26.10.2015 15:53:53

İlhan Beyazal

 

Türkiye Suruç saldırısı ile başlayan bir terör girdabına sürüklenmiştir. Çözüm sürecinin sekteye uğradığı, şehirlerde ve kırsallarda yaşanan çatışmalar, patlayan bombalar toplumsal asayişi hedef almış; ancak en önemlisi de bireylerin ruhlarını nişan alan bir korku atmosferi ile toplumu bu kaotik sürecin içerisinde belli bir süre tutma hedefi şimdilik devam etmektedir.

Şimdilik diyorum çünkü bu sürecin başlangıç noktası 7 Haziran seçimlerinde küresel sermaye odaklarının; daha öncelerde de defaatle bu köşemizden de belirttiğimiz üzere Türkiye'deki mevcut siyasal sistemin kilitlenmesine yönelik geliştirmiş olduğu stratejiler, bugün çok boyutlu bir şekilde devam etmekte ve çeşitli Transformasyonlar ile farklı alanlarda taarruzunu sürdürmektedir. Bu sürece dur diyecek olan yine Türkiye halklarının kendisidir. Anadolu insanı çeşitli siyasal, ekonomik ve stratejik Manipüslasyonlar ile Türkiye'nin hem bölgede hem de dünyada küresel bir siyaset stratejisini yürütmesini arzu etmemektedir. Burada romantik Osmanlı mazisi veya İslami romantizmlerden ziyade daha reel nedenlerden ötürü Türkiye'nin bölgede hiterlandını genişletme isteği ve reel çıkarların çatışmasından ötürü bu denli bir taarruza maruz kalmaktadır.

Terör sarmalına dolanmış Türkiye'nin siyasal, askeri ve ekonomik alanda yakın markajda tutarak; enerji, Ortadoğu, Uzakdoğu ve Afrika politikalarının baştan aşağıya değiştirmeye yönelik uluslararası bir kıskacın olduğu gözlemlenmektedir.

Bütün bu dayatmaları ekonomik manipüslasyonlar ile taçlandırmayı hedefleyen bu odaklar 7 Haziran seçimlerinin akabinde 8 Hpaziran sabahı faiz oranlarının yükselmesi ile bu sürecin bilinen startını vermiştir. Türkiye halkları çok yönlü bu taarruza milli menfaatleri korumaya yönelik ülkenin güven ve istikrar sürecini muhafazası anlamında ideolojiler üstü akil bir yaklaşım ile neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde bu toprakların ihtiyaç duyduğu o gücü yine kendi değerlerinden vererek Türkiye'nin hem girmiş olduğu bu terör sarmalından kurtulmasına hem siyasal manipülasyonlara göstereceği refleksler anlamında hem de ekonominin rahat bir nefes alarak güvene dayalı olan bu hassas denklemlerde daha sağlam temellerde geleceğe yürümesine vesile olacaktır.

Yaşanan bunca acı hadiselerde görüyoruz ki düşman insan hayatını sadece stratejik bir argüman olarak değerlendirecek kadar canidir. Bugün dünyada yaşanan bunca zulmün ve zalimlerin ortak paydası şudur ki; insan hayatını stratejik bir argümandan öte görmemesidir. Bizler yaşanan bu hadiselerden ders alacak, toplum olarak halklar olarak bir birimize daha çok kenetlenecek bu ay yıldızlı bayrağı göklerde hak ettiği noktalarda dalgalandırmak için var gücümüz ile çalışacağız.



TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.