HER AMEL TÜRÜNE GÖRE ÖDÜLLENDİRİLİR.
Bulunduğu sosyolojik statüden bir tık üste geçen kişinin karakteristik yapısından bir dejenerasyon bahis konusu ise; o kişinin zaten böyle bir bozulmaya müsait olduğunu ortaya koyar.
Kişinin yaratılışı ne ise o'dur. Ne bir eksik; ne bir fazla..!
Gerekli şartların oluşması akabinde bir üst sınıfta varlık arz etmesi ; onun kişiliğinde bir revizyona kapı aralmaz.
Sadece kişi iyi ise iyi ; kötü ise kötü yönde güç elde eder... Bu da, kişinin bir şekilde elde ettiği konum içinde kendini daha iyi ifade etmesine sebep teşkil eder.
Hani derler ya, "çingene'yi kral yapmışlar ; önce babasını asmış" diye.
La teşbih vela temsil. Sakın bu sözle Çingeneleri kast edildiğim anlaşılmasın! Her insan elbette baş tacıdır.
Ama kötü olanın baş tacı edilmesi de gerekmez bu arada. Kötü olana; olmayana da sahip bulundukları karekterlerine göre fiiliyat arz edilmesi gerekir.
Müsbet veya menfi , karakteristik özelliklerine göre gösterilen tepkiler aslında birer ödüldür. Yani kişilerin o doğrultuda verdikleri çabanın birer kazanımlarıdır. Bir kişinin ilim irfan yolunda gösterdiği efor ile gece gündüz kumar oynayan birinin eforu eşittir diyelim; ikisinin de alacakları sonuç ayrı olsa da, görecekleri şey onlar için bir mükafat niteliğini taşır. Başka bir örnekle, dinine son derece sadık birinin mükafatı Cennet; dinsizliği, her türlü ahlaksızlığı kendine şiar edinmiş birinin ise mükafatı Cehennemdir. Bu durum bize Yüce Allahın 'El Adl' ismini en bariz bir şekilde göz önüne getirir...
Allah'ın verdiği cüzi iradesini sufla işlerde kullanan kişi ile iyi işler de kullanan kişinin elbette ecirleri ona göre verilecektir.
Bir şeyi açığa vursanız da, onu gizleseniz de fark etmez, çünkü Allah, her şeyi çok iyi bilmektedir. Ahzâb / 54. Ayet
اِنْ تُبْدُوا شَيْـًٔا اَوْ تُخْفُوهُ فَاِنَّ اللّٰهَ
كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمًا
Burada kişi kendi istediği yönde ameller icra edip, o emellerine göre sonuç elde eder. Burada Allah kula karışmaz. Kişi özgürdür. Ona akli yönde zaten gerekli donanım ; yolunu bulması için yeterli ışık verilmiştir. Kişi isterse bunları kullanır; istemese kullanmaz. Zaten Kur'an'da mükkereren "aklınızı kullanmayacak mısınız? " diye vurgular yapılmaktadır... Nitekim Bakara süresinde Adem'in yaratılması ile ilgili Meleklerin içsel olarak dillendirdikleri "yer yüzünde fitne mi çıkarsın" söylemlerini ; "ben onlara isimlerimi öğreteceğim "diye cevaplayan Yüce Allah; onlara, yani Ademoğullarına iyiyi, kötüyü öğretmiştir...
Bakara süresi 30 ayet: "Hani rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Biz seni övgü ile tesbih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?” dediler. Allah “Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurdu.
Hülasa insanlar için Rableri tarafından onca delil ve bürhanlar eşliğinde gidilmesi gereken bir yol belirlenmiştir; isteyen bu yolda gitmek için azm-ı rah eder selamet ; isteyen başka yöne sapar, felaket bulur. Her ikisinin ecri Rab'leri tarafından tastamam verilir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.