İçinden çıkılmazsı en zor anlarımızda, köşeye sıkışıp kaldığımızda, bazen her şey ters gittiğinde, zaman zaman bunalımın eşiğine geldiğimizde, başvuracağımız hiçbir doktorda ilacımız kalmadığında… Tam bir çıkmaza girmiş halet-i ruhiye içinde iken; başvuracak tek bir mekanizma kalıyor; “YARADAN”
İnsanoğlu, her ne kadar başı belaya girmeden, canı burnuna gelmeden aklına getirip, huzuruna durmuyorsa da, Allah hiçbir zaman dualarını yanıtsız bırakmıyor. Bazen hiçbir doktor, hiçbir arkadaş yada dost çare olamıyor tarifi imkansız sıkıntılarımıza.
Kendimizle baş başa kaldığımızda, iç sesimizin “Allah’tan yardım istediğine” şahit oluyoruz. Biz farkında olmasak da beynimiz otomatikman dua etmeye başlıyor; “Allah’ım yardım et, sıkıntımı aşmam için kolaylık ver, sevdiğimi bana bağışla” gibi bir çok yakarışta bulunuyoruz.
Bence: En Büyük Psikiyatr; Allah’tır.
Reçetesini bizim için binlerce asır önce yazmış ve peygamberleri vasıtasıyla göndermiştir.
İnsanoğlunun tüm sıkıntılarını aşması için en büyük reçete Kur’an-ı Kerim’dir…
En iyi ilaç; Duadır…
Allah asla yardım dileyeni geri çevirmez…
Hayır ve şer Allah’tandır.
Allah diyor ki; “Sizin için hayırlı görünen çoğu olayda şerler, şer görünen bir çok şeyde ise hayırlar saklıdır. İşte bu müthiş bir şeydir… Çünkü; insanın gözü kördür. Nefsi ise tam bir aç köpektir… Doymak bilmez insanoğlunun aç nefsi.
İşte bir çok şey nefsimize ve gözümüze güzel görünse de bizim için kötü sonuçlar doğurabilir. Allah’ın bizim için nusubet gibi görünen bir çok olayda sakladığı hayırlar ve güzellikler vardır.
Allah insanı hep dener… Bakar ki kulu sebat ediyor mu? Sabrı mı galip geliyor, yoksa isyankar yanı mı? İsyan etmeyen, sonuna kadar sabreden insanların, neticede büyük bir ödüle kavuşacakları su götürmez bir gerçektir. Ama bu dünyada ama diğerinde.
Allah’a yeterince yürekten dua edip, tam anlamıyla teslim olmayan insanlar; “Acaba duamız neden kabul olmuyor” diye düşünüp, isyankâr davranışlar sergiliyor. Oysa, iyi yönde olan her dua kabul olunur. Ama bazı dualar geç kabul olur… Bir sene, beş sene, yada on sene. İşte bu zaman zarfında gerekli sabrı ve metaneti göstermeyen insanlar, kabul olacak dualarının da geri dönmesine neden olur. Çünkü; İnsanın istediği şey, kendisi için o anda hayırlı değil de, beş sene sonra onun açısından daha iyiyse, Allah beş yıl sonra gerçekleştirir kulunun dileğini. Hem de istediğinden çok daha fazla bir şekilde.
Bu nedenle, sıkıntıya girdiğiniz her an başvurmanız gereken en büyük Psikiyatr; Allah’tır. En büyük ilaç; duadır. Tabi ki “Tıbbı, bilimi inkâr edin” demiyorum. Ama onların da çaresiz kaldığı bir çok nokta yok mu? Ya kafayı yeme aşamasına geleceksin, yada hayır ve şerrin Allah’tan olduğuna inanacaksın.
İnsanoğlunu hayatta bir çok buhranlı dönemler, sıkıntılar, sorunlar, aşılması gereken güç durumlar bekliyor. Her şeyin bittiği noktada açılan kapılar, başlayan yepyeni hayatlar olabiliyor. Dibe vurduğunu düşündüğün bir çok durumda, senden kat ve kat daha dibe gömülmüş insanlar olduğunu görüp, haline şükrederek, umutlarını yeniden yeşertebiliyorsun.
Belki bu yaşadığım son gün diye karamsar bir düşünceye kapılabiliyorsun. Ama sonra, “Ya son günüm değilse…” diye düşündüğünde, yüzlerce günün seni beklediğini hatırlıyorsun. Batan her güneşin ardından hayıflanacağına, doğacak güneşler için heyecanlanman gerektiğini öğreniyorsun hayattan…
Bir de bakıyorsun ki yaşadığın tüm sıkıntılar ve yaptığın tüm hatalar, kusursuz bir insan olma yolunda bir hayli mesafeler kat ettirmiş sana.
Bu nedenle, en buhrana düştüğün anda, Allah’tan yardım dile. Sabret… Bekle… Yaşadığın en olumsuz olaylarda bile senin iyiliğine bir şeyler saklı olduğunu göreceksin.
Binlerce dolarlar verip, psikologlara, psikiyatristlere gideceğine, Allah’ın şefkatli kollarından bedava faydalanabilirsin. Yapman gereken tek şey; İnanmak ve sabretmek.
Hoş ve sevgiyle kalın.
