Yaşam Hakkı
Başarısızlıklarını bir takım dini argümanların arkasına sığınarak örtbas etmeye çalışan AKP Hükümeti, yaşamında Allah tarafından her canlıya verilmiş bir hak olduğunu biliyor mu?
Tüm canlıları yaşanılır hale getirdikten sonra, yeryüzüne indiren Allah, içinde çeşitli nimetlerle donattığı tabiat sofrasını her canlının önüne sermiştir. Allah'ın Rezzak makamından gelen nimetleri, yine Allah'tan başka hiç kimsenin kısmaya yetkisi bulunmamaktadır.
Misafir gidilen bir mekânda, biri veya birileri, önlerine gelen sofradan zorla büyük bir pay almaları mümkün mü? Herkesin doyacağı ve ihtiyaçları kadar yemeleri, o sofranın ve mekân sahibinin misafirlerine tanıdığı bir haktır. O isterse kısar, isterse çok verir veya isterse hiç vermez.
Bir canlının nasıl ki yaşam için gerekli olan havayı solumasına bir müdahale söz konusu değilse, onun da bir başkasına öyle bir müdahalesi söz konusu olamaz..!
Yaşam hakkı her şeyin fevkindedir... Çünkü bu imtiyazın tezahür ettiği makam en yüce makamıdır. Bunu bozmaya kimsenin gücü yetmez.
Siz yönetiminiz altındaki tebaanızla ilgili gerekli hizmetleri yerine getiremeyip, söz konusu İlahi sofrada yaşamları için direkt ve endirekt rızıkları olan o nimetleri, o gıdaları kısarsanız, Allah'ın Rezzak Makamına karşı suç işlemiş olursunuz.
Bir insana nefes alamasınız denilebilir mi?
Bu nefes alma hakkına mütecavizine bir saldırı, failini katil gibi bir sıfatla karşı karşıya getirmez mi?
Evinizde bir kedi besliyorsanız, yaşamı boyunca onun her ihtiyacını karşılamakla mükellefsiniz. Hatta sokakta gezinen hayvan dostlarımızdan sorumlu olduğumuz unutulmamalıdır. Durum böyle iken, yöneticilerin her konuda vatandaşların iyiliklerini düşünüp, refah seviyelerini yükseltmeleri için ellerinden geleni yapmaları gerekir.
Bu bilince sahip bir yönetim kadrosu, 'Bir keçi kaybolsa mahşerde hesabını benden sorarlar' diyen Hz. Ömer'in duyduğu endişeyi duyar, ona göre adım atar. Hak ve adalet terazisini iyi tartmasını bilir. İşte Kur'an'daki asıl idare şekli budur.
Mademki Müslümanız, mademki Allah'ın buyruklarına kayıtsız şartsız bir uyum söz konusu, o halde bizim bu yönde bir gayretkeşlik içinde olmamız icap eder.
Elbette yöneticiler kadar, yönetilenlerinde sorumlulukları vardır. Herkesin her sorun karşısında ellerini taşın altına koymalıdır.
Her iki tarafın yaşama bakış açıları ve davranış biçimleri bir uyum içinde cereyan ederse, eminim ortada sorun falan kalmaz. Yeter ki hırslarımıza yenilip, kişisel çıkarlarımızı devlettin. Çıkarları önünde tutmak gibi bir gaflet içinde olmayalım.
Mustafa Kaplan
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.