21.03.2014 17:05:34

İbrahim Özoral

Sanatçı Yorumu

Sanat yaratanın ve yarattığı kişilerin topluma sunduğu sanatseverlerin gözlerinde, kulaklarında duyarlılıklarını harekete geçiren sesler ve çizgilerdir. İşte sanaçılarında muhafikiyeti  karalamalarındaki bu duyarlı hünerlerine bağlıdır. Sanatçı yaptıkları ile doğanın çeşitli renklerini görünüm olarak şiir, roman, resim veyahut portre üzerinde notalarla kulağa hoş gelen melodi kümelerini oluşturmaktır. Hepside sanat ağacının dalları, yaprakları, meyveleridir.

Siz sayın okurlarıma müzik dalındaki yorumlarımı sunmaya çalışacağım. Türk Halk Musikisi doğanın tüm güzelliklerini, aşklarını, neşesini, ızdıraplarını ozanları tarafından sazları ile şiirleri ve sesleri yöre halkına dil etmiş nesilde, nesile kökleşmiş olarak günümüze kadar gelmiş ve devam etmektedir.

Devlet radyolarında ve konservatuarda santlarını doruğunda olan değerli birbirinden usta hocalar tarafından eğitilmekte santçı olarak yetiştirilmektedirler. Her geçen gün ilerisi için çok ümit verici. Folkları ile türküleri ile dünyada Festivallere katılıp isimlerini duyurmaya başlamışlar ve ödüller almaya başlamıştırlar.

Gelelim hafif Türk Musikisi diye adlandırılan müzik türüne, bence ne yer yüzünde, nede gök yüzündedir, adeta muallakta. Bunları sanat olarak bir yere koyamıyorum. Yapılan bu yapıtlar evvelce batı musikisi de yapılmış, ritiplendirerek sanki yeni bir beste yapmış gibi sağdan, soldan çalışmış sözlerden alınarak bir şey yapmanın bilinçsizliği ile utanmadan, çekinmeden kasetlerinin Cd'lerinin üzerine adlarını bile yazmaktadırlar. Sanat buysa yorumu  dinleyicilerime bırakıyorum.

Mağlesef Radyo, ve Televizyon yöticileri bir şeye benziyormuş gibi defalarca inatla bu parçaları yayınlamaktadırla.  Onları anlamak mağlesef mümkün değil.  Batı kendi müsikisini en üst düzeye getirmiştir. Fakat bizdeki taklitçiler sanat şöyle dursun, sanat severlerle bile bile adeta alay etmektedir. Halbuki seneler öncesine dönersek hafif  Türk - Batı musikisinin yaptıkları, tango ve napoliten türündeki besteler, besteciler bugünkü sahte bestekarların ve söz yazarlarının yanında birer abide gizi dim dik durmakta. O parçaları ne zaman dinlesek, yaşatıyor hislendiriyor. Söylenecek çok söz var şimdilik bu kadar.

Gelelim Klasik Türk Musikisine; Son senelerde gerek solistler ve saz sanatçıları mesleklerinde bilinçli gerek konservatuar radyo sistemli çalışmaları ile notist, saz ve solist yetiştirmede çol ileri gitmişler. Bilinçli besteciler ve söz yazarları unutulmayacak şarkılar meydana getimekte ödüller kazanmaktadır.

Halkın gözlemi, bilinci ve duyarlılığı gelişmekte. Layık olan besteleri zevk ile dinleyerek ödüllendirmekte. Yalnız kaliteli ses bulmak zorlaştı, iyi bir çalışma yapmadan, bilgilenmeden gözlerindeki isimli büyük solistler gibi olmanın hayalini kurmaktalar, ve sonunda bu yüzden bir şey olmadan kaybolup gitmekteler. Bilgi ve çalışma içerinde olan gelişerek isimlerini duyurmaktalar. Bunlarda parmakla gözterilecek kadar az.

İyi bir solist ve iyi bir saz sanatçısı olmak uğraş ve bilgi ister. Sanatçı doğar bu Allahın bir lutfudur. Ama ehil hocalardan bilgilenirse, gelişir, yücelir layık olduğu yerlere yerleşir. Son sözüm sanat değeri ile, sanatçıda hüneri ile yorumlanırsa, gözlerde ve gönüllerde adlanır.

Saygılarımla.


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.