Tabancalarımızı Bakanlığa İade Mi Etsek!
Onu, kocaman ağır siyah çantasıyla hafif öne eğik emin ve ağır adımlarla, hep düşünceli bir biçimde yürürken hatırlıyorum.
Mesleğimizle ilgili bir yıl sürecek olan, kurs göreceğimiz Ankara Güvercinlik jandarma subay okulunda Hocaydı.
Sonra mezun olduk ayrıldık aradan zaman geçmişti.
Bir gün onu gördüm!
Bir Gazetenin iç sayfasında vesikalık resmini…!
Bir yanım akıp gitmişti…
Resmin altında, “Suçumun ne olduğunu sormak için referanduma evet diyeceğim.” Diye yazıyordu.
O şimdi nerededir dediğim örnek insan, işinde ve mesleğinde zirve bir şahsiyet olan hocamız, bir komutan; meğer, benden 2 yıl sonra 1997 yılında Binbaşı rütbesinde T.S.K dan ihraç edilmişti...
Kendi kendime, ah be Hocam! Komutanım, sen de eğer T.S.K dan ihraç edildiysen, ki, edildin;
Bu memleketin çivisinin çıktığının tam delilidir. Demiştim.
Mesleğini hocalığını bunun kadar önemseyerek yapan, vatanperver bir komutanın ihraç edilmesi beni derinden etkilemişti.
Ülke bir buhranlı günlerden geçiyordu…!
Misal, Herkesin tanıdığı ünlü yazar, profesör, akademisyen olan İskender Pala’nın neyi vardı Allah aşkına! Bu değerli insan T.S.K da bir öğretmen binbaşıydı, kardak kayalıklarının bize ait olduğunu gün yüzüne çıkaran araştırmacı bir subaydı, böyle bir adam ihraç edilecek bir adam mıdır? Daha böyle isimlerini yazamadığım nice değerleri, bozuk para gibi harcayan bir çılgın dönem yaşamıştı bu ülke.
Çok şükür gün döndü devran dönmüştü.
Yaş zedelerin lehinde çıkan 2010 tarihli 6191 sayılı yasa, yok edilen hukukun bir kısmını karşılamıştı evet, yaş zedeler büyük bir memnuniyet içindeydi.
Ama her yaş zede biliyordu ki, hak bir bütündür parçalanamaz.
Sonra geçen yıl hazırlanan yargı paketinden ümitlendi kaderdaşlarımız, hükümetimiz yakışanı hakkıyla yapar diye ümit ettiler fakat olmadı! Yasa çıkalı tam on bir yıl geçmişti.
Kimlere neler verilmedi ki! “Eminsu”ya verildi, berat eden “balyozcular”a, “ergenekoncular”a, vb. hepsine verildi, geçmiş haklarını fazlasıyla aldılar.
Oysa yaş zedeler ile ilgili yasa çıkmasına rağmen ve yasanın birinci maddesi “T.S.K. dan ilişiği kesildikten bu kanunun çıktığı 2010 tarihine kadar T.S.K da kalmış muamelesi görür” maddesi açık ve net olmasına rağmen, bihakkın gereğinin yapılmamasının gerekçesini insan anlamakta zorlanıyor.
Şimdilerde bazı kaderdaşlar; geçmişe dönük hiçbir hakkımız verilmezken, bizlere verdikleri silahlarımızı bari taşıma ruhsatlarıyla birlikte Bakanlığa gönderip bir duruş sergileyelim! Dediler.
Bu görüşte olanlar olduğu gibi, duruşumuzu silahlarımızla değil de kılıçlarımızla yapalım, kargo yapıp gönderelim diyenlerde oldu.
Hatta kimliklerimiz sadece ordu evlerine girmeye yarıyor onu da iade edelim diyenler de az değil, dernek yetkilileri bu konuyu önümüzdeki günlerde masaya yatıracaktır.
Hâsılı, bu hakkın unutulmaya ve soğutulmaya bırakıldığı hissine hiçbir yaş zede kapılmamalı.
Değişmeyen talebimiz bellidir;
1. Her bir yaş zedeye devlet adına imzalı mühürlü bir özür beyan eden belge; bizimle beraber hukukları yok edilen gelecekleri karartılan çocuklarımıza bırakacağımız en güzel miras olması hasebiyle tarafımıza mağduriyetimizin bedeli olarak verilmeli.
2. Geriye dönük haklarımızın, bizlerden başka herkese verildiği gibi bizlere de verilmesi güçlü, demokratik ve hukukun üstünlüğünü esas alan devletimize çok ağır gelmemeli.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.