Tarih: 29.03.2017 14:41 Güncelleme: 29.03.2017 14:41

Murat YILDIRIM

 Makedonya'dan gelen misafir!
Geçen gün, tedavi için geldiği İstanbul'da vefat eden Makedonya Ohrili Şeyh Şerafettin Efendi toprağa verildi.
Kabristanda, sırlamadan önce bir avuç sevenleri tatlı Rumeli şiveleriyle uzun uzun Yunus KS ilahileri söylüyorlar kendisine:
Ağla gözüm ağla gülmezem gayri
Gönül dosta gider gelmezem gayriii...

Makedonya, çok etnikli ve çok dinli, karışık bir ülke; ancak nazar değmesin terör olayı olmuyor.
Yüzde 64 Makedon, yüzde 25 Arnavut., kalanı Türk, Roman, Sırp azınlıklardan oluşuyor.
Çoğu Arnavut ve Makedon kökenli yüzde 35 oranında müslüman var, yüzde 65 ortodoks bir ülke.
Sorunlarda var;
Ohri çerçeve anlaşmalarına tam uyulmadığı, oradaki kardeşlerimizin haklarının yendiği...
Baskı ve tehditlerle sandığa götürüldüklerine dair Makedonya medyasında haberler var...
'Gittikçe eriyoruz, toplumda kayboluyoruz...' diyor. Enes İbrahim-Makedonya Ufuk dergisinde, ufkunu kaybetmiş gençlere...
Acaba, Güçlü Ordular sahibi, İskender ülkesinde nasıl kalıcı olunabilmiş?
Akademisyen Sayın Nehri Aydinçe araştırmasında bunu açıklamış:
'Osmanlı din, dil, ırk, mezhep ayrımı yapmadan herkesi kucaklamış ve hiçbir baskı uygulamadan oradaki halkın mutlu mesut bir arada yaşamasına imkân sunmuştur...
 Bu adil ve hoşgörülü yönetim anlayışıyla da bölgeye İslam’ın ve tasavvufi düşüncenin yerleşimi kolay ve hızlı bir biçimde olmuştur.
İslâm adına gönülleri fetheden dervişlerin oynadıkları rolün önemini günümüzde dahi bulunan tekkelerinin varlığı ile açıklamak mümkündür.
Balkanlar’da İslâmiyet’in ilk tohumlarının tarikatlar tarafından atılması, tasavvuf anlayışındaki derin insan sevgisi, yüksek hoşgörü ve karşılıksız hizmeti esas almalarından kaynaklanır.
Genelde bütün tasavvuf akımları, ilkeleri itibariyle çok geniş ufuklu, insana sevgi ve saygıyı temel esas olarak almaktadırlar.
Bu özellik ve tavırlar Müslümanlarla Hıristiyanlar arasında sevgi ve kaynaşma zemininin kurulmasında etkili olmuştur.
Bu şeyh ve dervişler sadece derviş kimliği taşıyan din adamları değil, aynı zamanda toprağı işleyen, köy kuran, sanat ve ilim yapan şahıslar olarak da karşımıza çıkmaktadır...'
Yani, Hazret ve silsilesi aslında insanlığa faydalı işler yapmaktalar.
Önyargısız bakınca, birlikte yaşam formülü bile ortaya çıkabilir:
Doğudan batıya Yunus'ların tuğla tuğla, ilmek ilmek ahlak, ilim, sanat, sevgi ve cömertlikle ördüğü yıpranmış  birlik sarayımızı, hep birlikte aynı özveriyle tamir eden kahramanlar olmamız gerektiği, gibi...
Vefatın bile fayda verdi ey aziz. Nur içinde yat!..

Yunus sen bunda meydan isteme
Meydan içinde merdaneler var.

Muhabbetle kalın.

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.