Son günlerde İstanbul Beylikdüzü’nde bir özel bakım merkezinde yaşandığı iddia edilen olaylar, hepimizi derinden sarstı. Otizmli çocukların aç bırakıldığı, çıplak gezdirildiği, birbirlerinin dışkısını yedikleri ve görevlilerce şiddet gördükleri haberleri, toplum vicdanını sarsan ciddi bir skandal niteliğinde.
Özel bakım merkezleri, savunmasız bireylerin güvenli bir ortamda bakılması ve gelişimlerinin desteklenmesi için kurulmuş yerlerdir. Ancak ortaya çıkan bu iddialar, tam tersini gösteriyor. Burada yaşandığı söylenen ihmaller, sadece çocukların değil, ailelerinin ve toplumun güvenini de derinden zedeliyor.
Bu tür olayların tekrar etmemesi için denetim mekanizmalarının ciddi şekilde gözden geçirilmesi şart. Kurumlar, yalnızca yasal yükümlülüklerini yerine getirmekle kalmamalı; etik sorumluluklarını da üstlenmelidir. Görevlilerin eğitimi, denetimlerin sıklaştırılması ve şeffaf raporlama sistemleri, çocukların güvenliği için zorunludur.
Toplum olarak hepimize düşen görev, savunmasız bireylerin haklarını korumak ve ihlalleri görünür kılmaktır. Aileler, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları birlikte hareket ederek, bu tür ihmallerin önüne geçebilir. Çocuklarımızın güvenliği, sadece ailelerin değil, hepimizin önceliği olmalıdır.
Beylikdüzü’nde yaşandığı iddia edilen bu skandal, özel bakım hizmetlerinin denetlenmesi ve çocuk haklarının korunması konusundaki eksiklikleri bir kez daha gözler önüne serdi. Hepimiz daha bilinçli, daha duyarlı ve sorumluluk sahibi olmalı; savunmasız bireylerin güvenli bir ortamda büyüyebilmesi için elimizden geleni yapmalıyız.