Malum Ramazan ayı dolayısıyla bir çok kişi, kurum, kuruluş, belediye ve dernek iftar yemekleri veriyor. Haliyle de biz Gazetecilerin her akşam iftar programı dolu oluyor. Evimizde ailemizle iftar yapmaya bile vakit bulamıyoruz. Bazen programlar o kadar yoğun oluyor ki birkaç iftara birden yetişmeye çalışıyoruz.
Bunca yoğunluğumuz arasında gazetemize gelen bir çok davet arasında mutlaka katılmamızı ısrarla rica edenler oluyor. Şimdi sizinle paylaşacağım konu da bir iftar yemeği. Kıraç’ta yeni hizmete giren Commagene Restaurant’ta verilen ve Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun da katılım gösterdiği, Kıraç Tokatlılar Derneği’nin iftar yemeğinde Dernek Başkanı ile yaşadığımız vurdumduymazlık örneğine bir bakın.
Balık Baştan Kokar!
Bir sivil toplum kuruluşunu temsil ediyor, bürokratın ve basının davetli olduğu bir yemek veriyorsunuz. Siz bir başkansınız ve o sıfatın sorumluluğunu taşımanız gerekiyor. Kıraç Tokatlılar Dernek Başkanı Coşkun Sağ’ın sergilediği ilginç tavırlar bir başkana yakışır mı orasının okurlarıma bırakacağım.
Biz geldik, siz neredesiniz?
Onca davet arasında ısrar edildiği için bizzat kendim katılmak üzere gittim. Daha önceden hiçbir tanışıklığım yoktu. Birkaç basın mensubu arkadaş kapının önünde öylece kalıp, bir muhatap aradık. Görünürde hiç kimse yoktu. Bir iftar yemeği verilmişti ama kimin olduğu belli değildi. Kapıda ne bir görevli, ne de ilgilenen herhangi birisi vardı.
Bir arkadaşınız sizi iftar yemeğine davet ediyor farz edelim. Gittiniz kapı açık ve girdiniz eve. Mutfağa doğru ilerlediniz ama kimseyle karşılaşmadınız. Mutfağın kapısını araladınız ve şöyle bir baktınız ki davet edildiğiniz evde herkes, o evin sahibi dahil (Derneğin Başkanı-Evin Reisi) sofraya kurulmuş… Sizi tınlayan yok. Ne yaparsınız? Nasıl hissedersiniz?
Kolluk mu takacakmış?
Aynen yukarıda verdiğim misali yaşadık. Hiç kimsecikler yoktu. Biz de garsonlardan birisine kimin görevli yada yetkili olduğunu sorduk. Görevli birinin olmadığı ama başkanın ahan orada, protokolde oturduğu yanıtını aldık. Hangisi başkan dedik, şu belediye başkanının yanında ki kravatlı adammış. Vardık gittik, selam verdik, tokalaştık. Kendimizi ve temsil ettiğimiz gazeteyi tanıttık. “Buyur, söyle” cevabını aldık. “Başkanım bize yer gösterecek yada bilgi verecek bir görevliye rastlayamadık o yüzden size şeyttik” demeye kalmadı ki… “Ne yapalım milletin koluna kolluk takıp, kapıya mı dikelim. İftar yemeği bu…” cevabını aldık. Şok olduk. “Başkan açlık senin başına vurmuş, hadi iyi günler” deyip iftar yemeğini terk ettik. Orucumuzu yolda açıp, Büyükçekmece Müftülüğünün iftar davetine icabet ettik.
Başkan yayılmış mı ?
Başkanın yukarıda sorduğu sorunun cevabı sizce nedir? Tabi ki kolluk takıp, görevli adam dikeceksin kapıya başkan. Başkan olmuşsun, ama bunu bana soruyorsun! Hatta ilk evvela protokol masasına oturup, başkanın yanına yayılıp yemek saatini beklemek yerine bizzat kendin misafirlerle ilgilenmen gerekirdi. Bu nasıl ev sahipliği, bu nasıl iftar yemeği, bu nasıl misafirperverlik, bu ne biçim başkanlık, bu nasıl eda, bu nasıl kabalık, bu ne vurdumduymazlık, bu ne sorumluluğu hafife almak, bu ne organizasyon cahilliği, bu ne ciddiyetsizlik, bu ne misafirperversizlik demezler mi adama? Top atılsa da yemeğe yumulsak diye beklemenin ne mantığı var bilinmez ama Ben bir derneği, bir şehrin milletini temsil etseydim aklım yemekte olmazdı. Ki gazetemizin yada üyesi olduğumuz, yöneticisi olduğumuz derneklerin yemeklerinde bizzat kolluk takıp kapıda misafirleri karşılayıp, yerlerine oturtuyoruz. Biz enayimiz de bu davranışı sergiliyoruz yoksa siz mi çok akıllısınız? Haaa şimdi anladım. Siz çok büyüksünüz, başkansınız, kapıda görevli gibi misafirlerle ilgilenmek olur mu hiç? Yada iki arkadaşa “Siz görevlisiniz… Herkese hoş geldin deyip, yer göstereceksiniz” deseniz o arkadaşlar gücenirdi değil mi?
Bunlar dernek değil mi?
Esenyurt Van Özalplılar Derneği’nin verdiği iftar yemeğine de katılım gösterdik. Kapıda adeta bir karşılama seronomisi vardı. Bizzat dernek yetkilileri ve başkanı hoş geldin deyip, hal hatır sorup, misafirlere yer gösteriyordu. Hatta daha can alıcı bir örnek vereyim, daha kurulalı birkaç ay olan Esenyurt Çankırılılar Derneği’nin yemeğinde özellikle bay-bayan görevli arkadaşlar giriş kapısında misafirleri karşılıyorlardı. Hatta kurumsal bir hava da vardı görevli kişilerin yaka kartları mevcuttu. Van Özalp ve Çankırılılar Derneği’ni tebrik etmek istiyorum.
Örf, adet, misafirperverlik ve görev şuurunu yitirmemek umuduyla, Hoş ve Sevgiyle kalın.