Tarih: 28.03.2018 18:26 Güncelleme: 28.03.2018 18:26

Şirvan YÜCEL

 ZEKA, ZİHİN VE SEZGİ

Herkesin işin içinden çıkamadığı durumlar olmuştur. Zihnin oyunumu? Zekâ mi ortalığı karıştırdı?
Yoksa gerçekten sezgi miydi? Benim de bu durumları yaşadığım çok oldu, sezgi mi bu acaba! Dediğim
sık sık olmuştur. Bunun ayrımını ve kafamdaki pek çok sorularıma Dünya Değişim Akademisi
Uzmanlarının bilgi birikimlerinden yararlanarak çözüm bulmayı başardım. Bunları sizinle de
paylaşacağım.

“ Zekâ zihinle çalışmaz çünkü zekâ zihnin ötesindedir. Zihin susunca zekâ devreye girer. Zihin
bölünmüş bir enerji alanıdır zekâ ise daha bütünsel bir alandır. Zihin, düşünce, inanç, kavram ve
önyargılar içerdiği için çok ağırdır zekâ ise çok hafiftir.

Zihin ödünç alınmış kavram ve öğretilerle doludur zekâ ise özgüdür. Zihin geçmiş zekâ ise şimdiyle
ilgilidir. Zihin mantık yürütmeye meyillidir zekâ ise mantık ötesidir. Bu açıdan zekâ sezgiyle birlikte
çalışmakta ve Sezgiyi desteklemektedir.

Zihin ego ile beslenir ve tartışmaya meyillidir. Birey tartışarak kendinin ne kadar akıllı ve üstün
olduğunu ispatlamaya çalışır. Tartışma, mantık kullanarak zihinsel cambazlık yapmaktan başka bir şey
değildir.


Tartışma hiçbir zaman gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamaz sadece zaman ve enerji kaybıdır. Oysa
gerçeğin ortaya çıkması için zekâ, önsezi ve Sezgi gelmektedir. Önsezi sezgi yetisini tetikler ve zekâ
sezgisel mesajın ortaya çıkmasını sağlar.

Sezgiyi kullanarak hareket eden Zekânın bir programa ihtiyacı yok. Sezgi şimdiki anın durumuna göre
yanıtlar verir ve zekâ bu yanıtlara göre kararlar sunar. Bu kararlara dayanan eylemler en verimli
sonuçlara neden olur.”
HERKESİN SEZGİ GÜCÜNÜ KEŞFETMESI DİLEĞİMLE...

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.