Türkiye’de adalet arayışı, bazen yalnızca bir mahkeme salonunda değil, bir cümlenin doğru yazılıp yazılmadığında bile kendini belli ediyor. Ben bunu bizzat yaşadım.
Hayatımı tehdit eden bir telefon aldım. Cümle çok açık ve netti: "Evde bekleyin, sizi öldürmeye geliyoruz."
Bu sözleri karakola gidip olduğu gibi anlattım. Çünkü bu tehdit karşısında atılacak her adım benim için hayatiydi. Ancak sonra gördüm ki, o en kritik cümle tutanaklarda yoktu. Benim ağzımdan çıkan sözler, benim hayatımı tehdit eden ifade, resmi kayıtlara geçirilmemişti.
İfadem aceleyle, baskı altında, benim imzalamaya zorlandığım bir şekilde yazılmıştı. Bu farkı gördüğümde yaşadığım şok ve güvensizlik tarif edilemezdi. Devletin en temel görevi vatandaşının ifadesini doğru şekilde kaydetmektir; bunu bile koruyamıyorsa geriye ne kalır?
Bu durum üzerine 112 Acil Yardım Hattı’nı arayarak olayı yeniden bildirdim. Aynı gün, karakoldan bir komiser beni arayıp yeniden ifade vermemi istedi. Gittim, tehdidi en ince ayrıntısına kadar tekrar anlattım. Bu kez kayda geçirildi ve bana can güvenliği koruması verildi. Yani devlet tehdidin gerçekliğini ve ciddiyetini kabul etmişti.
Ama şu soru hâlâ cevapsız:
Can güvenliği verilen bir vatandaşın ilk ifadesindeki ölüm tehdidi cümlesi nasıl olur da tutanaklara geçmez? İfadenin özü nasıl kaybolur? Bir vatandaşın hayatını ilgilendiren kritik bir cümle, nasıl olur da devlet kayıtlarında yok olabilir?
Mahkemelerin görevi suçluyu korumak değil, gerçeği ortaya çıkarmaktır. Bir ifadenin değiştirildiği, yumuşatıldığı, en kritik kısmının çıkarıldığı bir sistemde kim kendini güvende hissedebilir? Gerçeği söyleyen bir vatandaşın sözleri kayıtlara geçmiyorsa, adalet mekanizması nasıl varlığını sürdürebilir?
Benim yaşadığım olay, sadece bireysel bir mağduriyet değil; aynı zamanda Türkiye’de pek çok vatandaşın karşılaştığı sistemsel bir sorunun yansımasıdır. Adaletin kaybolduğu yer, bazen bir mahkeme kararı değil, bir cümlenin kaybolmasıdır.
Bu yazıyı kaleme almamın tek nedeni, benim gibi pek çok insanın yaşadığı bu sessiz adaletsizliğin görünür olması içindir. Çünkü bir ülkede tehdidin kendisi kadar, o tehdidin kayda geçirilmemesi de tehlikelidir.
Ve hiçbir toplum kendi vatandaşının sesini tutanaklarda yok sayarak ayakta kalamaz.
Yazar Ercan Baş
Kuyruklu Anahtar Kelimeler:
Türkiye'de adalet arayışı ve ifade özgürlüğü sorunu, karakol tutanaklarında ölüm tehdidi cümlesinin kaybolması, Ercan Baş'ın yaşadığı sistemsel adaletsizlik mağduriyeti, can güvenliği verilen vatandaşın ifadesindeki eksiklik, resmi kayıtlara geçmeyen hayati tehdit ifadeleri, adalet mekanizması ve vatandaşın ifadesinin önemi, polis ifadesinin baskı altında imzalanmaya zorlanması, bir cümlesi kaybolan adalet mekanizması Türkiye, Ercan Baş köşe yazısı ifade kaydı sorunu, devletin ifadeyi doğru kaydetme görevi ve güvensizlik.