Tarih: 30.07.2025 09:20 Güncelleme: 30.07.2025 09:20

Mehmet ERDİL

Her Anne Bir Değildir!

Eğer devletim beni, hakkımda topladığı belge ve deliller ışığında yolsuzluk zannı ile tutuklamış olsaydı,
Annem evinde oturur, hiç ziyaretime gelme teşebbüsünde bulunmazdı.
Asla tarafıma bakmaz, “Yaptıysa çeksin,” derdi.
Sosyal medyada beyanatlar vermezdi, beddualar etmezdi, savunmazdı.

Çünkü ortada devlet vardı!
Devlet, evlattan da öte bir şeydi!
“Hukuk, adalet… Er geç her şey ortaya çıkar,” derdi.
Düşmanın ve memleketimizin hainlerinin ekmeğine yağ çalmazdı.

Elbette ciğeri için için yanardı ama bağrına taş basar, evde oturur sonucu beklerdi.
Babam da öyle yapardı.
Kameraların önünde arzı endam etmezdi, bir tuhaf beddualarda bulunmazdı.

28 Şubat’ta Devlet Karşısında Boyun Eğenler

28 Şubat dönemi idi.
Her kamu kurumunda müthiş kıyımların yapıldığı, dini konuda biraz duyarlı olan sivil ve askerlerin tasfiye edildiği, hiç müsamaha gösterilmediği antidemokratik bir süreçti.
Bizzat yaşadığım için, yeri geldiğinden dolayı örnek vermek isterim.

Özellikle TSK’da sorgusuz sualsiz, mahkemesiz, savunmasız ihraçlar, yılda iki kez yapılan YAŞ toplantılarında alınan kararlarla yapılırdı.
Bu kararlar hızla birliklere tebliğ edilir, yüzlerce subay ve astsubayın ilişiği anında kesilirdi.

Hak, hukuk ve demokrasi havarilerinden tık çıkmazdı.
Basın bu mağdurları karalamakla meşguldü.

Suç Varsa Yargı Olmalıydı!

Oysa ortada bir suç var idiyse, bünyesinde askeri mahkemelerin bulunduğu bu köklü kurumda yargılama yapılmalıydı.
İhraç etmekle kalmayıp gerekirse hapse de atılmalıydı.

Ama öyle yapmadılar!
Yargıdan kaçırdılar.
Bir kurumun kararıyla işlerinden ettiler.

Çünkü askeri mahkemeler, “Hanımının başı neden kapalı?” ya da “Sen neden namaz kılıyorsun?” diye soramazdı.
Bir irtica uyduruldu ve bu iş YAŞ’a havale edilerek içinden çıkıldı.

YAŞ Mağdurlarından Ses Çıkmadı

Hiçbir YAŞ zedenin bu süreçte başkaldırısı ya da aykırı bir tutumu olmadı.
Herkes “devlet” dedi, boyun büktü.

Hatırlayın, daha dün 5 teğmen yemin merasimlerinin akabinde kılıçlarıyla adeta hükümete kamera önünde meydan okudular.
Tüm demokrasi, özgürlük, barış, hak, hukuk, sosyalizm ve CHP diyenler, 5 teğmenin etrafında kenetlendiler!

Yahu müstehcen dansçı Hadise bile, hangi bilgiyle 5 teğmeni savunmaya geçti, Allah aşkına bir söyleyin!

Binlerce İhraç, Tek Bir Söz Yoktu!

Kararları yargıya kapalı olan YAŞ kurumu, 28 Şubat süreci boyunca 1632 subay ve astsubayın ilişiğini her yıl peyderpey kesti.
Kimseden bir tık çıkmadı!
Ama 5 teğmen için kıyamet koparıldı!

İnsan bu çifte standartları görünce kahroluyor!

GATA Askeri Hastanesi’nde kanser tedavisi gören genç bir anneyi, eşi yüzbaşıyı ihraç ettikleri gün, ağır hasta olmasına rağmen hastaneden kovdular.
İki küçük çocuk annesi hanımefendi, bir de eşinin ihraç durumuna üzülüp beş gün sonra vefat etti.

Bu anlayış, memleket sathında adeta Müslüman avına çıkmıştı!

Bizim Annelerimiz Devlet Düşmanı Olmazdı

Bu konuda anlatacak pek çok hazin hikâyelerin oluşumunu sağladılar.
Bir gün bu zulümleri kitaplaştıracak ve okumamızı sağlayacak pek çok yazar çıkacaktır elbet.

Diyeceğim o ki:
Alnım ak, yüreğim pak olarak ben de bu ihraç kervanında olmama rağmen,
İhracımdan dolayı ne annem ne babam yanıp yakıldılar.
Bu konuda hiç seslerini çıkarmadılar.

Buna rağmen devletimizin yanında oldular.
Sabrettiler.
“Gün ola harman ola,” dediler.
“Şeriatin kestiği parmak acımaz,” dediler.
Hilaf beyanlarda bulunmadılar.

Bunlar, ana baba değil miydi?

Sözüm Çifte Standart Sahiplerine

Sizin demokratlığınız, insanlığınız, vicdanınız, çağdaşlığınız, medeniyetiniz adamına göreydi.
Dünde böyleydiniz, bugün de böyle!

Çifte standartlarınız ayan beyan!

Hasılı, bir devletimiz var!
O, her şeyimizdir!
Canımızdan azizdir!

Onu, bizim analarımız asla yıpratmaz!


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.