Ma-ruf’un Kırılan Aynası
Merhaba sevgili okuyucularım,
Hakikatin Sessiz Çığlığı ve Siyasetin Toplumu Parçalayan Yıkımı
Bu dünyada, değişmeyen tek şeyin insanın içindeki karmaşa olduğunu görmek, kalbimi burkuyor. Teknoloji uçuyor, hayat hızla değişiyor; ama ne yazık ki insanın ruhu hâlâ eski bir rüyada, o yitik ma-ruf’un kırılan aynasında yansıyor.
Bugün size sadece manevi hakikatten bahsetmeyeceğim. Aynı zamanda siyaset oyunlarıyla aklı karışan, toplumları ayrıştıran, kardeşi kardeşe düşman eden o gizli ve görünür elçilere de dokunacağım.
Çünkü bir yanda, kutsal kitapların, peygamberlerin öğrettiği barış ve sevgi varken, diğer yanda siyasetin kirli maskesiyle ortaya çıkan nefret, kin ve bölücülük var. Bu ne çelişki! Ne acı bir ikilem!
Siyaset, asli görevi halkı birleştirmek ve huzuru sağlamak iken, birileri onu öylesine kullandı ki; bilgi kirliliği, yalanlar, ötekileştirmeler ve akıl karışıklıklarıyla toplumun damarlarına zehir enjekte etti.
Şimdi birlikte düşünelim!
1.Zenginler cebini doldururken, emekçiler zorla çalıştırılıyor; sosyal yaşamları kesiliyor. Bu haksızlık değil de nedir?
2.Sosyal medyanın kargaşasında aldatmalar, ihanetler, sahtekârlıklar yayıldı. Peki, biz teknolojiyi ne kadar faydalı kullanıyoruz?
3.Kendi özümüzü, benliğimizi kaybettiğimiz bu toplumda, aslında kendimize ne kadar yabancı kaldık?
4.Siyasetin oyuncağı olmuş, kim daha zeki yarışında, insanları manipüle edip kafaları karıştıranlara ne demeli?
5.Tarih, bu kadar yakınımızdayken, yaşadığımız sorunların bir kez daha tekrar ettiğini görmeyen körlük neye hizmet ediyor?
Daha çok şey yazmak isterdim ama biliyorum ki sizlerin de ekleyecekleri var. Bu yüzden sözlerimi burada noktalıyorum. Çünkü kısa ve net olan hakikat şu ki; Dünya bir rüya alemi. Ve bu rüyadan uyandığımızda geriye ne götüreceğiz?
Bu soruların cevabı sadece dışarıda değil, içimizde saklı. Çünkü din, iman, hakikat; kalbin aynasında yansır. Dil, ırk, mezhep değil, sevgi ve sonsuzluk orada buluşur. Ama ne yazık ki, bu aynanın kırıkları, siyasetin bölücü tokmaklarıyla çoğaldı ve unutmayalım, her bölücülük tohumunun altında bir çıkar yattığını, her ötekileştirmenin aslında bir korku ve cehalet çığlığı olduğunu.
Dünya bir rüya ise, uyanmak zorundayız. Kendisine saygı duymayanın topluma saygısı olmaz. Hayatı cehenneme çevirmek yerine cennete çevirmeliyiz. Bu karmaşa içinde nefes almayı mı seçeceğiz, yoksa kâinatı yaratanın sonsuz rahmetine teslim olmayı mı?
Rabbimiz tek bir hareketiyle bu kâbusu bitirebiliriz. Bizim görevimiz ise o hakikati görmek, anlamak ve yaşatmaktır. Ama bunun önündeki en büyük engel, kötü niyetli siyasetin akıl karıştıran çarklarıdır.
Eğitimin eksikliği, sağlam kaynakların kayboluşu, manipülasyonun yaygınlığı bizi bu karanlığa sürüklüyor. Ama hala uyanabiliriz! Çünkü nefes almak, yaşamaktan daha fazlasıdır.
(Ölüm gerçektir, kaçışı yok. Ama yaşam, doğruyu seçmekle anlam kazanır. Yanlıştan kaçmak ise insanın en doğal, en kutsal hakkıdır. Nilüfer ALBAYRAK)
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.