Tarih: 26.09.2025 10:08 Güncelleme: 26.09.2025 10:08

Ercan BAŞ

Adaletin Terazisi Kime Çalışıyor?

Adalet… Dilimizden düşürmediğimiz, duvarlara yazıp süslediğimiz ama çoğu zaman hayatımızda göremediğimiz bir kelime. Kağıt üzerinde hepimize eşit. Peki, gerçekten öyle mi?

Bugün sokaktaki vatandaşa sorun: “Adalet var mı?” diye. Çoğu, derin bir nefes alır, başını sallar ve “gücü olana var” der. Çünkü gerçeğimiz bu. Fakirin hakkı aylarca mahkeme koridorlarında sürünürken, güçlü olanın işi bir telefonla çözülüyor. Adalet, olması gerektiği gibi kör değil; gözleri açık ve kimi göreceğine, kimi görmezden geleceğine kendisi karar veriyor.

Mahkeme salonlarında yazılı o meşhur söz hepimizin kulağında: “Adalet mülkün temelidir.” Ama temel dediğimiz şey çatlaklarla doluysa, o mülk ayakta durabilir mi? Bugün birçok insan hakkını savunmaya cesaret edemiyor. Çünkü adaletin terazisinin şaştığını, tartının eğrildiğini biliyor.

Adaletin olmadığı yerde güven olmaz. Güvenin olmadığı yerde düzen, huzur ve barış da olmaz. O yüzden sorun sadece mahkemelerde değil; sokakta, okulda, iş yerinde de karşımıza çıkıyor. Haksız yere işten atılan, torpilsiz bir sınavda hak ettiği yeri kazanamayan, sırf kimliği ya da fikri farklı diye dışlanan herkes aynı soruyu soruyor: “Adalet nerede?”

Kimlere adalet var?
Cebinde gücü, arkasında desteği, dilinde bağlantısı olana…

Peki kimlere yok?
Sessiz çoğunluğa, haklı ama yalnız olanlara, yani büyük çoğunluğumuza.

Bu yüzden gerçek adalet sadece mahkemelerde değil, vicdanlarda kurulmalı. Çünkü vicdanı olmayanın terazisi de olmaz.

Ve unutmayalım: Bugün adaletin kapısı bize kapalıysa, yarın o kapı herkese kapanabilir.


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.