DARENDE’DE YAŞAMIŞ BİR GÖNÜL SULTANI SEYYİD OSMAN HULUSİ ATEŞ EFENDİ
Adını ilk defa 1991 yılında İstanbul’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okuduğum yıllarda “her canlıya hizmet gayesiyle” kurmuş olduğu vakıftan burs aldığımda duyduğum gönül sultanı Seyyid Osman Hulusi Efendi’yi zaman içerisinde Darende’de kabrinde çokça ziyaret ettim. Somuncu Baba lakabıyla bilinen Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında yaşamış ve Hacı Bayram-ı Veli gibi büyük bir insanı yetiştirerek devrine damga vuran Şeyh Hamid-i Veli Hazretlerinin torunu olan Osman Hulusi Efendi’de Osmanlı’nın son dönemlerinde dünyaya gelmiş yaşadığı yıllara damgasını vurmuş bir zat.
Âlim, mutasavvıf ve divan şairi Osman Hulusi Efendi 1914 yılında, Malatya’nın Darende ilçesi Hacılar Şeyhli Mahallesinde dünyaya gelmiştir. Babası, Hasan Feyzi Efendi, annesi ise Seyyid Taceddin-i Veli neslinden Fatıma Hanım olan Osman Hulusi Efendi Şeyh Hamid-i velinin soyundan gelmekle hem anne tarafından hem de baba tarafından Seyyid olup 36. kuşaktan Hz. Peygamber Efendimiz (sav)’in soyundandır.
Doğduğu yıllar Osmanlı Devleti’nin sancılı yılları ve 1. Dünya Savaşı’nın yaşandığı zorlu ve sıkıntılı dönemlerdir. Bu sıkıntılı yıllarında, ilk eğitimini Babası Hatip Hasan Feyzi Efendi’den almış, daha sonra Darende Dutluk Sıbyan Mektebi ve Cumhuriyet İlkokulunda resmi eğitimlerini tamamlamıştır. Müthiş bir zekaya sahip olan Osman Hulusi Efendi babasının gayretleriyle kendisini çok iyi geliştirmiştir. Arapça ve Farsçayı öğrenip edebiyat alanında çalışmalar yapmış ilmi derinliğini arttırma mücadelesi vermiştir. Bunun yanı sıra marangozluk, mühür kazıma, matbaacılık, dizgi ve oymacılık gibi işlerle de meşgul olmuştur. Ticaret yaparak da geçimini sağlayan, geçmişten geleceğe hizmet etme aşkı ve heyecanı ömrünün son günlerine kadar devam ettiren Osman Hulusi Efendi her daim topluma örnek bir şahsiyet olmuştur. Babasının ve ağabeyinin vefatından sonra Darende Şeyh Hamid-i Veli Camisi imam hatipliği görevine getirilmiş ve 1953 yılına kadar fahri olarak görev yaptığı bu camide emekli olduğu 1987 yılına kadar aralıksız 42 yıl imam hatiplik görevini sürdürmüştür. Aynı zamanda da çocuk yaşlarında iken intisap ettiği mürşidi, âlim ve mutasavvıf Sivaslı İhramcızâde İsmail hakkı Toprak Hazretleri’nin vefatı üzerine de ihvanlarına sahip çıkarak irşat faaliyetlerinde bulunmuştur.
Hayatı boyunca insanlığa hizmet için çalışan Osman Hulusi Efendi, tıpkı Şeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba) Hazretleri ve onun soyundan gelen evlatlarının yaptığı gibi cami, okul ve kütüphane yapımlarında aktif rol oynamıştır. Darende İmam-Hatip Lisesi ve Darende İlahiyat Fakültesi başta olmak üzere çok sayıda okulun yapılmasını ve açılmasını sağlamış, bununla kalmamış okul aile birliği başkanlıkları yaparak da öğrencilerin ihtiyaçlarıyla ilgilenmiştir. Kısaca hayatı boyunca kendisini insanlığın hizmetine vakfetmiştir. Bu yönüyle gerçek anlamda tasavvufun insanlığa hizmet olduğunu ortaya koymuştur. “Allah güzeldir, güzel olanı yapar” prensibi ile hareket etmiş ve bütün bu hayır işlerini Allah için yapmıştır. Böylelikle yaşadığı topluma örnek bir şahsiyet olmuştur. Herkesin kendisine gıpta ile baktığı Osman Hulusi Efendi aynı zamanda kitaba ve ilim öğrenmeye çok meraklıydı. O sebeple, kendi gayretleri ile oluşturduğu, “Şeyhzadeoğlu Özel Kütüphanesi”, dönemin Hürriyet Gazetesinde “20. Asrın Filozofu” manşeti ile tanıtılmıştır.
Bir yandan da divan şiiri ile meşgul olan Oman Hulusi Efendi gazel, ilahi, kaside, rubai ve müstezat türünde yazdığı şiirleriyle adeta Divan şiirinin 20. yüzyıldaki temsilcisi gibi olmuştur. Bütün şiirlerini bir arada topladığı Divan-ı Hulusi-i Darendevî kitabı en meşhur eserleri arasında gelir.
“Âlemi sen kendinin kölesi kulu sanma
Sen Hakk için âlemin kölesi ol kulu ol.
Garazsız hem ivazsız hizmet et her canlıya
Kimsesizin düşkünün ayağı ol eli ol.”
İfadeleri dillerinden dökülen Osman Hulusi Efendi, geçmişten geleceğe hizmet etme aşkı ve heyecanını ömrünün sonuna kadar devam ettirmiştir. Tıpkı tarih boyunca değişik yol ve metotlarla insanlığa hizmet eden büyük mutasavvıflar; Hz. Mevlâna, Somuncu Baba, Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Veli, Akşemseddin, Abdurrahman-ı Erzîncâni, Taceddin-i Veli gibi. 20. yüzyılda insanlığa hizmet etmenin hazzını yaşamış, 1986 yılında başkanlığını yaptığı bütün dernekleri tek bir çatı altında toplayarak Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı’nı kurmuştur. Neredeyse 40 yılı aşkın bir süredir ülkemiz ve memleketimiz için hizmet veren bu vakıf, günümüzde eğitim, sağlık, sosyal yardımlar, tarihi eserlerin restorasyonu ve kültürel alanlarda ülke genelinde hizmetini sürdürmektedir.
Bir insan ömrünün nasıl dolu dolu yaşanacağını, ahlakıyla, örnek yaşantısıyla en güzel şekilde ortaya koyan Osman Hulusi Efendi, 14 Haziran 1990 yılında vefat etmiş ve cenaze sonrası naaşı Darende de bulunan Somuncu Baba Külliyesi içinde soyundan geldiği Şeyh Hamid-i Veli Hazretlerinin yanı başındadır. Öğrencilik yıllarımda vakfından burs alığım mübarek şahsiyetinin kabrini de birçok defa ziyaret ettim. Tohma Vadisi içinde yer alan Somuncu Baba Külliyesi maneviyat dolu bir mekân. Henüz ziyaret etmemiş olanlara burayı mutlaka ziyaret etmelerini tavsiye ederim.
Her zaman halkın yanında Hakk’la beraber olma yüceliğini şahsında ve eserlerinde ortaya koyan Osman Hulusi Efendi geride bıraktığı eserleriyle de bir insanın hayatı boyunca kendisini insanlığa nasıl hizmete vakfedebileceğini göstermiştir. Yazdığı şiirleri, rubaileri ve gazelleri derleyip toparladığı Divan-ı Hulusi-î Darendevî adlı eseri günümüzde araştırmacıların ve akademisyenlerin başucu eseri niteliğindedir. Bir diğer eseri yakınlarından başlamak üzere ahbaplarına yazdığı, nazım ve nesir şeklinde mektupların toplandığı Mektubat-ı Hulusi-î Darendevî isimli eserdir. Bu iki eser dışından 1945 yılında babasının vefatından sonra başlayıp 1987 yılında emekli oluncaya kadar 42 yıllık boyunca sürdürdüğü imam hatiplik görevi çerçevesinde irad etmiş olduğu hutbeleri içeren Şeyh Hamid-i Veli Minberinden Hutbeler adlı eseri de bulunuyor.
Resmi tahsilinin ilkokuldan öteye geçmeyen bir insanın kendi gayretleriyle yaptığı tahsil sonucunda, ilim irfan ve marifet yolunda geldiği noktayı tasavvuf ile taçlandırmayı bilmiş bir şahsiyet arıyorsanız başka kimseye bakmanıza gerek yok. Bütün hayatını insanlığa hizmete adayan Osman Hulusi Efendi’yi tanımanız ve anlamanız yeter. Geride bıraktığı eserleriyle kendisini tanıyabileceğiniz gibi kurucusu olduğu ve bugün mahdumları tarafından yaşatılan vakfı tanımak ve faaliyetlerine şahit olmanız yeter.
Son sözler yine kendisine ait:
Ey gülü handanım sana,
Bir gönül bağlayamadım
Gül yüzüne karşı durup
Bülbül tek ağlayamadım.
Dertliler derman dilerler
Yârim derdim budur senden
Şu sineme dağlar vurup
Derdinle dağlayamadım.
Aşkınla eriyip akıp
Senin sevdan yollarında
Sular gibi ayaklara
Yüz koyup çağlayamadım.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.