Tarih: 17.05.2010 12:31 Güncelleme: 17.05.2010 12:31

YEREL HABERİM

 Bu yıl Türkiye’nin Japonya ile de kardeşlik yılı. Japonya da, tıpkı Türkiye gibi 19’uncu yüzyılın ilk yarısında girişmişti çağdaşlık hamlelerine...
Ve bugün Uluslararası Uzay İstasyonu’nda; sade Amerikalı, Rus değil, Japon astronotlar da var.
* * *
Boğaz köprüleri üstünde de, az emeği yok Japon mühendislerinin.
Japonların en başarılı oldukları alanlardan biri de, yarattıkları çeşit çeşit robotlar...
Fabrikalarda çalışan robotlar, konuşan ve ev hizmeti gören robotlar; yeni doğmuş bir bebeğin taklidi olan robotlar...
* * *
Bendeniz ise bu yakınlarda nereye gitsem, kulaklarımın dibinden jet uçakları kalkıyormuşçasına, elektrikli matkap seslerinden kurtulamıyorum.
* * *
Mademki bu yıl Türkiye’nin, Japonya ile de kardeşlik yılı; acaba Japon mühendisler, sessiz çalışan elektrikli bir matkap icat edemezler mi?
* * *
Böyle bir matkap icat edildiğinde; vatanı, milleti, devleti, cumhuriyeti, demokrasiyi, hukuku, adaleti, milli iradeyi bilmem ama; inşaat işçilerinin çalıştığı çevrelerde yaşayanlar, bir türlü bitmeyen bir işkenceden kurtulacaklar.
* * *
Hayali Küçük Ali, sünnet düğünlerine davet edildiğinde; yatakta yatan sünnet çocuğu ile davetlilerin karşısına perdesini kurar ve ne güzel oynatırdı Karagöz’ü de, Hacivat’ı da, Tarçın Bey’i de, Beberuhi’yi de...
* * *
Beberuhi, siyaset yorumculuğuna soyunsaydı da, kendisine sorulsaydı:
- Partisinin lideri bir uçurumdan atlasa, kendisinin de arkasından atlayacağını söylemek; dalkavukluk sayılır mı, sayılmaz mı, diye...
* * *
Beberuhi’nin yanıtı herhalde:
- Sayılmaz, olurdu.
- Peki, neden sayılmaz?
- Dalkılıç, nasıl “çıplak kılıç”; daltaban, nasıl “çıplak ayak”, yani “yalın ayak” demekse; dalkavuk da, kavuksuz çıplak baş demek. Siyasal bir mevki sahibine yaranmak isteyenler; el etek öptükten sonra, eğilip onun ayaklarını da öpmek için, kavuklarını çıkarır ve dalkavuk olurlardı. Bugün liderleri uçurumdan atlasa, kendilerinin de peşinden atlayacaklarını söyleyenler, kavuk giymedikleri için, kavuklarını da çıkarmıyorlar; dalkavuk sayılmazlar.
* * *
Beberuhi’nin kendine pek yakışan böyle bir açıklaması, elbet de hem şaşırtıcı, hem eğlenceli olurdu.
* * *
Lafa Hacivat da karışabilir:
- Hiçbir lider, kendini uçurumdan aşağı atmaz, derdi; olsa olsa uçmaya kalkarsa düşer oraya...
* * *
Bu kez de Karagöz:
- Saçmalamayın ulan, derdi; ne şeyh uçar, ne lider... Onları müritleriyle, kendilerine sadık çevreleri uçurur; “o muhteşem zat”ın ne muhteşem mucizeler gösterdiğini ballandıra ballandıra anlatarak...
* * *
Ne çare ki ne şeyhler, ne de siyasal liderler; sessiz çalışan elektrikli bir matkap icat etme yeteneğine sahipler...
İş kalıyor yine Japon mühendis dostların başına...
* * *
Bizimkiler dini, imanı, ahlakı, vatanı, milleti, devleti, cumhuriyeti, demokrasiyi, adaleti, özgürlüğü, çağdaşlığı, laikliği, gelenekleri, halkın iradesini kurtarmaya çalışırken; hiç değilse Japon mühendisler de, şu bitmeyen cehennem zırıltılarından kurtarsalar bizleri...
* * *
Madem bu yıl, Türkiye-Japonya kardeşlik yılı; Japon mühendis dostların da hoşuna gideceğini tahmin ettiğimiz bir fıkra:
ABD’de ünlü bir uçak endüstrisinin yöneticisi, koşarak Başkan’ın ofisine girmiş:
- Nihayet başardık, diye bağırmış; mühendislerimiz, uçaktan daha hızlı giden bir “ses” buldular...
* * *
ABD’li diplomatlarla, AB’li diplomatların sevdiği söylenen fıkralardan biri:
Bir sinemada erotik bir film oynarken; genç bir kız, yanında oturmakta olan, tanımadığı genç bir erkeğe dönmüş:
- Mastürbasyon yapıp yapmamanız beni ilgilendirmez ama, demiş; elinizde yanıldınız. Kullandığınız el, sizinki değil, benimki...
* * *
Ortadoğu ülkelerinden bazılarının diplomatları ise, bir hayli alınıyorlarmış bu fıkradan nedense...
* * *
Bekri Mustafa ile Borazan Tevfik tartışıyorlarmış:
- Ülkedeki siyasal tartışmalar; bir kör dövüşüne mi benziyor, yoksa bir açıkgözler dövüşüne mi?
* * *
Tartışmaya Başbakan Tayyip Bey de katılmış:
- Buna millet karar verir, demiş.
* * *
Rüştü Onur’dan bir şiirle bitirelim yazıyı:

Memnuniyet

Benden zarar gelmez
Kovandaki arıya,
Yuvasındaki kuşa;
Ben kendi halimde yaşarım
Şapkamın altında.
Sebepsiz gülüşüm caddelerde,
Memnuniyetimden.
Ve bu çılgınlık delicesine,
İçimden geliyor.
Dilsiz değilim susamam
Öyle ölüler gibi,
Bu güzel dünyanın ortasında.

TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.