Kurucularından olduğum Büyükçekmece Genç girişimci İşadamları Derneğinden arkadaşlarımızla yeni yılın ilk gününde Huzur Evi ziyareti yapmaya karar verdik. Öncelikle Büyükçekmece Özel Hayat Huzur Evine niyetlendik ve ön görüşme için gittik. Adında özel ibaresi var ancak bu kadar özel olduğunu tahmin edememiştik. Meğer orada bulunan her bir yaşlı için aileleri 1200 ile 2000 TL arası aidat ödüyor her haftada ziyaretlerine geliyorlarmış.
Bizim arzumuz gösteriş için bu yaşlıları ziyaret etmek değildi, hiçbir zaman da olmayacak elbette. Bu bilgileri aldıktan sonra hemen rota değiştirdik ve devletin yaşlı bakım evlerinden birini araştırmaya başladık. Zira aileleri ile sık sık görüşen zengin yaşlılarla değil dedimiz, biz hiç kimsesi olmayan gerçekten bakıma muhtaç olan ve devletin kanat gerdiği, her kapıdan girenin gözlerinin taa içine bakan, kimsesi olmadığını bile bile acaba biride benim yanağımdan öper mi diye bekleyen dedelerimizi, ninelerimizi ziyaret etmek istedik. Karınca kararınca küçücük hediyelerle onların yüzlerine küçük bir gülümseme yerleştirmek, hayır dualarını almak istedik. Bu anlamda bölgemize en yakın Silivri’de bulunan bir huzur eviydi ve yaklaşık 25 bakıma muhtaç dedemiz, ninemiz, kimsesizce yeni yılda bizleri bekliyorlardı.
Sabahın kör saatinden itibaren dernek binamız önünde büyük bir hareketlilik söz konusu oldu. Her gelen heyecanlıydı. Yirmi Kadar yürekli arkadaşımla birlikte bindik servis aracımıza ve aheste aheste yolunu tuttuk huzur evinin, Alllahım bu ne güzellik, bu ne huzur, bu ne mutluluk bıraksak kendileri ayakta dikilecek bizleri oturtacaklar. Ağrıyan bacaklarına bakmaksızın bizlere hizmet edecekler. Huzur evi salon kısmında uzun uzun sohbet ettik Kamil dedeyle, zira iki yıl evvel gidip elini öpmüşlüğüm vardı Kamil dedenin ve o hala dim dik ayaktaydı maşallah. Çay faslı bittikten sonra hediyelerini takdim ettik gözleri doldu. Yatakda olan kalkamayan, hastalarımızda var dediler, elbette ayaklarına kadar gitmek mutluluk bizim için. İlk odaya girdiğimizde, karayağız bir nenem ve yüzünde kocaman bir gilimseme. Elini öpmek istedim sıkıca sarıldı bana, belki onbeşkez öptü yanaklarımdan bende onun ellerinden. Nasılsın nenem dedim, tatlı tatlı güldü yüzüme, sağlığın nasıl dedim, başımı okşadı, omzuma yattı, sanki minicik bir kuşun sıcak bir yürek aramasına şahit oldum. Sıkı sıkı sarıldım Malatyalı Kürt Nineme. Türkçe bilmiyor, ninem. Kürt kardeşlerimizden birini çağırıp “sor bakalım bir isteği varmıymış” dedik. O ağlamaklı gözleriyle daha bir sıkı sarıldı bize. “Sizi gördüm daha ne isterim” dedi usulca. Kim bilir belki de evladının kokusunu aldı bizlerde.