6 Şubat depremlerinin üzerinden yıllar geçti. Takvim ilerledi ama o günün acısı, o günün çığlığı, o günün karanlık sabahı hiçbir aile için geçmedi. Yüzbinlerce insan sadece sevdiklerini değil, güven duygusunu, devlete ve sisteme olan inançlarını da kaybetti. Çünkü bu yıkım, “kader” değildi. Bu yıkım, açıkça görülmesine rağmen yok sayılan denetimsizliklerin, siyasi ve ekonomik çıkar uğruna esnetilen kuralların, göz göre göre alınmayan önlemlerin sonucuydu.
Ve şimdi, açılan davalar birer dosyadan çok daha fazlasını temsil ediyor: Bu ülkenin vicdanını.
Türkiye’nin dört bir yanında aileler, çocuklarının, annelerinin, babalarının, sevdiklerinin ölümüne neden olan ihmal zincirini ortaya çıkarmak için mücadele ediyor. Adliye kapılarında bekleyen bu insanlar bir intikam istemiyor. Sadece hakikati istiyorlar. Sadece adaleti istiyorlar. Çünkü biliyorlar ki bugün hesap sorulmazsa, yarın başka bir şehrin başka bir çocuğu aynı beton mezarın altında kalacak.
Bu davaların önemi tam da burada saklı: Bu ülkenin geleceğinde “ihmal”in cezasız kalmamasını sağlamak. Yıkımın sorumlularının isimlerini ve sıfatlarını kutsallaştırmadan, korkmadan, çekinmeden sorgulayabilmek. “Deprem ülkesi” gerçeğinin arkasına saklanıp insan ihmallerini görünmez kılan zihniyete meydan okumak.
Bu aileler, Türkiye’de gerçek bir toplumsal yüzleşmenin öncüleri oldular. Kimisi sadece bir fotoğrafla, kimisi bir mezar taşıyla, kimisi ise elinde tuttuğu adli dosyalarla mücadele ediyor. Ama hepsi tek bir şey söylüyor: “Biz hakkımızı istiyoruz.”
Unutulmamalı ki bu mücadele yalnızca o ailelerin değil; hepimizin mücadelesidir. Bugün güvenli binalarda oturabilmek, yarın çocuklarımızı enkaz başında aramamak için verilen bir mücadele. Bu davaların takipçisi olmak, sadece geçmişin hesabını sormak değil, geleceği ayakta tutmaktır.
Adalet gecikirse toplum çöker. Bu nedenle mahkeme salonlarında çıkan her karar, bu ülkenin nasıl bir geleceğe yürüyeceğini belirliyor. Bu kararlar, bundan sonraki her müteahhittin, her denetçinin, her imza sahibinin omuzuna bir sorumluluk yüklüyor: “Bir kişinin imzası bin kişinin kaderi olabilir.”
Ve bu kez kader değil. Bu kez hesap zamanı.
6 Şubat’ın acısını unutturmaya çalışanların aksine, biz unutmuyoruz. Unutmayacağız. Hakikatin peşini bırakmayacağız. Çünkü adalet, bu ülkenin yeniden ayağa kalkması için en sağlam kolon olmak zorunda.
Yazar: Ercan Baş
6 Şubat Depremleri, Adalet Enkaz Altında, Deprem Davaları, Toplumsal Yüzleşme, İhmal Zinciri, Hesap Sorma, Güvenli Yapılaşma, Ercan Baş Köşe Yazısı, Türkiye Adaleti, Kader Değil İhmal
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.