12.11.2024 07:53:00

227

Mehmet ERDİL


 

DEVLET BABA KENDİNE GEL!

 

Babam, yaşadığımız ilçede zengin bir insandı!

 

Yer lerimiz dükkânlarımız ve ağzına kadar hayvan dolu ahır larımız vardı, ilk okula başladığım zaman herkesin çantası varken annem bana siyah bezden bir çanta dikmişti onunla okula gitmek çok zoruma gidiyordu!

 

Orta okula başladığımda iskarpin ayakkabım olur diye düşünüyordum lastik ayakkabılarla mezun oldum.

 

Liseye ise, arkadaşlardan aldığım emanet ceketlerle ve bir üst sınıfa geçenlerden satın aldığım kitaplarla gitmeye başlamıştım, arada bir babamdan habersiz yevmiyeyle çalışıp biriktirerek kendime iskarpin ayakkabı ve pantolon almaya çalışıyordum!

 

Orta ve lisede en büyük lüksüm tenefüslerde bir gazoz ve simit almak tı! Bunu çok nadir yapardım! Babamın harçlık verme gibi huyu hiç olmadı!

 

Babamın zenginliği hiçbir şekilde ne bana ve diğer çocuklarına nede eve hiç yansımıyordu! Ablalarım günlük tarlalarına gidip kendi ihtiyaçlarını alıyordu!

Yer sofrasının ortasında koca bir tas ve tasta yarmadan mısırdan bir çorba ve etrafında 8 tahta kaşık bulunurdu!

 

En büyük abimiz ortaokuldan sonra kendi kendine müracaat yaparak ve sınavı kazanarak, bir şekilde başararak Tokat öğretmen okulunu kazanıp öğretmen çıkana kadar yatılı okudu ve kendini bu baskılı hayattan kurtarmıştı.

Öğretmen çıktıktan sonra da dönüp bir daha baba evine bakmayarak ve gelmeyerek  bağımsızlığına ve özgürlüğüne kavuşmuştu!

 

Zaman içinde herkes bir bir bağımsızlığına kavuşarak evden uçup gitmiş dönüp bir daha gerilerine bakmamıştı! Bu travma hepimizde birbirimizden kopmayı da beraberinde getirmiş, duygu bağı da bırakmamıştı!

Rahmetli annemiz oldukça müşfik, rahmetli babamız ise bir acayip zalim ve merhametsiz bir ruh yapısına sahipti!

İşte, Devletimizin vatandaşa dönük politikasını hep babamın bu zenginliğine benzetmişimdir!

Şöyle ki;

Devletimiz de, evlatları konumunda olan emeklisine ve asgari ücretlisine biraz olsun maddi refahlık yansıtmıyor bu yüzden vatandaş sıkıntı çekiyor! Devlet babayı temsil eden hükümete karşı sevgisizlik besliyor, bu sevgisizlik hergün katmerlenerek büyüyor, sabırlar zorlanıyor, yurt dışına gitmeler çoğalıyor, gidenlerde dönmüyordu!

 

Her iki halde de, böyle zenginlik olmaz olsun! dememişimdir!

 

Evine ekmek götürememe sıkıntısı yaşayan asgari ücretlimiz yeri geliyor SİHA ile TUSAŞ ile teselli oluyor!

Kirasını ödeme zorluğunda olan emekçimiz Marmaray’dan, Toggdan ve hızlı Trenden bahsedildiğinde moral buluyor!


 

Çocuğuna bir çikolata ve bir oyuncak alamayan bir babaya Akdeniz'de ve Karadeniz'de bize ait dev gemilerle yapılan aramalarda doğalgaz haberi verildiğinde yüzü gülüyordu!

Vatandaş devletini her daim ekmeğinden üstün görüyordu!

Çocuğunun beslenme çantasına sadece kuru bir ekmekle bir damla gözyaşını koyabilen bir anne; Meclis yemekhanesinde etli kavurmayı 10 liraya yiyen ve her türlü harcaması devlete ait olan, özel araç şoför ve sekreter keyfini yaşayan siyasilerden, birbirleriyle kavga değil hizmet gayret ve çare bekliyordu!

Ve sonra;

Kardeşlerinin anlayışsızlığın dan dolayı hakkına düşen miras payını alamayan ve bu yüzden husumetli olan ve mahkemeye düşen bir kardeşe, Türkî devletleri ile kardeşlik teşkilatının kurulması haberi onu mutlu ediyordu!

 

Hastanelerden bir türlü randevu alamayan ve parası da olmadığı için özel hastanelere de gidemeyen bir dar gelirli aile reisi, yine de şehir hastanelerin çokluğu ve beş yıldızlı oluşu haberine seviniyordu !

 

Bu millet böylesine özverili bir anlayışta devletini sever iken artık daha fazla istismar yapılmamalı! Ve sabırları zorlanmamalı!

 

Bütün bunlar yetmezmiş gibi yani bu ekonomik zorlukların üzerine büyük sosyal rahatsızlıklar veren aşağıdaki olaylarla baş edemeyen babaya! karşı sinirler geriliyordu;

 

Pervasızca şiddet kullanan, yakıp yıkan, yağmalayan öldüren alçak suçlulara hak ettikleri cezalar verilmiyordu,

Çocuk tecavüzcülerini asılmıyordu,

Kadın cinayetlerini işleyenler ölüme mahkûm edilmiyordu,

Vatana ihanet eden kurşuna dizilmiyordu,

Gıda teröristlerine meydan dayağı atılıp hapse tıkılmıyordu,

Hak edene hakkı verilmiyordu,

Bir zulüm dönemi mağdurlarının hakları unutulmuştu.

 

Halkın sıkıntılarına sıkıntılar eklenmişti!


 

Bu böyle olmaz, bu böyle gitmez!

Devlet her türlü çözer ve üstesinden gelir!

İstesin her şey süt liman olur!

Allahtan sonra en büyük güçtür devlet!

Yeter ki irade göstersin!

Yeter ki siyaseti temiz ve liyakatlı insanlarla yapsın!

 


Zekeriya Şahin
12.11.2024 10:56:58
Yazınızı dikkatle okudum.. Bizim kuşak, yani eski Türkiye de öğrenci olanlar benzer zorluklar yaşadık.. Orta ve liseyi evinden gidip gelenler bize göre çok şanslıydılar.. Biz 11 yaşında ana kucağı baba ocağından ayrıldık. Henüz çocuk yaşta ne zorluklar gördük, neler yaşadık..

Mustafa SÜVARİOĞLU
12.11.2024 11:13:32
Mükemmel tespit Mükemmel örnekleme Kaleminize ve yüreğinize sağlık

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.