Batı dünyasındaki “Filistin karşıtlığı” fanatik dinci köklerden de zehirle besleniyor.
Örneğin...
11 Eylül “İkiz Kuleler ve Pentagon saldırısı” sonrasında 4 gün süreyle Başkan Bush ve ailesi gözden kaybolmuşlardı.
Beyaz Saray’a dönüşlerinde bir önemli ziyaretçi onları karşıladı.
Bush ailesinin uzun süredir dostu olan Protestan vaiz Billy Graham, psikolojik sarsıntı içindeki başkanla baş başa uzun süre konuşmuştu.
Terörizmin kötülüğü ve İncil’in onu yok etmek için temsil ettiği “haklı gazabı” anlatmıştı.
İncil’den okuduğu özel satırlar, Başkan Bush’u çok etkilemişti.
“Böyle dedi Rab. Filistinliler intikamla geldiklerinden ve kin dolu bir kalple intikam aldıklarından; bundandır ki dedi Rab: Filistinlilerin üzerine elimi uzatışımı izle. Ben onlardan intikamımı aldığımda, benim Rab olduğumu bilecekler.”
Vaiz, “haklı gazabı” güçlendirecek bütün pasajları kalemle işaretlediği, cebe sığabilecek bir İncil’i Başkan Bush’a vermişti.
Bush’un algılamasında Filistin coğrafyası çok daha genişti, Irak’ı da kapsıyordu.
Yol haritasında İncil’deki bu satırlar kilometre taşları oldu.
Bu bir simgedir.
Sadece bir ABD Başkanı değil, bütün Batı kamuoyunda böyle radikal dini telkinlerin yoğurduğu “Filistin karşıtı” psikoloji yaygındır.
Toplumu oluşturan altyapıdaki “sendrom” üstyapı olan politik karar vericileri yani siyasal yöneticileri de zorlamaktadır.
İsrail yönetimleri bu rüzgârı arkalarına alarak yıllardır Filistin’e “şiddet” uyguluyor.
Elbette “şiddet” karşılıklıdır.
“Karşı şiddeti” üretir.
Belki “komplo teorisi” diye yorumlanabilir ama rahip Billy Graham’ın İsrail gizli servisi Mossad tarafından yönlendirilmiş olması ihtimaline beynimin bir köşesinde işaret koydum.
İsrail politikalarının bir ayağı da “istihbarat” etkinliğidir.
Bunun son örneği için bir kuşkumu yansıtayım.
Mavi Marmara’ya saldırıdan sonra birkaç gün geçti.
Dünya, İsrail özel birliğinin kanlı saldırısını kınarken bir bakıldı ki bilgisayar hafızalarında, gemidekiler tarafından fena halde sopalarla dövülen, yaralı İsrail komandolarının fotoğrafları var.
İlk yayımlayan Türkiye gazeteleri oldu.
Ve...
Daha sonraki günlerde İsrail gazeteleri “bizim yapamadığımızı Türkler yaptı” başlıklarıyla çıktı.
“Askerlerimizin neden gerçek silah kullanmak zorunda kaldıklarını Türkler fotoğraflarla kanıtladı” diye satırlar yayımlandı.
Gerçekten fotoğraflarda yaralanmış, kanlar içinde, yüzleri dehşet ifadesi yansıtan İsrail askerleri görülüyordu.
Yani...
“Savunmasız barış gönüllüsü sivillere ateş açarak saldıran İsrail” suçlamaları Türklerin fotoğraflarıyla aşınıyordu.
İşte bu noktada kuşkuluyum.
Teknoloji allamesi olmadığım için “şöyle yapılmıştır, böyle yapılmıştır” diyemem ama İsrail gizli servislerinin bir şekilde bu fotoğraflar olayında parmağı olabilir diye düşünüyorum.
Çünkü...
O fotoğraflar herhalde İsrail tarafından da çekilmiş olmalı.
Harekâtı kendi ofisinde İsrail Savunma Bakanı canlı görüntülerle izlediğine ve İsrailli askerler gemidekiler tarafından yaralanınca, anında “gerçek mermi kullanın” emrini verdiğine göre, o fotoğraflar İsrail tarafından da doğrudan dünya medyasına dağıtılabilirdi.
Ama...
İlk kez Türk medyasında ve Türklerin çekimiyle yayımlanması çok daha etkili olmuştur.
İsrail’e yaramıştır.
En azından kan akıtmanın nispeten hafifletici bir gerekçesi ardına sığınmak söz konusudur.
Komplo teorilerine fazla girmemeye özen gösteririm.
Ne var ki İsrail söz konusu olduğunda hep görünenin arkasında neler olabilir dürtüleri depreşiyor.
Okuduğum öylesine çok örnek var ki...
Geleceğe dönük kuşkularım ve kaygılarım daha da fazla.
İsrail’in Filistin’e odaklanmış ve hem İran’a, hem Suriye’ye yaklaşmış Türkiye için çok “netameli” senaryolar yazdığını düşünüyorum.
Türkiye’yi uğraştıracaklar...
ESTETİK RALLİSİ
Galip Gürel’i önce su topunun parlak sporcusu olarak tanıdık.
Sonra baba/ana mesleği diş hekimi oldu.
Bu arada Paris-Dakar rallisinde kupayı kaldırdı.
Diş hekimliğinde tırmanışı da hızlı oldu.
Uluslararası konferanslarda ilgi çekiyor, dünyanın önemli üniversitelerinde konferanslar veriyordu.
Özellikle diş estetiği üzerinde iddialıydı.
Aslında “estetik” ya özel eğitimi gerektirir ya da doğasındaki yeteneği...
Çevremize bakıyoruz ne kadar da çok “botoks yaptırmış” ya da “burnundan estetik cerrahi geçmiş” diye anında hüküm verdiğimiz veya -moda diye- abartılmış “kazma dişler” yaptırılmış yüzler görüyoruz.
Estetik cerrahlar ve diş hekimleri keşke güzel sanatlarda iki yıllık eğitim alsalar fikri yaygındır.
Galip Gürel estetik cevheri doğasında olan bir hekim.
Cilalıyorum sanılmasın.
Galip Gürel 2001 yılında kabul edildiği Avrupa Estetik Diş Hekimliği Akademisi’nin (EAED European Academy of Esthetic Dentistry) Başkanı.
Londra’daki Victoria & Albert Müzesi’ndeki törende, Galip Gürel başkanlığı devralırken dünyadan 700 dolaylarında iddialı diş estetiği hekimi vardı.
Türkiye için iyi bir haber.
Galip bu kez jeep ile değil dişçi koltuğu ile ralli yaptı ve kupayı kaldırdı.