Tarih: 03.12.2025 09:45 Güncelleme: 03.12.2025 09:45

Ebru Öztürk

Engelsiz Engellilik

Çoğu zaman unutulan engelliler, özel günleri olan 3 Aralık tarihinde, devlet, siyasetçiler, basın, dolayısıyla halk tarafından yirmi dört saat hatırlanır. Peki ya sonra?

Hiç kimse engelli olmak istemez! Hiçbir ebeveyn, çocuğunun engelli olacağı düşüncesi ile hayata bir evlat kazandırmaz ama ne var ki; hayat tüm bunlara gebedir. Bazen doğuştan bir engelle hayata gelirken, bazen hayatı hiç tanımadan yaşamaya devam eden, engel derecesi yüksek engelliler olduğunu da biliyoruz. Bir de sonradan yaşanılan olaylar ile engelli olanları... Hayatının sağlıklı olan kısmında, belki de hiç engelliler için çalışmaya katılmayan kişilerin, kendi engeli ile karşılaşınca, hayata bakışı, değer yargıları, izdüşümü değişir! O gün engellinin sorunlarına cevap bulmak için düşünmeye başlar... İşte biz tam o nirengi noktasına dokunuyoruz: Engelli olduğun zaman bu sorunla karşılaşmamak için; sağlıklıyken empati yap ki; yarın o duruma düşersen, zorluk yaşama!

Her engelli kendi engelinin en zor engel türü olduğunu düşünse de; asıl önemli konu: ENGELİN Mİ, SENİN Mİ DAHA GÜÇLÜ OLDUĞUDUR! Emin olalım ki; kendi engelimizden çok daha kötüleri var. Hep şunu savunurum: “Hastalığın yüzde ellisi hastane, doktor, ilaç, röntgen ile ilgiliyken, yüzde ellisi engeli olan kişinin dünyaya bakışı, kendine güvenmesi ve inanması, kendisinin engelden daha güçlü olduğunu düşünmesidir.”

Bir de yalnız kaldığımız zaman sık sık hesaplaşırız kendimizle. “Keşke bunu yapmasaydım, bu hâle gelmezdim,” diye... Keşkeler telaffuz edilebilir ama oraya takılıp kalınmaz! Eğer takılıp kalırsanız, sadece keşkelerle geçen her gün kötüye giden, körelen, izole olan, kendine güvenmeyen kişiler olursunuz... Kısaca sahip olunamayanlar değil; sahip olunanlarla neler yapabiliriz? Kolları olmadan yüzen, ayağı olmadan basketbol oynayan, gözü görmeden komedi yapabilen, işitme problemi olan başarılı müzisyenler de var.

Kişilerin olumlu duygulara sahip olabilmeleri, özellikle epilepsilileri daha iyi anlayabilmeleri için bu çalışmayı çocuklarla yapmanın daha sağlıklı olacağını düşündük ve Milli Eğitim Bakanlığı’na çalışmamızı sunduk. Erişkin kişilere ne kadar anlatırsak anlatalım, çok küçük değişiklikler olmasına karşın, çocuklara anlattığınız zaman, yarın bilinçli bireyler olarak davranacaklardır. Atasözümüzle söylersek; “ağaç yaşken eğilir.” Çin atasözü ile söylersek “bir yıl sonra sonuç almak istiyorsan, pirinç ek. On yıl sonra sonuç almak istiyorsan, ağaç dik. Yüz yıl sonra sonuç almak istiyorsan, eğitim ver.”

Tarihe uzanalım ve başarılı engellilere bakalım... Timurlenk’in geçirdiği savaşlardan dolayı kolu ve ayağı aksıyordu. Onun için aksak anlamında, isminde “lenk” hecesi vardı ve çok başarılı devlet başkanıydı. Franklin Roosevelt çocuk felcinden dolayı engelli olarak görev yapan tek devlet başkanıydı ve epilepsi hastasıydı. İngiliz Fizikçi Stephen Hawking’in beyni ve sağ kolu hariç, hiçbir uzvu çalışmıyordu ama dünyada ses getirmiş bir fizikçi idi. Beethoven işitme sorunundan sonra, başarılı olmuş bir müzisyendi. Birkaç örnek daha verelim... Thomas Edison işitme engelli olarak ampulü bulan bilim adamı idi. Julius Caesar askerî ve politik noktalarda ses getirmiş, epilepsili bir devlet başkanıydı.

Bugün ise, engel olarak, paralimpik sporlarda, sanatta başarılı olan ne çok sporcumuz var! Kolları olmayan, sadece ayaklarını kullanan ve harika resim çizen Ayşe Işık beş yaşında kollarını kaybetti ama engel tanımadı. Sümeyye Boyacı, iki kolu olmayan ve kalça kemiği çıkık, Brezilya Dünya Şampiyonası’nda, dünya şampiyonu olan paralimpik sporcumuz. Hatta kendimden örnek vereyim… Epilepsiden dolayı nöbeti pik noktada yaşayan, üç buçuk yıl nöbet yoğunluğundan dolayı evden dışarı tek başına çıkmayan ve nöbetlerin artışı ile günde on bir fenalaşma nöbetine kadar çıkıp; üç hafta yatalak kalmayı tattıktan sonra, yirmi üç yıl önce epilepsi derneğini kurup, tek epilepsililerin ulusal STK’sını yürüten, çok sayıda epilepsiliye yardımcı olan kişiyim… Nöroloğun dediğine göre, çok sık tonik kronik nöbetleri birkaç gün geçiren kişilerin yüzde doksanı ölüyor, yüzde yedisi-sekizi psikoterapi merkezlerine gidiyor, yüzde biri-ikisi asosyal olarak hayatına devam ediyormuş! Benimki gibi değil on bir, birkaç büyük nöbeti, birkaç gün kaç kez yaşayanlar, on bire çıkanlar yüzde bin beş yüz ölürmüş! Ben bir mucizeymişim… Madem mucizeyim; size bu işin formülünü vereceğim! Başarılı kişileri, toplumdan kendisini soyutlamış kişilerden ne farkı vardı?

En büyük fark “YAPACAĞIM, YAPABİLİRİM” diyebilen kişilerdir!

Başaran engelliler, ailelerinden psikolojik destek alan, yalnız olmayan engellilerdir!

İradenin, engelden daha güçlü olduğunu bilen engellilerdir!

Bulunduğu toplumun, mahalle baskısının minimum olduğu ortamlarda yaşayan, engellenmeye engellilerdir!

Hayatın engellerinden çok, kendi engellerimiz ve mahalle baskısı mobingi üzerimize yükler koyuyor! Kendi kendimize oluşturduğumuz bu yüklere, bir de plânsız yapılan çevre düzenlemeleri ile engellilere uygun olmayan ortamlar da eklenince, işler iyice sarpa sarıyor...

Bugün ülke genelindeki yöneticilerimize sesleniyorum! Ortak noktaların olduğu yerler olan otogar, gar, metro gibi yerlerin, tüm engelli, yaşlı, hamile, çocuklu kişilere uygun olarak yapılması da, kamunun engelliye verdiği değerin bir göstergesidir… Giriş kapılarının, asansörlerin yürüme engellilere göre düzenlenmesi, ortak noktalarda sarı noktaların olması, geniş bir kesime anlatım yapılırken, işaret dili ile anlatım yapan kişinin olması, belirli rakamın üzerinde iş hayatının olduğu yerlerde, ilk yardım ile hayat kurtarılan kalp krizi ve epilepside ilk müdahaleyi bilen kişilerin olması gerekiyor.

Engellinizin derecesi ne olursa olsun; sizi engelleyemez; tabii siz kendinize güvenip; kendinizi engellemedikten sonra… Engellilerin sadece engelliler gününde değil, engelliler için empatilerin yapıldığı, engelsiz engellilerin yaşadığı günlere ulaşmayı diliyor ve benim bir sözüm ile noktalamak istiyorum: “Karşına çıkan engellere korku değil, cesaret ile yaklaşırsan, kazanan kişi SEN olacaksın!” Dünya Engelliler Günümüz farkındalığı yansıtan bir gün olsun.

Ebru Öztürk

Engelsiz engellilik kavramı ne anlama gelir, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü farkındalığı nasıl artırılır, Başarılı engellilerin ortak özellikleri nelerdir, Ebru Öztürk epilepsi deneyimini nasıl başarıya dönüştürdü, Kamusal alanlar engellilere nasıl uygun hale getirilir, Engelliler için empati neden önemlidir, Ebru Öztürk.


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.