Tarih: 03.11.2025 18:02 Güncelleme: 03.11.2025 18:02

Mustafa KAPLAN

Ayrılık Rüzgârı

Bad-ı firkat esti vuslat bağında
Bülbül gülden gül bülbülden ayrıldı
Mevsim-i baharın civan çağında
Dal yapraktan, yaprak daldan ayrıldı

Bu dörtlük, insanın yaratılışını ve dünyaya inişini sembolize eder. “Bad-ı firkat” yani “ayrılık yeli”, kulun ruh âleminden, yani vuslat bağından kopup dünya denilen gurbet diyarına gönderilmesini anlatır. Namazda kul, işte bu ayrılığı hatırlayarak tekrar aslına, yani Rabbine dönme arzusu duyar. “Bülbül gülden ayrıldı” derken, insanın Allah’ın huzurundan uzaklaşmasının hüznü işlenmiştir. Namaz bu uzaklığı dindiren vuslat kapısıdır.

Doğmadan karardı muhabbet fecri
Muhibbana kaldı bilumum zecri
Sunduğu gam, kasvet feleğin ecri
Heyhat gönül şirin dilden ayrıldı

Bu bölüm, namazın niyet ve huşû hâlini anlatır. Ruh, asıl sevgilisinden uzak kalmanın hüznüyle doludur; “muhabbet fecri” doğmadan kararmıştır çünkü kul gaflet içindedir. Namaza durduğunda kalp, “şirin dilden” yani ilahî zikrin huzurundan uzak olduğunu fark eder. Her “Allahu Ekber” deyişinde kul bu ayrılığı idrak eder; secdeye varış ise ayrılığın farkına varan gönlün teslimiyetidir.

Devran-ı ülfette kevser akardı
Sakiler meydanda göze bakardı
Verdiği her dolu yürek yakardı
El kadeh ten kadeh elden ayrıldı

Bu dörtlük, namazın kıraat, rükû ve secde anlarını temsil eder. “Kevser akardı” ifadesi, ilahî rahmetin akışını; “sakiler” ise peygamberleri ve rehberleri simgeler. Namazda kul, Rabbinden gelen bu kevserle yıkanır. “Verdiği her dolu yürek yakardı” sözü, namazda okunan ayetlerin kalbi titreten, yakıcı tesirini ifade eder. “El kadeh ten kadeh elden ayrıldı” ise ruhun bedenden sıyrılıp Allah’a yönelmesini sembolize eder.

Gönül bir dildara edince meyli
Akıp gelir bin bir belanın seyli
Hülasa-i hicran tek budur zeyli
Kül ateşten, ateş külden ayrıldı

Bu son dörtlük, namazın selâm ve teslim hâlini temsil eder. Namazla gönül, “dildar”ına yani Rabbine yönelmiştir. Bu yönelişin bir bedeli vardır: nefisle savaş, sabır ve imtihan. “Ateş” ilahî aşkı, “kül” ise benliği temsil eder. Namaz, bu iki hâli birleştirir; kul hem yanar (ateş olur), hem de yanıp arınır (kül olur). Sonunda “kül ateşten, ateş külden ayrıldı” derken, insan nefsinden arınmış, ruhen Allah’a yaklaşmıştır.

Anahtar Kelimeler: Mustafa Kaplan, Ayrılık Rüzgârı, tasavvuf şiiri, namazın manası, ilahi aşk, insanın yaratılışı, vuslat, ruhun yolculuğu, huşû, teslimiyet, gönül ve ibadet, manevi derinlik, şiir çözümlemesi


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.