19.10.2022 10:05:00

Prof. Dr. Ahmet MARANKİ

Geleceğin Türkiyesi için gerçek tarım politikaları!!



20 yıl evvel Türkiye’de sadece genetiği bozulmuş nane, biber, pirinç, makarna gibi baharat, hububat ve bakliyatlarla Türk insanı sağlıksızlaştırılıyordu. Türkiye’de ilk olarak ata tohumlarına dikkat çekip muhtelif çalışmalar yaptık. Bugün bu sahada yapılıyor gibi görünse de nerede yapıldığı, saklandığı veya bu saklanan tohumların yarın kullanılabileceği meçhuldür..!!?

Türkiye Cumhuriyeti devletinde uzmanlar hep Amerika’ya yollanır ki eğitim bilgi ve görgüleri artsın..! Biz de doksanlı yıllarda tütün ve tarım çiftliklerinde ve bilhassa tohum standardizasyonu kurslarıyla Türkiye’deki ilk defa çalışmalar yaptık! Hastalıklı ve verimi düşük gibi sebeplerle dayanıklı türler olan ve hep kardeş aileden mücbir şekilde geliştirilmiş ve mikroplara dayanıklı gibi tafsilatı olan tohumculuk eğitimleri aldık.

 

MISIR ŞURUBU!

 

Bugünse, insanların ve toprağın en büyük yıkım sebebi mısır şurubuyla topraklarımızdan yedi kata kadar dip suyu çeken bir sistem getirildi!!! Topraktan verim almak için fazladan nitrat, muhtelif kompost gübreler ve ilaçlar ithal eden kişi ve kuruluşlar, dün olduğu gibi bugün de hükümetlere çok büyük baskılar yapabilecek düzeyde etkili durumdadır!!

Topraktaki solucan ve faydalı bakteriler de yok edilip, toprağın yapısı, ph’sı, vitamin ve mineral dengesini bozulmuş, asiditeyle birkaç yıl içinde “ölü toprak” hâline getirilen toprağın canlanması da mümkün olmayacaktır diye yetkilileri uyarıyorum!!! Topraktaki bu zehirleri, asitleri atmak ve eski verimi yakalayabilmek için de aşırı sulama yapılınca toprak tuzlanmaktadır, nemi düşmektedir ve kısır döngüyle yine verim düşecektir!!

Harran Ovası’nda yaşanan hadise gibi, salma sulamalarla yapılan topraklarda toprak tuzla yukarıya çıktığı için, çorak araziler oluşacaktır. Bunları düzeltmek için daha kuvvetli kimyasallar kullanılınca da yağan yağmurlarla derelere, oralardan da denizlere ulaşan sular buharlaşmayla hem denizlerdeki canlı nesli tehdit edecek, hem de sularımızı kirletecektir! Bugün Ergene havzasında, Antalya’da ve İzmit Körfezi’ndeki suların zehirlerin, onkolojik hastalıklara sebep olduğu noktasında çalışmalar yapılmıştır! Bu büyük tehdit daha da artacak ve kısır döngüyle ülkemizde büyük felâketler yaşanacaktır..! 

 

DEVLETİN İLGİLİ BİRİMLERİNE 

HATIRLATIYORUZ!?

 

Bunları bizden çok daha iyi bilen devletimizin sağlık, tarım ve sanayi bakanlıkları ve Cumhurbaşkanımızın da inşallah varsa ilgili birimi ve danışmanları, biyologları, kimyagerleri de bu hususlara müdahale ediyorlar mıdır diye sormaktan kendimi alamıyorum..!?

Sağlık, gıda ve tarım politikalarına gönül ve emek vermiş bir uzman olarak, yıllardır Türkiye’nin her şehri ve pek çok ilçesinde en az üç saatlik görüntülü sinevizyonlu olarak “Sağlıklı Düşün Beslen Yaşa” konferansları düzenledim. Arazileri tek tek ve adım adım gezip sahada olarak devletteki tütün eksperliği görevim itibari ile de çıkmadığım dağ, gezmediğim ova ve görmediğim bir yer kalmadı!!

10 yıldır, Türkiye’de yaklaşık 150 sözleşmeli çiftçiyle yaklaşık 300 tür; yıllık ve aromatik bitkiler yanında, dağlardan ahlat, kuşburnu, alıç ve bütün meyveleri, ayrıca tıbbi naneden mürver çiçeğine, ağaçların meyvesinden yapraklarına kadar değerlendirme noktasında toplatıp 15 büyük işletmede inovatif-endüstriyel düzeyde insanlığın hizmetine sunmanın gururunu yaşıyorum!

 

BİNLERCE İSTİHDAM SAĞLAYARAK ÜRETİM YAPIYORUM!

 

Anadolu’nun benzersiz ürünlerini bakanlıklarca ruhsatlandırıp Avrupa Birliğine ihraç ederek, Avrupa Birliği’ndeki laboratuvarlarda, “kullanılabilir” hatta pek çoğu “ilâç gibi kullanılabilir ruhsatını alan biri olarak söylüyorum! Başta Sayın Cumhurbaşkanımızı ve varsa danışmanlarını; yoksa başta Tarım Bakanlığı ve ilgili birimleri ve son yıllarda “sipariş haberden başka hiçbir haber yapamayan, maaşı kadar yazabilen gazeteciler”e ve Anadolu’muzun asıl ve asil insanlarına, gönüllü teşekküllerine, siyasi partilerin liderlerine ve bilhassa “çocuklarımızın anaları olan, geleceğimiz olan, tek ümidimiz kadınlarımız”a bu hassas durumu bir kere daha duyurmayı borç biliyorum!

Beş yıldır başta Kayı-Orta Asya’dan beraberimizde getirdiğimiz dayanıklı tür olan ve 60-80 santim boylarına kadar uzayabilen dayanıklı dikenli hıyar salatalık, 1.5 kiloluk domates, çıtır biber, Karadeniz orijinal mısır, Anadolu’daki altı türü olan ve ispir dahil fasulye, bamya, patlıcan, 13 yıl önce Amerika Nuh Tatları Prezidyum’una gönderdiğimiz, dünyada geni değişmeyen DNA’sı 14 olan Karakılçık-Siyez buğdayını Kastamonu adına tescilleten ve onlarca ata tohumunu ülkesine kazandıran bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak konuşuyorum!

Bütün bu gıda-tarım çalışmalarını, 20’ye yakın sağlıklı yaşam serisi kitabımda tarihe kayıt düşen ve ilgililerin faydasına belgeleyen, 35 senelik acizane Tercüman Gazetesi’nde velim olan duayen gazeteci Ahmet Kabaklı’nın yanında başlayıp Hürriyet, Kelebek, Sabah, Posta, Vakit gazeteleri, Cuma dergisi ve altı yıldır da Yeni Akit gazetesinde bütün bilgi ve tecrübelerimi toplumla paylaşan biri olarak yetkilileri tekraren uyarıyorum!

Defalarla çaprazlanarak sağlıksızlaştırılan şeytanın bozduğu hars-ekin-tahıl”dan haberleri olmayıp; sadece televizyonun söylediğine bakan “seküler-sığ bilginin esiri bilim şürekası”nın kitaplarına aldananlar, bu bozuk düzene hizmet edenlerdir!

“Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Bunların kalpleri vardır ama kavrayamazlar; gözleri vardır ama göremezler; kulakları vardır ama işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır.” A’râf 179

Ya Rabbi, Sen içimizdeki gâfiller sebebiyle bizleri de helâk eyleme..! Âmin.

Prof. Dr. Ahmet Maranki İletişim: maranki@maranki.com

WhatsApp İhbar Hattı: 530 200 00 96

 


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.