Geçen hafta kurumsallaşma kelimesinden ne anlaşılması gerektiğini ortaya koyduk.
Kurumsallaşma kavramından ne anlaşılması gerektiğini ortaya koyduktan sonra şimdi kısaca aile işletmelerinin kurumsallaşma sürecini ele alalım. Burada hemen belirtelim ki, bizim ortaya koyduğumuz kurumsallaşma sürecinin adımları genelgeçer değildir. Dileyen kendi adımlarını uygulayabilir.
Kurumsallaşma sürecinin birinci ve bence en hızlı geçilebilecek aşaması fiziki olarak standartlara sahip olma sürecidir; fakat hızlı geçilmesi kolay geçileceği anlamına gelmez! Bazen bir logo veya amblem üzerinde karar kılmak bile işin en zor yanını oluşturabilir. Şirketinizi bir veya birkaç harf, rakam, sembol ve seçeceğiniz bir renk veya renklerle vs. anlatmaya çalışmak bazen an meselesi bazen yıl meselesi olabilir. Konuyu dağıtmamak için devam edecek olursak fiziki kurumsallaşma aşamasında şirkete ait logo, amblem, antetli kağıtlar ve zarflar, kullanılacak renkler, özlük dosyaları, resmi yazışma dökümanları, iş tanımları ve şartnameleri, internet sitesi, personelin giyim-kuşam şekli, yaka kartları vs. oluşturulur. Kısaca ifade etmek gerekirse bürokrasinin ve standart bir görünümün kazanılması bu aşamada gerçekleştirilir.
Burada yeri gelmişken şirketimizde resmiyeti sağlayacak, bürokrasinin temelini oluşturacak resmi yazışma formlarının önemini belirtmek yerinde olacaktır. Toplumdaki genel kanının aksine dozajı iyi ayarlanırsa bürokrasi şirket için faydalıdır. Karmaşayı azalttığı için ekonomik değer üretir, hesap vermeyi kolaylaştırır, gelecek kuşakların geçmişi analiz edebilmesini sağlar, sayısal veri sağlayarak geleceğe yön vermemizi kolaylaştırır. Birden bire değil zaman içerisinde ihtiyaçlara göre ortaya çıkacak olan resmi dökümanların ihmal edilemez bir konumda olduğunu unutmamak gerekir.
Kurumsallaşmanın ikinci bir aşaması da ailenin kurumsallaşması sürecidir. Bu aşamada da aile anayasasının oluşturulması, yönetim kurulunun oluşturulması, aile konseyinin oluşturulması, devir, acil durum ve miras planlarının oluşturulması gerekmektedir.
Yönetim ve iş dünyasını yakından takip edenlerin malumu olduğu üzere aile şirketlerinin nesiller boyu devam edebilmesi için uygulanan modellerden biri de “Aile Anayasası”dır. Kişiye endeksli yönetim anlayışından kurtulmak ve “Babalar kurar, evlatlar devam ettirir, torunlar yıkar!” döngüsünün yıkıcı etkisinden kendilerini korumak isteyen aile şirketlerinin bir kurtarıcı olarak sarıldıkları bu uygulamanın faydası elbette inkâr edilemez; lakin kanaat-i acizanemize göre çağdaş yönetim tekniklerini bilmeden, bu konularda gerek üst yöneticilere, gerek çalışanlara ve gerekse aile üyelerine eğitimler aldırmadan, kısaca aile anayasasının yaşayabileceği bir ortam hazırlamadan yapılacak bir anayasa salt bir metinden öteye gidemez, yaşayamaz, yaşasa bile çelimsiz kalır.
Aile şirketlerinde kurumsallaşmanın diğer bir aşaması da şirketin kurumsallaşmasıdır. Bu aşamada en basit anlatımıyla şirketin; neyi, nasıl, ne için, kimin için, kimlerle beraber yapacağı sorularının cevapları ortaya konur. Detaylandıracak olursak şirketin; mevcut durumu vizyonu, misyonu, temel değerleri, ilkeleri, güçlü-zayıf yanları, stratejik amaç ve hedefleri, performans ölçütleri bu bölümde ele alınır. Bu bölüm planlamanın, örgütlemenin, yürütme ve koordinasyonun ve en nihayet kontrol ve denetimin mihenk taşını oluşturur. Kurumsallıktan murat edilen keyfiyete değil; plan ve programlara bağlı kalarak yol almaksa işte bu aşama tam da istenileni verebilecek bölümdür, bu bölüm olmadan kurumsallaşmaya çalışmak yakıtı olmayan araçla yol alamaya çalışmak gibi olur diyebiliriz.
Söylemesi kolay; fakat uygulaması zor olan kurumsallaşma, aile şirketlerinin nesiller boyu devam edebilmesinin en önemli anahtarıdır. Gelecek nesillere fabrika anahtarı yerine bu anahtarı bırakabilmeniz dileklerimle.
Hayırlı bayramlar…