6.09.2024 18:38:00

501

Zekeriya ŞAHİN

KABUL OLMUŞ DUAM…

Yüce Rabbimiz kendisine yapılan duaları; 
-Kulun samimiyyet ve ihlasına göre...
- İhtiyaç zaruret ve mağduriyetine  göre........ 
-Dua edilen zaman ve mekanın kudsiyyetine göre, 
Er ya  da geç, bir gün mutlaka, kabul edecektir..

Bu konuda, Kur'an-ı azimüşşanda şöyle buyrulur.. 
"Bana dua edin ki, ben de duanızı kabul edeyim. "

Her müslümanın kabul edilmiş bir duası ve ya  duaları, mutlaka vardır..

Bu yazımda 2001 yılının Nisan ayında yaptığım bir duamı, sizlerle paylaşmak istiyorum..

O yıllar, Eski Türkiye yıllarıydı. O yıllardaki her şey ,günümüzde olduğundan, oldukça farklıydı.

Özellikle hastahaneler ve sağlık sektörü adeta, can çekişiyordu...

Hastahanelere bir giden pişmandı, bir de gitmeyen..

Hastahane binaları oldukça eskiydi.
Hastahane  odalarında, askerdeki gibi koğuş sistemi vardı..

Aynı odayı bir çok hasta ve yakınları, birlikte paylaşıyorlardı.

Hastalar eski püskü paslı, metal divanlarda yatıyorlardı..

Yataklar gayrı sıhhı bir malzeme olan, süngerdendi..
Çarşaf ve nevresimler;  pis mi pis, kan, kir - irin içerisindeydi...

Hastahanelerin  tüm birimleri ; odalar, koridorlar , lavabo ve tuvaletler  pislikden geçilmiyordu.

Hastahanelerdeki sağlık ekipmanları, oldukça yetersizdi . 
Hastahanelerde yeterli sayıda doktor hemşire ve hizmetli personel yoktu..

Doktorlara ulaşmak ise, oldukça zordu.. 
Hastahane  doktorlarının hastane yakınlarında , özel muayenehaneleri vardı....

Hastahaneden hizmet almak isteyen bir hasta, önceden doktorun muayenehanesine giderek doktora, hatırı sayılır bir  muayene parası, vermesi gerekiyordu..

Hastanın hele bir de ameliyatlık durumu varsa, ameliyatı gerçekleştirecek  doktora önceden, yüklü bir miktarda bıçak parası   (rüşvet ) vermesi, elzem olmuştu..

Eğer bıçak parası  verilmezse, hastanın durumu ne kadar acil olursa olsun, doktor hastanın tarafına dahi bakmazdı.

İşte bizim kabul olmuş duamız , tam da buradan başlıyor.

Resmini paylaştığım oğlum Mehmet Fatihin dünya misafirhanesine gelme vakti, yaklaşmıştı.

O yıllarda Amasya ili Suluova ilçesinde kamu görevlisiydim..(öğretmen)

Hastamızı en yakın Hastahane olan, Merzifon Devlet Hastanesine naklettik..

Viladeti gerçekleştirecek doktorun adı,  S. KEMALOĞLU idi.

Hastamızın  hastahaneye yatış işlemleri  yapıldıktan sonra, 
doktor beni hemşiresi aracılığıyla, özel muayenehanesine çağırdı.

Ben de gittim .. 
-Buyurun hocam,  
-Benimle görüşmek istemişiniz, dedim.. 
Doktor bana elini uzatarak önce ücretimi, (rüşvetimi) alayım dedi..

-Ne kadar hocam, dedim...

Doktor benden tam bir öğretmen maaşı kadar, para (rüşvet) istemişti.

Yani bugünün parası ile, 45-50 bin arası bir miktardı... 
O günün şartlarında, gideceğimiz ikinci bir hastahane, ikinci bir doktor yoktu..

Arzu hal edeceğimiz  bir makam da yoktu.

Doktorun istediği parayı vermekten başka bir seçeneğim, kalmamıştı.

Doktorun para canavarı bir mahluk olduğunu, önceden biliyordum.

Bu nedenle, üzerimde yeterli miktarda nakit param vardı.. İstediği parayı sayarak, doktora teslim ettim.. 
Doktor, sanki gerçekten kendisine  borcum varmış gibi, parayı bir kez de kendisi saydı.

Benden aldığı parayı, odasındaki çelik kasasına koydu..

Benim araçla,  ikimiz birlikte hastahaneye  gittik..

Viladet gerçekleşti ve hastamıza  ilaç, iğne (injektion )yazıldı..

İlaçları temin ettim ve  hemşire odasına gittim...

Hemşirelere , iğnelerin hazır olduğunu bildirdim .. 
Onlardan hastamıza injection yapmalarını, rica ettim....

Ve sonra  hastamızın  odasına, geri döndüm.

Odada bizden başka, 4 hasta ve hasta yakınları vardı...

İğnenin yapılmas için uzun bir süre, bekledim durdum..

Ne gelen oldu, ne de giden..

Odamızdaki bir  hasta yakını, bana dedi ki ;

-Hocam, siz hemşirelere para verdiniz mi  ? 
-Hayır vermedim, 
-Onlara da mı para vermek gerekiyor, diye sordum...

Adam dedi ki ;
-Hocam biz sizden önce geldik, bu yoldan geçtik.... 
-Para vermezsen ebediyen gelmezler, dedi...

Hasta yakınına sordum;
-Odada bir sürü hemşire var, hangisine vereyim?

Adam dedi ki... 
-Hemşirelerin tamamına vermen gerekir...

- Zira Para vermediğin  hemşireler ileriki günlerde nöbetçi olduklarında, hastana iğne yapmayacaklardır, dedi. 
-En güzeli hepsine toptan aynı anda vermek, biz öyle yaptık dedi.

Usülden haberdar olduktan sonra tekrar, hemşire odasına gittim...

Yaklaşık 8-10 hemşireye, bugünün parasıyla 100 er Tl.para verdim...

Ve sonrasında , hastamızın iğneleri yapıldı...

Bize yapılan bunca gavur eziyetinden sonra;
Oğlumun sağ kulağına Ezanı Muhammedi'yi, 
Sol kulağına ise kameti, okudum.

Ve adını Mehmet Fatih koydum...

Ve Rabbime, şöyle niyazda bulundum....

-Ey !....  Ol deyince olduran, gönüllere iman nurunu dolduran, her şeye gücü yeten, Kadir-i  Mutlak Allahım.....

-Burada çektiğim sıkıntıları gördün bildin haberdar oldun..

-Sana el açıp, istimdat ettim.. 
-Sen Mehmet Fatih oğluma, 
Vatana Millete Dinü Devlete hadim bir hekim olmayı nasib ü müyesser eyle, diyerek dua ettim.

Ve bugün, Rabbimin duamı kabul ettiği gündür....

Mehmet Fatihim Doktorluk diplomasını, aldı...

Rabbime sonsuz hamdü senalar ve şükürler olsun.

Rabbim  Mehmet Fatih'imi; Vatanına  milletine,  dinü Devleti'ne hadim bir, hekim eylesin.

AMİN........


Mehmet erdil
6.09.2024 19:28:14
Bir döneme ait tanıklık eden şu yazı içeriğinden ötürü yazarını alkışlıyorum. Ve milletin hizmetine armağan edilen mahduma başarılar dilerim.

Erhan biçer
6.09.2024 19:29:04
Allah vatana millete hayırlı hizmetler yapmayı nasip eylesin inşallah

Osman Şahin
6.09.2024 21:55:11
Yolu bahtı açık olsun.. Para sevenlerden olmaması dileği ile eline sağlık hhocam..

Kenan
7.09.2024 11:22:32
Abartma seni iyi tanıyorum

mehmet erdil
9.09.2024 00:32:55
"Esaretten Özgürlüğe" isimli kitabınızı büyük bir heyecanla ve göz yaşı dökerek okumuş biriyim, şimdi makalelerinizi büyük bir keyifle ve memnuniyetle okumaktan şeref duyacağım, katılımınızdan dolayı saygılarımla teşekkür eder hoş geldiniz derim. kıymetli üstadım.

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.