16.09.2015 12:50:57

Sevgi Çiçek

Mutluluk mevsimlerin geçişi ile beliren veya kaybolan bir his olmaktan daha yüce ve katıksız oluşu ile nesneler ya da tanımlı soyut öğelerle bağdaştırılamayacak kadar bize yakın… Kendiliğinden var olan… Nedene bağlı ortaya çıkmasını beklemek egomuzun bir oyunu. Tanımladığımız diğer duygular gibi. Öznelere ve nesnelere bağımlılıktan kurtulamadığımızdan karşımıza çıkan kocaman duvarlar… Duvarların ardında kalaya mahkûm diğer duygulanım halleri…

Doğduğumuz anda bize işlenen benlik duygusu ve beraberinde süregelen beklentiler…


Egomuz kendi çemberinde kodladığı mükemmel insanı yaratmak için bizimle savaş halinde. Bu savaşın galibi yok. Zaferin benliğimizi kaplayan coşkusu ve ötelediği kimlik değil mi esarete boyun eğen. Zindanına hapsedilen…
Zindanımız; en sevdiğimiz yer. Evrenin sonsuzluğunda belki kendimize ait tek yer. Gölgemiz, hüznümüz, sevincimiz ve beraberinde varoluşa dair duyularımızı hapsettiğimiz yüce tapınak. Korkularımız, kaygılarımız, beklentilerimiz, umutlarımız, gün ışığına çıkaramadığımız kötücül yaralarımızla bütünleşik. Kapısız, penceresiz… Üzerinde masmavi bir gök, altında yeşil ve haki toprağın ve bitkilerin eşsiz kokusu ile büyüleyici…

Görüp, duyumsayabildiğimiz kadar özgür, kapatıp gizleyebildiğimiz kadar esir!

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.