Tarih: 06.08.2013 11:26 Güncelleme: 06.08.2013 11:26

Nezir KARAYÜN

 Bayramlar, sevinç günleri, ilgi yakınlık günleri, kutlanan günler, kutlu günlerdir... Bütün insanlığın mutluluğunu gaye edinen bir dinin, bayramları da insanların insanlıklarını hissetmeleri, hissettirmeleri ile bayramlaşır. Dünyanın bu keşmekeşliğini seyredip dururken, iyi ki Ramazan iyi ki de bayram diyebilmenin hazzı sarıyor insanı.

Çirkinliklere inat güzel dinimizin gönüllere akışı ne güzel! ‘’Yarının yollarında yıllarımızı Ramazansız bırakmayan ‘’Mevlâ, bu yılda ramazansız bırakmadı. Halbuki daha dün’dü ramazan; bu yakınlıkla soluklanıp dururken zamanı; sessiz sedasız gelip aldı bizi kucağına ve bizi rahmet kundağına sarıverdi. Bir ay boyunca mağfiret, rahmet ve günahlardan kurtulma ümidiyle teselli bulduk. Bu heyecanla çarptı yürekler çünkü Rasûlullah (s.a.v.) dan idi bu müjdeler... Fitre, zekât ve iftarı ile ekonomik boyutu olan; orucu, teravih, bayramı ile sosyal boyutu olan güzel günler.

Bayram gününü, Ramazan bayramı günlerini de bize göre yaşarız biz. Çünkü Kardeşliğin, paylaşmanın, dayanışmanın, parça değil bütünün yüceliği yinelenir her bayram günü. Vicdanların nasırlaşmaması içindir bu sosyal duyarlılık. Hanımlar bayrama bir hafta kala başlarlar evlerini daha bir özenle tezyine ve temizliğe. Bayram sevincini yaşamak için dost akraba, komşu ile. Bayramlarda tatlı yenir, tatlı konuşulur.

Şehrimizde, köyümüzde, mahallemizde, apartmanımızda baklavalar açılır, tel tel kadayıflar dizilir, kurabiyeler, börekler, çörekler… Komşu, arkadaş, hısım, akraba birbirlerine yardım etmeyi vazgeçilmez görev kabul ederler, tatlılar birlikte hazırlanır, işler birlikte kolaylanır… Ne güzeldir bu paylaşım, insanın yüreğini ısıtır, yüzünü güldürür. Hz. Peygamber (s.a.s.) Hasan bin Sabit’ten, “Her iki bayramda da en güzel, en temiz elbisenizi giyiniz, en güzel kokuyu sürününüz…’’ Bir taraftan da bayramlıklar alınır çoluk çocuğa, kendimize.

Fakat yalnız giyinmeyiz bayramlıklarımızı, alamayanları düşünür onlara da giydiririz ki, bayramlar bayram olsun. Bunu gösterişten uzak çocuksu masum duygularla yapabilmektir asıl olan; bu hissiyatla bir yetimin, öksüzün, garibin başını okşayabilmek, bayramda toplumsal huzurumuza sessiz sedasız konulan bir harçtır aslında. Hani çocukluğumuzda arefe gecesi bayram sabahına kadar, başucumuzda bekleyen bayramlık ayakkabıların bizi ışıttığı günlere! O gecenin uykusu farklıdır, sabahı farklıdır. Çünkü bayramdır, neşe, sevinç, huzur günleridir bayramlar. Bu hissiyatı yüreğimizden söküp atmadığımız sürece güzelleşir bayramlar...

Arefe günü ikindi namazından çıkan cemaat, kabristanları ziyaret ederek ölmüşlerine Yasinler, Fatiha’lar ile selâm gönderip bayramlaşır. Biliyoruz
ki, arefe ve bayram günleri af günleridir hepimize. Bayram namazına uyanışımız, heyecanla unutulacak bir hatıra mıdır her birimiz için? Bayram sabahı erkenden kalkılır sabah namazı kılınır, daha sonra bayram namazı vakti beklenir sevinç içinde. Namazdan sonra cemaat
birbiriyle bayramlaşır.

Sıra evlerimize gelir, büyük, küçük herkes birbiriyle bayramlaşır. Neşe içinde kahvaltılar yapılır. Şehirlerde başkadır bayram, köylerde başka ama bayramdır işte... Gurbette ise biraz hüzün vardır bayramlarda, ama daha bir kenetler bayramlar bizi coşkusuyla. Biz olduğumuzu hissederiz daha bir
içten. Öyleyse bayramları tatil eylemeyelim kendimize. Koparmayalım sıla-i rahim bağını. Bayram gelmiş neyime dedirtmemek için, gidemesek
de gelemesek de bir sıcak selâm gönderebiliriz dost ve akrabalarımıza… Bu duygu ve düşüncelerle Ramazan Bayramınızı kutluyor, en derin selam ve saygılarımı sunuyorum..

Hoşça Kalın Dostça Kalın…

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.