YEREL HABERİM

Tarih: 25.11.2011 17:26

Terörü Bitirmenin Reçetesi

Facebook Twitter Linked-in

Otuz yıldır terörle hem askeri hem de siyasi olarak mücadele ediyoruz. Teröre otuz yılda otuz binden fazla kurban verdik. Gencecik fidanları vatan topraklarına emanet ettik. Gözü yaşlı binlerce anneler, eşler; yetim kalmış çocuklar bıraktık. Bırakmaya da devam ediyoruz.
Bütçenin çok fazlasını savunma sanayisine tahsis ediyoruz. Yeterki terör bitsin diyerek hasmımız olan ülkelere milyonlarca dolar verip silahlar, uçaklar, tanklar, toplar, heronlar, alıyoruz. Savunma sanayine ayrılan parayı sağlık alanında, eğitim alanında, ulaşım alanında, alt ve üst yapı alanında, kültür alanında vs harcanmasını bir türlü göremiyoruz. Peki milyonlarca dolar harcayıp aldığımız silahlarla terör belasını sonlardırabildik mi? Uçaklarımız, tanklarımız hainlerin inlerini yerle bir edebildi mi? Kışlalarımızdan gencecik Mehmetçiklerimizin şehit haberleri gelmesi sona mı erdi? Annelerimiz artık şehit haberleriyle göz yaşı dökmüyor. Tüm Türkiye’nin şehit haberleri karşısında artık ciğerleri mi yanmıyor? Malesef yanıyor yanmayada devam ediyor.
Otuz yıldır siyasi ve askeri olarak mücadelesini verdiğimiz baş belası terörü neden bir türlü bitiremedik? Savunma sanayisine milyonlarca dolar harcadığımız halde neden hainlerin kökünü kazıyamadık? Sen, bir siyasetçi olarak, bir asker olarak, bir brükrat olarak, bir istihbarattçı olarak değil sade bir vatandaş olarak cevapla “Yok mu terör belasının sonu? Bu beladan kurtulma yolları ve yöntemleri yok mu? Bir çıkış kapısı, bir reçete yok mudur?”
Yıllardır mücadelesini verdiğimiz terörün tabiki pan zehiri var. Tabiki terörü bitirmek çok basit. Nasıl mı? Sağlam bir reçete “İslam” reçetesiyle bu mümkün. Kur’an ahlakının yaşanması terörle mücadelede en önemli noktadır.
Terör ve anarşi ile mücadelede en önemli noktanın din ahlakının yaygınlaşması olduğunu her fırsatta dile getiren Bediüzzaman: Hem her bir şehir kendi halkına geniş bir hanedir. Eğer ahiret inancı o büyük aile fertlerinde hükmetmezse; güzel ahlâkın esasları olan ihlas, samimiyet, fazilet, hamiyet, fedakârlık, Allah’ın rızası, ahiret sevabı yerine kötü niyet, menfaat, sahtekârlık, kendini beğenmişlik, yapmacık hareket, riya, rüşvet, aldatmak gibi haller meydan alır. Zahirî güvenlik ve insaniyet altında, anarşistlik ve vahşet manaları hükmeder; o şehir hayatı zehirlenir. Çocuklar haylazlığa, gençler sarhoşluğa, güçlüler zulme, ihtiyarlar ağlamağa başlarlar. “Şualar”
Dinden diyanetten uzak bir toplulukta her türlü anarşinin baş göstereceğini ancak dinin yaşanması toplumda çok büyük bir dayanışma, kardeşlik ve dostluk oluşmasına vesile olacağını söylüyor Üstad.
Otuz yıldır mücadelesini verdiğimiz terörün tek ve etkili reçetesi “İslam Kardeşliği”dir. İslam’ın bütünleştiriciliğiyle, kucaklayıcılığıyla yüzyıllardır vücudun bir azaları gibi iç içe yaşamadık mı? Onca dış güçlerin desteklemelerine rağmen halen bölünmemişsek, halen parçalanmamışsak, halen birlik ve beraberliğimizden ödün vermemişsek (Van Depreminde gördük) bunun en büyük nedeni “İslam” değil midir? Doğu ve Güneydoğuda halkımız İslam’a sıkı sıkıya bağlı olduğundan hainlerin planları (sivil itaatsizlik, cuma namazını devletin imamları arkasında kılmamaları v.s) her seferinde geri tepmedi mi?
Otuz yıldır terörü ancak İslam’la yeneceğimizi bir türlü akıl edemedik. Mevlada Halid-i Bağdadi k.s vasıtasıyla Anadolu’ya gelip Doğu ve Güneydoğu’da irşat vazifesini yerine getiren Nakşibendi büyüklerinin bölge için, birlik ve beraberliğimiz için, ne denli öneme sahip olduklarını bir türlü göremedik. Nitekim örgütün başı karayılan Doğu ve Güneydoğu’da yeteri kadar “destek almamalarını ve başarılı olamamalarının” nedenini o bölgede hizmetlerine devam eden Nakşibendi büyüklerinin etkili olduğunu söylüyor. Yani Karayılan, Kur’an ve peygamber ahlakının yaşanmaya devam ettiği sürece PKK nın başarılı olma şansı yoktur diyor.
Şunu artık görelim milyarca dolar harcanarak alınan silahlar terörün bitmesinde etkili olmuyor. Diyeceksiniz ki Fatih İstanbul’u silahla almadı mı? Fatih İstanbul’u aldı ama Fatih’in Akşemseddini vardı. Çanakkale’de destan yazan ecdadımız’ın yeteri kadar silahı mı vardı? Onların silahı göğsündeki imanıydı. Davaları Türk-Kürt davası değil vatanı din düşmanlarından kurtarma davasıylı. Davası İslam’dı.
Doğu ve Güneydoğu’da Kur’an ve Sünnet ışığında birlik ve beraberliğimizi sağlayan, asrı saadette Resulullah’ın ensar ve muhaciri kardeş yaptığı gibi herkesi İslam Kardeşliği bağıyla bağlama çabasında olan, gayretleri ve çabaları sırf Allah’ın rızası istikametinde insanlar yetiştirmek olan “Allah dostlarına” devlet olarak sahip çıkalım. Yüzyıllardır bu topraklarda etle tırnak gibi vücudun ayrılmaz birer parçaları olmuşsak onların gayretleriyledir. Şunu görmemiz lazım eğer karayılan kürtlerin dini zerdüşlüktür. Zerdüşlüğün kürtler arasında yayılmasında en büyük engel Nakşibendi tarikatı diyorsa birlik ve beraberliğimizin devamı için doğu ve güneydoğu bölgemizdeki Şeyhlerin alimlerin, velilerin, hak dostlarının varlığı ülkemiz açısından ne derece önemli olduğunu bir kez daha görmekteyiz.
Birlik ve beraberliğimizi perçinleyen Hak dostu ne diyor. “Bir tek vücud haline gelmemiz lazım. Devletimize milletimize, dinimize toprağımıza sahip çıkmamız lazım. Ayrılık yapmamak, tefrika yapmamak lazım. Hakikaten öyle bir zamanki mümin birleşmesi lazım. Gruplaşmaması lazım. Hizipleşmemek lazım. Yazık dinde gidecek memlekette gidecek herşey gidecek eğer biz hakikaten dinimize dünyamızı devletimizi vatanımızı milletimizi çocuklarımızı düşünmezsek. Hakikaten çok tehlikelerle karşı karşıyayız. Onun içindir ki muhakkak gayret etmemiz lazım tefrika yapmamak lazım. Müslümanlar tek vücut halinde olması lazım. Allah'a ibadet ettikten sonra bütün müminler kardeştir. Neden camiye gidiyoruz. Neden cuma günlerinine gidiyoruz. Neden bayram günleri olmuştur. Neden düğün günleri olmuştur. İşte müslümanların sosyal diyaloğu içindir. Müminler birbirlerini tanımak içindir. Birlirlerine kaynaşması içindir. Bir araya gelmesi içindir. Madden ve manen birbirlerine kaynaşmak içindir. Resullah'ın sünnetleridir bunlar. Ama biz bu sünneti nefretle kinle dolu olarak birbirimizden ayrılıyoruz. Bu mümine yakışmaz. Bu müslümana yakışmaz Bunları kaldırmamız lazım. Ruhen fikren bedenen bunları kaldırmamız lazım. Bu kinlerin olmamazı lazım Bu mümine yakışmaz hele Resullah’ın ümmenite hiç yakışmaz. Bizim görevimiz insanları birlik beraberliği kucaklamak, insanları beraberine kaynaşmaktır. Birlik beraberliğimizi bozmayacağız.”
Yazımda da anlatmaya çalıştığım gibi terörün bitirilme reçetesi İslam’dır. İnsanları ancak ve ancak Allah sevgisinde, peygamber sevgisinde bir arada tutabiliriz. Örgütün lider kadrosu Zerdüşlük bizim dinimiz diyorlarsa, terörü bitirmek isteyen devlet, zerdüşlüğe dolayısıyla PKK’ya karşı islam’la “Hak Dostları” vasıtasıyla terörü beltaraf edebilir. Şunu artık anlayalım “Terörün en büyük pan zehiri İslam’dır.” Çünkü İslam ortak yanımız, kurtuluşumuzdur. Artık birşeyler yapalım yarın çok geç olmadan.
Büyüklerin duası ülkemizin üzerine olsun.

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —