Üç Harfli İş Yerleri (1)
Konu yurt dışında bir ülkede geçiyor, 200 çalışanı olan bir iş yeri sene sonu çalışanlarına lüks bir lokantada yemek veriyor, patronda orada, idarecilerde. Yemekler yenir, patron, herkesin tabaklarının yanına bırakılan zarfı açmalarını ister, zarfları açan işçiler gördüklerine inanamaz kimisi 20 bin dolar sayar kimi daha fazla, zarflarda10 bin dolardan aşağı para yoktur, büyük bir hayretle herkes pür dikkat patronun bulunduğu yere bakarlar, patron ayağa kalkarak yüksek sesle konuşur;
Değerli arkadaşlarım, bu yıl çok çalıştınız ve çok kazandırdınız, bende kazancımdan 10 milyon doları hepinize, çalışma sürenize göre hediye edip dağıtma kararı aldım, bu parayı ben sizinle sizin sayenizde kazandım…
Herkes ağlayarak sevinç gözyaşları dökmektedir, kalkıp her biri patronlarına doğru yürüyüp ona sarılmak ister…
Yurt dışında vuku bulmuş bu olay bir islam ülkesinde mi geçmiş diye çok araştırdım, değildi.
Bu olayı okuduğumda bende ağladım, tıpkı patronundan ödülü alan çocuklar gibi…
Gelelim bizim Üç harfli veya üç rakamlı işyerlerine;
Siz, o işyerlerinin hangileri olduklarını çok iyi bilirsiniz.
Mutlaka evinize giden yolun üzerinde üç beş tane illâki varlar.
Her mahallede onlarca…
Kasada ödeme yaparken kafalarını kaldırıp size bakamadıklarından solgun da olsa, yorgun da olsa
Yüzlerini tam görmediğiniz ama hiç ihmal etmeden size hoş geldiniz diyen seslerini duymuşsunuzdur.
İşte “üç harfli işyerleri” çalışan kahramanlarıdır onlar.
Biliyorsunuz ki; sağlık çalışanlarından çok daha yakın olurlar gelen müşterilerle, kim bilir günde ne kadar koronalı 30 cm mesafeden hep önlerinden teğet geçip dururlar, aynı ortamda maskelerinin içinde on saat boyunca soluyup dururlar.
Siz, hiçbir televizyon kanalının, en az yüz bin çalışanı olan bu sektörün risk seviyesinde insanlara gıda ulaştırmak için canhıraş çalıştıklarını bahseden bir haber duydunuz mu?
Ben çalışanlarına yemeğini vermeyen bir iş yeri olarak bu “üç harflileri“ duyduğum da çok şaşırmıştım, demek ki yemek yerine yemek parasını veriyorlar ne yapsınlar diye geçirmiştim içimden, yanılmışım.
Yok öyle bir şey abi demişti selim, arada atıştırarak geçiriyoruz günümüzü, bazen evden aparatif getiriyoruz bazen müşterek bir şeyler yaptığımız da oluyor.
Ekmek kavgası dedikleri şey, böyle bir şey…
Aralıksız koşturan, rafları düzenleyen, kamyonları boşaltan, temizlik yapan, büyük ciroları olan bu koca mağazayı çekip çevirenlerin tamamı üç, bazen dört kişidirler.
Kasada eften füften nedenlerle onlara hakaretler yağdıran tiplere arada bir tanık olmuşsunuzdur, garipler seslerini çıkarmadıklarından başardıklarını düşünen bu kaba müşteriler muzaffer olmuş komutan edasıyla burunları havada gözünüzün önünde terbiyesizce oradan ayrılırlar.
Bu tiplere arkalarından bir koşu gidip sormak istemişimdir, tatmin oldun muradına erdin mi? Diye. Ulan Gençler marketin sahibi değil ortağı değiller, asgari ücretle çalışan elemanlarıdır, senin derdin ne anam babam.
Bazen dayanamam böylelerinin yüzüne iki de Osmanlı usulü tokat aşkederim, tabi hayalimde.
Asgari ücrete çalışan bu genç delikanlı ve kızların sabır ve emeklerine hürmeten kasaya geldiğimde hep güler yüzlü olup sıradakilerin duyacağı şekilde yüksek sesle onlara teşekkürler eder kolaylıklar dilerim, gabi müşterilerin yükledikleri stresin hafiflemesinde katkım olsun isterim.
Böyle mukabeleme karşılık anlamlı mütebessim bakışlarından “iyi insanlar da varmış” dediklerini hallerinden anlarım, tıpkı bende onlardan kimilerinin yüksek okul, fakülte mezunu olduklarını efendiliklerinden vakur duruşlarından bildiğim gibi.
Bu “üç harfli” iş yerlerinin maddi yorgunluklarına birde bu kendini bilmez müşterilerin verdiği stres eklendiğin de, ne çok şeylere katlandıklarını anlarsınız.
Ben burada çalışan çok güzel gençleri sanki aileden biri gibi hep sormuşumdur selimi göremiyorum, cemile kızım nerde diye, ne çok gençler gelip geçiyordu, emeklerini daha yüksek paha ya satmak için buralar bir nevi sıçrama atlama tahtasıdır akıllı gençler için.
Selim gitmiş, cemile çıkmış bu “üç harfli” iş yerleri için alternatif çok, onlar gider yenileri fazla fazla gelir, halbuki iki asgari ücret verseler, ne olur, işsizliği fırsat bilip verdiğiniz rakamı bir empati yapsanız, en kötü yerinizin günlük yirmi bin tl cirosu var.
Şu yukarıdaki gibi bir örnekte bizden çıksın, ben dişimi kırayım.
Günün sözü
Allah Cömerttir, cömertleri sever. Ayet meali
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.