Sonat çetin
23.09.2025 12:26:30
Duygu hanımcım çok doğru söylüyorsunuz insanların ruhları çekilmiş gibi duygusuz anlayışsız sabırsız ve empati yolunu olmuş durumdalar. Dilerim bu çöküşün ve duygusuzlugun ruhsuzluk saf kötülüğün gün gelir yok oluşuna tanık olur ve yerini güzelliklere bıraktığını görürüz sevgiyle kalın

Muzaffer TUNÇ
23.09.2025 12:28:36
Kıymetli yazarımız günümüzün yaşantısına isabetli vurgular yapmış. Ve bu gidişatada dur diyor. Kalemin güçlü olsun köşe yazarım.

Gökhan aydin
23.09.2025 13:00:55
Bu toplumun acil regabiliteye ihtiyacı vardır aksi halde birey yaşam da mutlu olmaya çalışanlar dahil genel bir yozlaşma ve mutlu olamama gibi sonuçları kaçınılmaz olacaktir . Bu yazıda mutlaka çözüm odaklı bir başlangıca ihtiyaçı öne koyuyor ...tebrikler

Songül aksoy gül
23.09.2025 13:06:38
Uzun zamandır takip ettiğim bir yazar TV yapımcısı kadın toplumsal olayları çok iyi gözlemliyor çok başarılı elinize emeğinize sağlık duygu hanım yakın takipçiniz sevgiler.

Eyüp Karataş
23.09.2025 13:57:57
Duygu hanım sizin her yazınızı severek okuyorum çünkü gerçekten her yazınız çok doğru ve hayatı toplumu açık ve net bir şekilde anlatıyorsunuz. Başarılarınızın devamını diliyorum

Seren kepenek
23.09.2025 14:08:48
“Toplumsal bir meseleye gösterdiğiniz derinlikli yaklaşım ve adil bakış açınız takdire şayan. Yazınız, farkındalık yaratıyor.”

Suphi ömeroğlu
23.09.2025 15:36:57
Çok güzel bir söz ve çok anlammı bir cümle

Ecem sude yıldız
23.09.2025 15:44:39
Çok haklısınız sonuna kadar katılıyorum ve destekliyorum bütün bir ruh bütün bir ses olmam varken kendi içimizde parçalanıyoruz yalnızlaşıyoruz bu hem kednimize hem toplumuza büyük zarar kıyamet gibi bir şey hepimizin değerleri ortak hepimizin dili ortak çok güzel ve hassas bir noktaya değindiniz sizi tebrik ediyorum

Gülsüm Aydın
23.09.2025 18:02:30
Duygu hanım kaleminiz çok güçlü iyi bir gözlemcisiniz yakın takip ediyorum yazılarınızı toplumsal olaylar değinmeniz çok güzel severek takip ediyoruz.

Ali Aydın
23.09.2025 18:17:31
Uzun zamandır okuduğum en güzel yazılardan biri olmuş toplumsal olayları dile getirmeniz çok güzel kaleminize sağlık yakın takip ediyorum.

Melissa onat
23.09.2025 19:43:29
Çok yerinde bir tespit! Bireyselleşmenin arttığı günümüzde toplumsal ruhu korumak hepimizin sorumluluğu. Harikasın

Enis onat
23.09.2025 19:44:37
Doğru söze ne denir

Ahmet cirim
23.09.2025 20:40:45
Mükemmel bir yazı eline sağlık.

Mehmet sansak
23.09.2025 20:47:03
Çok değerli kıymetlim yazarım günümüz insanımıza vurgunuz tam yerinde insancıl hassasiyetinizle yaklaşılmış durum malesef git gide dahada kötüleşiyor bencil ve ötekileştirme derinleşiyor tebrik ediyorum

Nur Ola
24.09.2025 03:09:38
Toplum ruhu parçalanıyor olabilir ama yeniden doğacak bir ‘biz’ için umut hâlâ var. Adalet, empati ve ortak vicdan bizi yeniden bir araya getirecek.

Mahmut urfalı
24.09.2025 16:44:37
Kalemine. Klavyene sağlık önemli teşhisler bunlar. Ama bana göre en büyük sorun. Bizler iNSAN olmayı beceremeden müslümanlığı benimsemişiz. Herşey den önce insan olmak gerekiyor. Sonra dilediğin yolu seçebilirsin. Malesef vicdanımız çıkarımız dolar ise kıblemiz olmuş. Bu güzelim coğrafya bunu hak etmiyor. Saygılar.

Burak Şimşek
24.09.2025 19:50:27
Toplum ruhunun değişmesi doğaldır, ama parçalanması bir felakettir. Eğer bu gidiş durdurulmazsa, gelecek nesiller ortak vicdanı bilmeyecek; sadece bireysel kurtuluş arayacak. Ve o zaman ne devlet kalır, ne millet, ne de insanı insan yapan bağlar… Duygu hanım bu kısım yeterince açıklayıcı olmuş,elinize yüreğinize sağlık. Devamını bekliyoruz…

Zülbiye demirci
26.09.2025 19:20:53
Kaleminize sağlık tolum nasıl yok oluyor gözler önüne seren bir yazı olmuş.

Tarih: 23.09.2025 09:31 Güncelleme: 23.09.2025 18:23

Duygu DAŞDEMİR

Toplum Ruhunun Parçalanışı ve Sessiz Değişim

Bir toplumun en derin çığlığı, sessizce parçalanan ruhudur. Bugün yaşadığımız tam da budur. İnsanlar artık aynı dili konuşmuyor, aynı acıya aynı tepkiyi vermiyor. Ortak değerler çıkar hesaplarına kurban edilmiş durumda. “Biz” olma hali hızla eriyor; yerine bencil “ben”ler ve keskin “öteki”ler geçiyor.

Toplum dediğimiz şey, tek tek bireylerden ibaret değildir. Onu ayakta tutan görünmez bir bağ, bir ortak ruh vardır. Bu ruh; dillerin melodisinde, sokakların kalabalığında, sofraların bereketinde ve aynı acıya aynı tepkiyi verebilme yeteneğimizde gizlidir. Fakat her çağın kendine özgü bir kırılma noktası olur: Ruhun parçalandığı, değerlerin çatırdadığı, birlik duygusunun yerini bireysel hesapların aldığı bir dönem… İşte biz tam da böyle bir dönemin içindeyiz.

Bugün sokaklara baktığınızda göreceğiniz şey; birlikte var olan bir millet değil, aynı sınırların içine sıkışmış yalnız kalabalıklardır. Herkes kendi adasında yaşarken, deniz giderek kirleniyor. Bu gidişatın sonunda toplum yalnızca bölünmekle kalmaz; köksüzleşir, kimliğini yitirir.

Artık insanlar aynı masada otursa bile birbirinden uzak. İnançlar, fikirler, duygular keskin sınırlarla bölünüyor. Teknoloji insanı birbirine yakınlaştırırken, kalpleri birbirinden daha da koparıyor. Ortak bir “biz” duygusu yerine keskin “ben”ler çoğalıyor. Ve böylece toplum ruhu küçük parçalara ayrılıyor: Kimi kendi kabuğuna çekiliyor, kimi öfkenin diliyle konuşuyor, kimi de umudunu başka diyarlara taşıyor.

Bu parçalanma bir yıkım değil, aynı zamanda bir dönüşüm işareti. Toplumun ruhu değişirken eski yüklerinden de sıyrılıyor. Kimi zaman sancılı, kimi zaman kırıcı olsa da, bu süreç aslında yeni bir kimliğin doğum sancısıdır. Eski bağlar çözülürken yeni bağların tohumları atılıyor.

Önemli olan, bu sessiz değişimde “ortak vicdanı” kaybetmemektir. Çünkü toplum ruhu ne kadar değişirse değişsin, onu yeniden bir arada tutacak olan şey yine adalet, empati ve ortak iyilik duygusudur. Yoksa her birey kendi küçük adasında yaşamaya başlar; deniz aynı kalsa da adalar birbirine asla dokunmaz.

Toplum ruhunun değişmesi doğaldır, ama parçalanması bir felakettir. Eğer bu gidiş durdurulmazsa, gelecek nesiller ortak vicdanı bilmeyecek; sadece bireysel kurtuluş arayacak. Ve o zaman ne devlet kalır, ne millet, ne de insanı insan yapan bağlar…

Bugün elimizde son bir fırsat var: Çürüyen ruhu ya onaracağız ya da yok oluşunu seyredeceğiz.

Bugün bize düşen görev, bu parçalanmışlığın ortasında yeni bir toplumsal ruh inşa etmektir. Birbirimizi dinlemeyi, anlamayı, farklılıklara rağmen ortak değerlerde buluşmayı yeniden öğrenmek zorundayız. Çünkü toplum ruhu yalnızca parçalanmak için değil, yeniden doğmak için de değişir.


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.