Tarih: 05.12.2025 11:58 Güncelleme: 05.12.2025 11:58

Ercan BAŞ

Türkiye’nin Kayıp Potansiyeli: Adaletsizlik, Beyin Göçü ve Sessiz Çöküş

Türkiye bugün yalnızca ekonomik bir kriz yaşamıyor; aynı zamanda kurumsal güven, adalet duygusu, toplumsal refah, insan kaynağı ve fırsat eşitliği gibi bir ülkenin geleceğini belirleyen temel yapı taşlarında derin bir erozyon yaşıyor. Bu tabloyu oluşturan unsurlar artık tek tek değil, bir bütün olarak karşımızda: Beyin göçü, işsizlik, liyakatsizlik, torpil mekanizmaları, hukuksuzluk, ekonomik çöküşün yarattığı psikolojik yıkım, deprem bölgelerinde verilen tartışmalı yargı kararları, iktidara yakın çevrelerin korunduğu yönündeki güçlü toplumsal algı... Ve tüm bu yaşananların merkezinde görünmez ama en ağır yükü taşıyan bir aktör var: Vatandaş.

Üniversite Mezunlarının Ülkeden Ayrılışı: Kayıp Değil, Kaçış

Bugün Türkiye’de üniversite mezunu gençler istihdam piyasasında bir fırsat eşitliği ortamı bulamıyor. Liyakatin yerini sadakat; yetkinliğin yerini tanıdık ilişkiler; emeğin yerini siyasi yakınlık aldığında, gençlerin başka ülkelere yönelmesi bir “tercih” değil, mecburiyettir. Sosyoekonomik verilere göre gençler artık yalnızca daha iyi bir iş aramıyor; daha adil bir hayat, daha güvenilir bir gelecek ve daha öngörülebilir bir toplum düzeni arıyor. Türkiye’nin en büyük sermayesi olan insan kaynağı, bugün valizlere sığdırılmış umutlarla sınır kapılarından geçiyor.

Adaletsiz Bir Devlet Mekanizması Algısı: Vatandaşın Kuruma Olan İnancı Neden Erozyona Uğruyor?

Devlet, vatandaşın gözünde güçlü olduğu kadar adil olduğu sürece anlamlıdır. Ancak uzun süredir Türkiye’de kamu kurumlarına dair en büyük problem, teknik hatalar değil; adalet ve tarafsızlık konusunda yaşanan derin güven kaybıdır. Bir kesimin işlediği suçlar karşılıksız kalırken, başka bir kesimin en küçük hatası bile ağır cezalara konu oluyorsa, bu durum artık hukuki bir tartışma olmaktan çıkar; toplumsal psikolojinin bir kırılma noktası haline gelir. Bugün mahkemelerin verdiği birçok karar, kamuoyunda “adalet yerini buldu mu?” sorusundan çok “kim korunuyor?” sorusunu gündeme getiriyor. Bu, bir devlet için en tehlikeli sorudur.

Ekonomik Kriz ve Görünmeyen Mağdurlar: Borç, Umutsuzluk ve Sessiz İntiharlar

Türkiye’de yaşanan ekonomik çöküşün en ağır bedelini istatistiklerde görmediğimiz insanlar ödüyor. Kira artışları, gıda enflasyonu, borçlanma, güvencesiz çalışma koşulları, kredi yükleri ve işsizlik... Bu tablo birçok yurttaşı hayattan kopma noktasına getiriyor. Ekonomik sebeplerle yaşanan intiharlar artık münferit değil; sosyoekonomik düzenin ürettiği sistematik sonuçlar olarak karşımızda duruyor. Bir ülkenin ekonomisi sadece para politikalarıyla ölçülmez; insanların yaşama isteğiyle ölçülür.

Deprem Bölgelerinde Yargı Krizi: Molozların Altında Kalan Sadece İnsanlar Değildi

6 Şubat depremleri, yalnızca binaların değil, Türkiye’deki denetim, yargı, mühendislik etiği ve bürokratik sorumluluk zincirinin çürümüş noktalarını da ortaya çıkardı. Binlerce insanın hayatını kaybettiği yapılarda “sorumlu kim?” sorusu hâlâ net değil. İnşaat sahipleri, denetçiler, yerel yöneticiler, bürokratlar... Soruşturma süreçleri halkın adalet beklentisini karşılamaktan çok uzak. Toplum “gerçek suçlular hesap verecek mi?” sorusunu sormaktan yoruldu.

Çözüm: Adil, Liyakate Dayalı ve Hesap Verebilir Bir Devlet Düzeni

Bugünkü krizin temel nedeni ekonomik değil; yönetimsel. Sistemsel. Kurumsal. Ve çözüm de öyle olmak zorunda.

Türkiye’nin bir an önce: Liyakat temelli kamu yönetimine, bağımsız ve tarafsız yargıya, şeffaf denetim mekanizmalarına, güvence sağlayan bir ekonomi modeline ve gençlere umut veren bir vizyona geri dönmesi gerekiyor. Aksi halde bu ülke her krizi atlatır, ama her seferinde vatandaşını kaybeder.

Türkiye’nin Kayıp Potansiyeli nedir, Üniversite mezunları neden yurt dışına gidiyor, Türkiye'deki beyin göçünün sebepleri nelerdir, Ekonomik krizin toplumsal sonuçları ve intiharlar arasındaki ilişki nedir, Türkiye'de adalet ve liyakat sorunu nasıl çözülür, Deprem bölgelerinde yargı süreci neden eleştiriliyor, Ercan Baş köşe yazısı Türkiye'nin sorunları.


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.