Tarih: 17.10.2025 15:01 Güncelleme: 17.10.2025 15:01

Mustafa KAPLAN

Tarihe İdeolojik Elbise Giydirilemez

Son yıllarda sosyal medyada ve bazı ideolojik çevrelerde, “Atatürk Yemen’de görevliyken ordusunu İngilizlere bıraktı ve kaçtı” şeklinde bir iddia sıklıkla ortaya atılmaktadır. Bu iddia, hem tarih biliminin temel kurallarına hem de arşiv belgelerine tamamen aykırıdır. Söz konusu anlatı, Atatürk’ün kişiliğine yönelik, bilerek yapılan sistematik bir tarih çarpıtmasıdır.

Bu yazının amacı, bu iddianın kaynağını incelemek, tarihî gerçeklerle karşılaştırmak ve belgelere dayanarak bu iddiayı çürütmektir. Ayrıca Atatürk’ün Birinci Dünya Savaşı sırasındaki gerçek görev yerleri, cephedeki faaliyetleri ve komuta alanı da açıkça ortaya konacaktır.

İDDİANIN ORTAYA ÇIKIŞI VE AMACI

Sözü edilen “Yemen’de orduyu bırakıp kaçtı” iddiası, ilk olarak 1980’li yıllardan sonra bazı radikal dinî yayınlarda ve konuşmalarda yer almaya başlamıştır. Bu çevreler, Atatürk’ün laik devrimlerine karşı tepki olarak, onun askerî kariyerine gölge düşürmeye çalışmışlardır. Ancak bu iddiayı destekleyecek ne bir askerî kayıt, ne bir hatırat, ne bir emir defteri, ne Osmanlı arşivi ne de İngiliz arşivi belgesi kesinlikle mevcut değildir.

Bu tür söylentilerin amacı genellikle şudur: Atatürk’ün askerî kahramanlığını küçültmek, onun “vatansever komutan” kimliğini sarsmak ve nihayetinde, Cumhuriyet devrimlerini değersizleştirmek. Bu iddialar, tarihsel gerçekliğe değil, ideolojik manipülasyona hizmet etmektedir.

TARİHSEL GERÇEK: MUSTAFA KEMAL PAŞA YEMEN’DE GÖREV ALMADI

Tarihî kayıtlar incelendiğinde, Atatürk’ün Yemen’de görev yaptığına dair tek bir belge dahi bulunamamaktadır. Kronolojik olarak görev çizelgesi incelendiğinde, bu durum netleşmektedir. Atatürk, 1899–1905 yılları arasında Şam, Beyrut ve Selanik’te kurmay subay olarak görev yaptı. 1911–1912’de Trablusgarp (Libya) Savaşı’nda Tobruk ve Derne’de, 1912–1913’te Balkan Harbi’nde Çanakkale ve Gelibolu’da bulundu. Birinci Dünya Savaşı’nda ise 1915–1916’da Çanakkale Cephesi’nde 19. Tümen Komutanı olarak tarihe geçti. 1916–1917’de Kafkas Cephesi’nde 16. Kolordu Komutanı olarak Muş ve Bitlis’i geri alan zaferlere imza attı. Son olarak, 1917–1918 yılları arasında Suriye-Filistin Cephesi’nde 7. Ordu Komutanıydı ve 1918’de Halep’te geri çekilme düzenini sağlayan komutan olarak anıldı.

Görüldüğü gibi, Mustafa Kemal Paşa’nın Yemen veya Hicaz cephesinde bir görevlendirilmesi söz konusu bile değildir. Birinci Dünya Savaşı boyunca hiçbir zaman Yemen’de bulunmamıştır. Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Dairesi (ATASE) arşivi başta olmak üzere, Şevket Süreyya Aydemir, Lord Kinross ve Sina Akşin gibi bütün tarih kaynakları bu gerçeği açıkça doğrulamaktadır.

ORDU MESELESİ: GERÇEK YER VE KOMUTANLIK

“Ordu İngilizlere bırakıldı” ifadesi de büyük bir tarihsel çarpıtmadır. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusu, bahsi geçen dönemde Yemen’de değil, Filistin-Suriye hattında konuşlanmıştı. Bu hatta bulunan ordular; 4. Ordu (Cemal Paşa), 7. Ordu (Mustafa Kemal Paşa) ve 8. Ordu (Cevat Çobanlı Paşa) idi. Bu orduların komuta merkezi ise Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığı’ydı (Liman von Sanders).

Dolayısıyla, “Ordu Yemen’de bırakıldı” demek coğrafi ve askerî açıdan imkânsız bir iddiadır. Mustafa Kemal Paşa, 7. Ordu Komutanı olarak 1918 yılında Nablus Muharebesi’nde İngiliz ilerleyişine karşı, "kaçış" değil, tam tersine düzenli bir ricat (geri çekilme) emri vermiştir. Bu sayede ordusunun büyük bir kısmını düşmanın imha etmesinden kurtarmış, Halep’te yeni ve güçlü bir savunma hattı kurabilmiştir. Bu harekât, modern askerî tarihte “mükemmel bir taktik geri çekilme örneği” olarak ders kitaplarında yer almaktadır.

Son söz: Tarih çıplak gezmeyi sever; ona ideolojik elbise giydirmeye çalışmak, yalnızca gerçeği örtbas etme çabasından ibarettir.

 


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.