Zulme Sessiz Kalmak, Zulmün Ortaklığıdır
Zulüm, her yerde zulümdür. İsrail’in Filistin’e uyguladığı katliamlar tüm dünyanın gözleri önünde cereyan ederken, kimse çıkıp sessizliğini sorgulamıyor. Ancak aynı dünya, Çin’in Uygurlara yönelik sistematik baskı ve zulmüne karşı yıllardır üç maymunu oynuyor.
Bu çifte standardın mantığı basittir: İsrail, küçük ve görece daha zayıf bir aktör olarak görülür; Çin ise ekonomik ve askeri olarak devasa bir güçtür. Yani, güç dengesi, adalet ve vicdanın önüne geçiyor. Ama zulmün gücü veya büyüklüğü yoktur. Zulüm, zulümdür. Bir insanın kanı, başka bir insanın ırkı, dini veya kültürü fark etmez; acı, acıdır, haksızlık haksızlıktır.
Zalime karşı susmak, zalimin elini güçlendirir. Bir zalim için en korkunç silah, halkların veya devletlerin sessizliğidir. Sessizlik, zulmün meşruiyet kazanmasına katkı sağlar. Sessizlik, zulmün normalleşmesini getirir. Hazreti Ali’nin (r.a.) sözünü hatırlayalım: “Zulme sessiz kalmak, zalimin yanında durmaktır.” Yani bir nebze ses çıkarmamak, zulmün onaylanması demektir.
Filistinlilere karşı hissettiğimiz öfke ve acıyı, Doğu Türkistan’daki kardeşlerimiz için de hissetmek zorundayız. Din, dil veya mezhep farkı zulmün meşruiyetini artırmaz. Bir Müslüman, Hristiyan veya Ateist fark etmeksizin; insan olan herkesin zulme karşı bir görevi vardır. Bu, sadece vicdani bir görev değil; insanlığın ortak sorumluluğudur. Çünkü zulme karşı sessiz kalan, zalimin yanında durmuş olur.
Bazı devletler ve toplumlar İsrail’e tepki gösterip, Çin’e sessiz kalıyor. Bu tutum, iki açıdan tehlikelidir: Birincisi, adaletin temeli bozuluyor: İnsanlar, zulmün kimden geldiğine bakıyor ve vicdanını esnetiyor. İkincisi, zalimi cesaretlendiriyor: Çin gibi büyük güçler, sessizliğin farkında ve baskı politikalarını sürdürmekte özgür hissediyor. Oysa gerçek adalet, güce veya korkuya bakmaz; haklıyı ve mazlumu savunur.
Zulme karşı sadece konuşmak değil, eylem ve farkındalık gerekiyor. Basın, akademi ve sosyal platformlar; Çin’in Uygurlara uyguladığı zulmü gündeme taşımalı. Uluslararası hukuk ve insan hakları mekanizmaları harekete geçirilmeli. Halk olarak bizler de sessizliği kırmalı, zulme tepki göstermeliyiz. Çünkü zalimlerin korktuğu şey, halkların birleşen vicdanıdır.
Sonuç olarak, İsrail’e karşı gösterdiğimiz hassasiyeti, Çin’e de gösterelim. Zulme karşı sessiz kalmak, zulmü onaylamak demektir. Velev ki farklı dinden insanlar da bu zulme uğruyor olsun. “Zulme karşı sessiz duran, dilsiz şeytandır.” Adalet, vicdan ve insanlık; sadece belirli coğrafyalarda değil, her yerde savunulmalıdır. Her nefes, her ses, her yazı; zulme karşı bir direniş çağrısıdır. Zulüm, büyüklük veya güç meselesi değildir. Zulüm, insanlık meselesidir. Ve her insan, insan olduğu için, bu zulme karşı sorumludur.
Sessiz Çığlık
Bugün Tanrı Dağı bir garip bakar,
Derelerden su yerine kan akar.
Altaylar perişan hali can yakar.
Oğuzlarım, Göktürklerim ne oldu,
Yurtlarına şimdi Çinliler doldu.
Hani benim hak sırrına erenler,
Bir bakışta dört kenarı görenler.
İlim bahçesinde hikmet derenler.
Yesevîler, Gazzâlîler yastadır,
Boy vermiyor fidanlarım hastadır.
Çalılı kılıçla girer idik savaşa,
Ölüm kader gelirse de şu başa.
Hor bakardık üşengece, yavaşa.
Yoldaşlarım, yiğitlerim çekildi,
Yaramıza tuzla biber ekildi.
Soyda soydaşız, boyda boydaşız, hoyda hoydaşız, biz evvel Allah.
Biz kurt idik, düşman önde bir kuzu.
Bir gürz ile bitirirdik soysuzu.
Cenkte bile çaldırırdık kopuzu.
Şairlerim, ozanlarım nerede,
Beste için yazanlarım nerede.
Yüz askerle on binleri bitiren,
Dağa taşa kudretini yetiren.
Uzak ele hak adalet götüren.
Oğuz Hanlar, Bilge Hanlar ne oldu,
Düzen kurup bozan canlar ne oldu.
Kaşgarlılar, Has Hacibler küskündür,
Mevlânâlar, Tebrîzîler suskundur.
Toy, töreden benim Türk'üm yoksundur.
Nerelerde Fârâbîler, Sînâlar,
Yapılmıyor ilme mahsus binalar.
Dağları yardık, her yanı sardık, her demde vardık, biz evvel Allah.
Az askerle Haçlılara meydanı,
Dar getirip bozan o Alpaslan’ı.
Osmanlı’yı kuran Gazi Osman’ı.
Peygamber övgüsü hak eden Sultan,
Neredesin koca Fatih Mehmet Han?
Ana yurdum, öz vatanım Türkistan,
Kalk ayağa yeniden yaz bir destan.
Kurtul artık bu matemden, bu yastan.
Uyandırın elli alpı, Kürşad’ı,
Dinsin artık mazlumların feryadı.
Dünyayı gezdik, tuzaklar sezdik, düşmanı ezdik, biz evvel Allah.