gibi annesini babasını bekliyordu.
Kelimeler kifayetsiz kalmış bakışlarla anlaşıyorlardı herkes.
İçeride ölüm kalım savaşı, bizim dışarıda çaresizliğimizle çarpışıyordu.
Aramızdaki o kalın duvar, sadece bir beton parçası değildi; bir yanımızın orada, diğer yanımızın burada kalmışlığının simgesiydi sanki.
Ve o koridorda, çaresizliğin koltuğuna oturmuş beklerken fark ettim:
Korku, sessizlikte daha gürültülü; umut ise en karanlık anlarda bile bir ışık gibi yanıp sönüyordu.
Çok şükür ki annem o savaştan galip çıktı. Yoğun bakım odasına girdiğimde, sevinçle burukluk arasında gidip gelen duygularımla baş başa kaldım. Karşımda, birer robot gibi yatırılmış, yaşamla ölüm arasında kalmış insanlar vardı.
O an, yoğun bakımın o keskin kokusunda hayatın ne kadar ince bir çizgiye bağlı olduğunu bir kez daha anladım. Her makinenin çıkardığı ritmik ses, birinin yaşamdan kopmamak için attığı sessiz bir çığlık gibiydi.   
İnsan önce yaşadığına sonra da sağlıklı olduğuna şükretmelidir. İnsana bahşedilmiş en büyük iki armağan yaşam ve sağlıktır.
ALLAH’ım çaresizlerin çaresi ol şifa bekleyenlerin şifası ol…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —