Tarih: 23.12.2022 14:06 Güncelleme: 23.12.2022 14:06

Fahri SAĞLIK

Dünya-Ahiret Dengesi
Kaynağı ilahi olsun, insani olsun din olarak kabul edilen hak ya da batıl inanç her inanç sistemi
mutlaka bir dünya-ahiret görüşü ortaya koymuştur. Her din kendisine inananları, getirdiği bu görüşe
bağlı kalmaya, dünya ve ahireti öğrettiği gibi anlamaya, hayatı tanıttığı biçimde yaşamaya çağırmış,
çağrısına uyanlara iki cihan mutluluğu vaat etmiştir. Karşılaştırma imkânı olması için -önce ve özetle-
İslam'dan önceki tahrif edilmiş semavi dinlerin görüşlerini hatırlatıp sonra da İslam'ın dünya-ahiret
öğretisini özetleyeceğim.
 Yahudiliğin görüşü:
Tek cümle ile ifadesi: “Benim memleketim, yalnız bu dünyadır”
Samiri adındaki dökümcü Yahudi Hz. Musa'nın emir almak üzere 40 günlüğüne Tur Dağı'na çıkışını
fırsat bilerek temin ettiği altınlardan bir buzağı heykeli yapmış; “İşte sizin de Musa'nın da tanrısı
budur!” diyerek milletine takdim etmiştir. İsrail oğullarının çoğu bu buzağı heykeline tapmışlardır. Bu
hareket; Yahudilerin cibilliyetindeki maddeciliği göstermektedir. Tanrılarını bile altından yapılmış bir
varlık olarak görmek isteyen Yahudilerinin Hz. Musa'ya; “Allah’ı ayan-beyan bize göster!” ( Nisa-
153) demeleri bunun açık delilidir.
Yüce Allah Hz. Muhammed'e (s.a.v.) Yahudileri tanıtırken şöyle buyurmaktadır: “Yemin olsun ki,
onları insanların yaşamaya en düşkünü olarak bulursun; müşriklerden de çok; her biri ister ki bin sene
yaşasın. Oysa çok yaşatılması hiç kimseyi azaptan kurtaramaz. Allah onların yapmakta olduklarını
eksiksiz görür. (Bakara; 96)
 Hristiyanlığın görüşü:
Ruhban sınıfının hâkimiyet döneminde tek cümle ile ifadesi: “Bu dünya benim memleketim değildir”
Bu terk-i dünya görüşü Hristiyanlığın telkinleriyle gelişmiş, Budizm'de had safhaya ulaşmıştır.
Öncekiler ( Yahudiler ), hayata, tapınma derecesinde bağlanırken, bunlar onu hor ve hakir görerek
terk-i dünya görüşü geliştirmişlerdir. Orta Çağda yaşayan Hristiyan rahiplerin hayatları bu konuda ilgi
çekici örneklerle doludur. Rahip Ethines der ki; “Rahip Antoni ömrü boyunca ayaklarını yıkama
günahını işlememiştir.”, “Rahip Abraham'ın yüzüne ve ayağına elli sene su değmemiştir.” Ruhbanlık
diye bilinen ( Hristiyan din adamlarına özgü yaşantıya ruhbanlık adı verilmiştir. Tenha yerlere
çekilerek dünya nimetlerini terk etmek ve sürekli ibadet ve riyazetle meşgul olmak bu hayatın başta
gelen özellikleridir. Bazı Hristiyan mezheplerinde buna evlenmeme de eklenmiştir.) İnsanın fıtratına
aykırı bu terki dünya görüşü zamanla yavaş yavaş terkedilmeye başlanmış, nihayet Hristiyanlar
Yahudilerin fikrine meylederek bu konuda aynı görüşte birleşmişlerdir. Kur'an-ı Kerim bu görüş
sahiplerini şöyle tanıtmaktadır: Onlar şöyle derler: “Hayat, bu dünya hayatından ibarettir. Ölürüz ve
yaşarız. Biz tekrar diriltilecek değiliz.” (Mü'minûn; 37)

 İslam'ın dünya- ahiret görüşü:
Tek cümle ile ifadesi: “Ahiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma!”
Kur'an-ı Kerim'de “dünya” kelimesi, 115 defa, “ahiret” kelimesi de ilahi bir tevafuk ve denge belirtisi
olarak 115 defa geçmektedir. 48 ayette, birlikte zikredilmektedirler. İnanç sistemimizde dünya kötü
değildir. Kötü olan, dünyanın göz kamaştırıcı cazibelerine aldanıp “öte”yi unutmaktır. Arapçada,
dünya kelimesinin temel anlamı “yakın olmak” tır. Kur’an-ı Kerim’de “el-Hayâtü’d-dünyâ” şeklinde
geçer. Bu tabir Türkçe’ de “yakın hayat” ya da “kısa hayat” manasına gelir. Bunun sebebi, ahirete göre
dünyanın bize yakın, ahret hayatına göre çok kısa olmasıdır. “Ahiret hayatının önündeki hayat”
anlamına gelen dünya aslında insanı Allah’a yaklaştıran çok önemli bir araçtır.
İslam’ın ana gayesi kendisine inananların iki dünya saadetlerini 'temin etmektir. Bu temel gayenin
tabii sonucu olarak her iki hayat sahnesine gereken önem, düzen ve şeklin verilmesi zorunludur. Bu
arada birinin fani ötekinin baki oluşunu da hiç unutmamak gerekir. Yüce Allah Kuran-ı Kerimde :
“Allah’ın sana verdiğinden ahiret yurdunu kazanmaya bak ve dünyadan nasibini unutma! Allah sana
ihsan ettiği gibi, sen de insanlara ihsanda bulun. Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışma!
Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.” (Kasas; 77) buyurur. Sevgili Peygamberimiz: “Dünya (yaşantı)
nızı ıslah ediniz. Yarın ölecekmiş gibi de ahiretiniz için çalışınız. ”, “Sizin hayırlınız, ahreti için
dünyasını, dünyası için ahretini terk etmeyip, her ikisini de birlikte yürüteninizdir. Zira dünya ahrete
ulaştırıcı bir vasıtadır. Sakın insanlara yük olmayınız.” Buyurmuşlardır.
Kur’an’-ı Kerimde kötülenen, eleştirilen, yer küre olan dünya değil, hayat anlayışıdır. Yerilen bu hayat
anlayışı da, ahireti unutturan, geri plana bıraktıran, ahireti hesaba katmayan hayat anlayışıdır. Dünya-
ahiret dengesi kefeli teraziye benzer. Bir tarafa yüklenmek dengeyi bozar, ahengi ortadan kaldırır.
Teraziyi dengede tutabilmek için her iki tarafa da eşit ağırlıkta yük koymak gerekir.
İmam Gazali diyor ki: "Mezardakilerin pişman oldukları şeyler yüzünden dünyadakiler birbirlerini
kırıp geçiriyor."
Bu dünya bir imtihan dünyasıdır, kısa ve geçicidir, aldatıcıdır. Kur’an bize bir ucu dünyada diğer ucu
ahirette olan bir hayat anlayışı sunuyor. Bu anlayışın temel direği şu Kur’ani dua cümlesidir;
“İnsanlardan öyleleri de vardır ki, "Ey rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ver, öteki dünyada da iyilik
ver; bizi cehennem azabından koru" derler.” (Bakara; 201)
Her yılın sonunda o yılın muhasebesinin yapılması tavsiye edilir. 2023’e girerken muhasebemizi
yapıp gerelim bakalım hayata bakış açımız, yaşantımız hangi görüşe daha yakın. Yahudi-Hristiyan
görüşüne mi, yoksa İslam’ın ortaya koyduğu bakış açısına mı? İslam’ın bizden istediği hayat tarzında
ne kadar yakın veya uzağız? Eğer uzak isek iş işten geçmeden değiştirelim yolumuzu. “gazaba
uğramışların veya sapmışların” yollarından ayrılıp yüce Allah’ın “ Nimetine erdirdiklerinin yoluna”
girelim. Bu yolda yürüyelim ki; dünyamız da, ahiretimiz de ma’mur olsun.
Fahri SAĞLIK
Emekli Müftü


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.