Rojin’in Sessiz Çığlığı
Bir ülkenin vicdanı, çocuklarının ve kadınlarının güvenliğiyle ölçülür. Rojin Kabaiş’in sessiz çığlığı, işte tam da bu vicdanın yankısıdır. Genç bir kadın… Hayalleri, umutları, yaşamı vardı. Şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Olay yerinde bulunan iki farklı DNA izi, Adli Tıp raporlarındaki çelişkiler ve eksik bilgiler, kamuoyunun içine sinmeyen bir gerçeği işaret ediyor: Bu dosya karanlıkta bırakılıyor.
Rojin’in ailesi ve davayı takip eden avukatlar, raporların açık ve şeffaf bir biçimde paylaşılmadığını, “hangi bölgelerden DNA örnekleri alındığının” gizlendiğini söylüyor. Bir genç kızın ölümü üzerinden bile böylesine bir bilgi karartması yaşanıyorsa, sorulacak soru nettir: Bu ülkede adalet kimin için işliyor?
Geçtiğimiz günlerde Meclis’te Rojin Kabaiş’in ölümünün araştırılması için önerge verildi. Ama o önerge, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Yani Türkiye Cumhuriyeti’nin yasama organı, bir genç kadının ölümü hakkında bile “araştırmayalım” dedi. Böylesine ağır bir karar, sadece bir önergenin değil, toplumun vicdanının da reddedilmesidir.
Bugün Rojin için konuşmak; bir kadının değil, adaletin hakkını savunmaktır. Rojin hepimizin kızı, hepimizin kardeşi, hepimizin bacısı. Onun çığlığına kulak tıkayan her kurum, her yetkili, her sessizlik; karanlığın suç ortağıdır.
Bir toplum, susarak değil, konuşarak temizlenir. Bir devlet, örtbas ederek değil, hesap vererek güçlenir. Adalet sadece mahkeme salonlarında değil, halkın vicdanında da aranır. Ve halk, Rojin’i unutmayacak. Çünkü unutmak, bir daha yaşanmasına izin vermektir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.