Doğum Sancısı
‘Yaşadığımız bu günler yaşayacağımız daha güzel günlerin doğum sancısı’
Değerli Dostlar,
Bilenler bilir, ara ara instagram hikâyelerimde ‘Günün sorusu’ adı altında kişisel gelişim ile ilgili sorular sorup, cevapları takipçilerimle paylaşıyorum. Bu yakınlarda şöyle bir soru sordum: ‘İçinde bulunduğunuz seneye bir isim koyacak olsanız, bu ne olurdu?’ Cevaplar tahmin ettiğim gibi ‘Kaos, korku, kâbus, rezalet’ gibi tanımlamalar şeklinde geldi. Ama en hoşuma gideni ‘Doğum Sancısı’ oldu.
Gerçektende farklı bir süreç içinden geçiyoruz. Gündem an ve an değişiyor. Salgın hastalıklar, iklim değişiklikleri, şimdi birileri kıtlık deyip duruyor ve şiddet haberleri… Her gün bize dayatılan ve ne kadarı gerçek, ne kadarı illüzyon olduğunu bilmediğimiz bu ve bu gibi haberlerle boğuşmaya çabalıyoruz.
Etrafıma baktığımda endişelenmeyenlerin bile endişelenmeye, korkmayanların korkmaya, sakin olanların öfkelenmeye doğru değişim gösterdiğini gözlemliyorum. Bazılarımız bu olanlar karşısında kafasına yorganı geçirip güvende kalmak istiyor, bazılarımız bulunduğumuz şehirden bir kasabaya ya da bir köye yerleşirse her şeyin düzeleceğine inanıyor, bazılarımız ise psikolojisi ve midesi bozulana dek bu haberleri an ve an takip ediyor. Ve çoğumuz, bu olanlarla nasıl baş edebileceğimiz, kendimizi nasıl rahatlayacağımız konusunda bilgi sahibi olmadan oradan oraya savrulup duruyor.
Tabii ki olanlara pembe gözlüklerle bakalım, kafamızı kuma gömelim ve her şeyi görmezden gelelim demiyorum ama en azından, kaos ortamlarında fiziksel ve ruhsal olarak nasıl dayanıklı kalabiliriz, iç huzurumuzu nasıl koruyabilirizi düşünmemiz gerekir. Bununla ilgili aldığım eğitimlerden, okuduğum makalelerden esinlenerek önce kendim, sonra sizler için bir kaç öneri paylaşmak istedim.
Kendimizi Tanıyor Muyuz?
Kendimizi tanıyabilmek için duygularımızı, düşüncelerimiz, davranışlarımızı iyi analiz etmemiz gerekir ki, bu da oldukça uzun ve meşakkatli bir yol. Ama en azından son yıllarda ülkemizde ve dünyada yaşanılan kaotik olaylara karşı kendimizi gözlemleyebiliriz. Bunun için, öncesinde korkuyor muyuz? Üzülüyor muyuz? Ya da öfkeleniyor muyuz? sonra ise, bu kaos ortamından şikayet ederek kenara çekilip olanları öylece izliyor muyuz? Yoksa gidişatı değiştirmek için çözümler üretiyor muyuz? gibi soruların yanıtlarını aramalıyız.
Kelimelerin Sihrini Biliyor Muyuz?
Ağzımızdan çıkan her bir olumsuz kelime aslında bizim olaylara nasıl baktığımızı temsil ediyor. Mevlana’nın çok sevdiğim sözü sanırım bana tercüman olacak: ‘İnsan her nefeste yeni biri olur ve her nefes, içini doldurduğumuz kelimelerle bilmediğimiz bir âleme yolculuk eder; sonrada oradan hediyelerle geri döner.’ Farkında olsak da olmasak da, ağzımızdan çıkan her bir kelime bize çeşitli yollarla dönerek kaderimizi oluşturur.
İzlediklerimizin Farkında Mıyız?
Sabahtan akşama kadar korku ve kaygı seviyemizi yükseltecek haberleri izlememizin ve takip etmemizin ne bize ne de dünyaya bir faydası olmayacaktır. Unutmayalım ki ‘Ne izliyorsak oyuz!’. Tabii ki günün belirli bir saatini, gündemi takip etmek için ayırabiliriz ancak televizyon kanallarının ve sosyal medyanın tüm zamanımızı almasına izin vermemeliyiz. Onun yerine yürüyüş yapabilir, kitap okuyabilir, hobilerimize vakit ayırabiliriz. Böylece kendinizi daha huzurlu hissederiz.
Yardım Eli Uzatıyor Muyuz?
Dünya genelinde yaşadığımız bu zor süreçlerden ya da bireysel yaşamımızda geçtiğimiz zor dönemlerden çıkabilmenin en iyi yolu başkalarına yardım eli uzatmaktır. ‘Zaten ben imkânım el verdikçe yardımımı yapıyorum’ diyenler olacaktır. O zaman cevabım: ‘Daha da fazlalaştıralım yardımlarımızı’ olacaktır. Bir hayvan beslemek, bir kitap bağışlamak, bir yaşlı bakım evine ziyarette bulunmak, bir çocuğu mutlu etmek için çok büyük paralara gerek yok.
Kendimize Vakit Ayırıyor Muyuz?
Günün en azından 15-20 dakikasını meditasyon, nefes egzersizleri ya da dua aracılığı ile düşüncelerimize tanık olmaya, yaratıcı ile bağımızı kuvvetlendirmeye ayırabiliriz. Bu egzersizleri düzenli yaptığımız takdirde üzerimizde ki korku ve kaygının yerini sakinlik, huzur ve teslimiyetin aldığına şahit olacaksınız.
Hepimiz, dünya ve ülkemizde yaşanılanlardan dolayı zorlu süreçlerden geçiyoruz ama size temin ederim ki, hiç bir şeyin kalıcı olamadığı bu dünya da, şu an yaşadıklarımız ve şahit olduklarımızda kalıcı olmayacaktır. Yaşadığımız bu günler, sadece yaşayacağımız daha güzel günlerin doğum sancısı.
Sevgiyle.
Pınar Holt
Yazar, Davranış Bilimci, Konuşmacı, ICF Koç
Email: pinarholt75@gmail.com
Web: www.pinarholt.com
Instagram: @pinarholtofficial
Linked-in: Pinar Holt