1500 koyun, sabah saatlerinde İkizler köyü yakınlarındaki sarp kayalıklı dağ yamaçlarında otlamaya bırakıldı. Çobanları kahvaltı ettiği sırada başıboş kalan koyunlardan biri karşı kayaya atladığı sırada diğer sürü de peşinden atladı. 15 metre derinlikteki uçuruma düşen koyunlardan 450’si ezilerek telef oldu.
Türkiye’de cereyan eden bu olay hepimizi şaşırtmıştı… Koyunlar o uçurumdan zorla atılmamış, kendi rızalarıyla atlamışlardı. Koyunlar, çoğunluk atladıysa, bunun iyi bir şey olduğu hissine kapılmışlardı.
Yapılan bir deneyle de “Sürü Psikolojisi”nin ne kadar etkili olduğu ispatlanmış. Yaklaşık 50 kişiye 2 adet çubuk gösterilip, hangisinin daha uzun olduğu sorulmuş. 49 kişi önceden tembihlenmek suretiyle kısa çöpe uzun demiş. Sadece sonda ki 50. kişi tembihlenmemiş. 49 kişinin kısa çöpe uzun dediğini gören 50. kişi “Ulan bu kadar insan o çubuğa uzun diyorsa, bir bildiği vardır. Ben yanlış görüyorum herhalde” diye düşünüp, 49 kişinin dediğini tekrarlayıp o da kısa çöpe uzun demiş.
Buyurun, buradan yakın… İşte sürü psikolojisinin gücü. Demek ki insan yönlendirilmeye, kandırılmaya ve yanılmaya çok müsait bir varlık.
Geçmişten günümüze insanlar hep çoğunluğun yaptığını daha doğru ve güvenilir bulmuştur. Bunun neticesinde de kalabalığa uymuştur. Hatta bu hususta atalarımız “Sürüden ayrılanı kurt kapar” sözüyle insanları daha da korkutmuştur.
İnsanoğlunun zaaflarını çözen bir çok kişi, geçmişten geleceğe psikolojisi zayıf bu ademoğullarını yönetmiş, liderlik etmiştir. Bu nedenledir ki dedelerimiz “İmam gaz kaçırırsa, cemaat ne yapmaz” diye bir atasözünü tarih sayfalarına kaydetme gereğini hissetmişlerdir. Yani, bu da gösterir ki insan sürülerinin başını çeken liderler, bu kalabalıkları istedikleri gibi yönlendirme kabiliyetine sahiptirler.
Bu nedenledir ki, kişi herhangi bir konuda çoğunluğun aksi bir davranışta bulunduğunda dışlanır, garipsenir ve hor görülür. Hayatlarını tamamen çoğunluğun davranışlarına göre şekillendiren insanlar, farklılıkları, yeni düşünce ve davranış biçimlerini doğal bir dürtüyle reddederler.
Halbuki oturup, adamakıllı düşünüp, herhangi bir konuyu birkaç farklı perspektiften görebilseler, kendi kararlarını verebileceklerdir. “Çoğunluk bir şey yapıyorsa bir bildikleri vardır… Çoğunluğun yaptığı her zaman doğrudur” düşüncesi diğer tüm düşünce kapılarını kapattığından, bu saplantıdan sıyrılamazlar.
Örneğin düğünlerimiz… Müzik çalmaya başlar. Git 50 kişiyi gez, dolaş… Yalvar, yakar… Beraber çıkıp oyun oynamaya bir kişiyi kaldıramazsın. Bir Allah’ın kulunu ikna edemezsin. Ama hiç bir şey demeden çık sahneye ve oynamaya başla. Hiç kimseyi görmeden sadece oyuna ver kendini ve tüm sahnenin hakimi ol. Biraz dan tek tek sana eşlik etmeye başlayanları göreceksin. Bir müddet sonra da sahne tıka basa dolmuş olacak.
Televizyonlar da olayları izliyoruz. Polise saldıranları görüyorum. Birkaç kişi olayı başlatıyor ve ondan sonra gelen herkes Allah rızası için polise taş yağdırıyor. “Acaba bu taşı neden atıyoruz” diye düşünen yok. Çoğunluk orada polisi taşlıyorsa, “yapılması gereken budur” diye düşünen bir çok kişi parke taşlarını söküp fırlatmaya başlıyor.
Kurulan onca birlik, dernek, parti, sivil toplum kuruluşunun nedeni aslında insanoğlunun yalnızlıktan korktuğunun bir göstergesidir. İnsanlar yalnızlıktan korkar, bir arada yaşar ama kavga etmekten, savaşmaktan da beri durmaz. İşte böyle ilginç varlıklarız.
Uzun lafın en kısası şudur ki; İnsanlar topluca Boğaziçi köprüsünden atlıyor diye bende gidip o kervana katılmam. Siz de öyle yapın. Kendinizi kişisel anlamda en iyi şekilde geliştirip, sürüden ayrılın. Korkmayın, sürüden ayrılanı kurt kapmıyor. Ben denedim. Hatta sürüden ayrılan kendini buluyor, tarzını yaratıyor, büyük başarılara imza atıyor. Siz de deneyin görün…
(Şimdi içinizden “Ulan bu da bir sürü psikolojisi değil mi?” diyenleriniz olacaktır. Yahu ben denedim ve dedim diye denemeyin. Ben size anlattım siz de düşünün taşının mantıklı gelirse deneyin… Yok ben sürümden memnunum diğer insanların aynısı olacağım diyorsanız, ben size bir şey demiyorum :)
Hoş ve sevgiyle kalın.