Tanrım Zenginleri Affetmiyorum
Tanrım, zenginleri sen affetsen de ben affetmiyorum!
19. yüzyılda yaşamış Alman filozof, politik Ekonomist ve bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Marksın söylediği bu söze ancak şartlı katıldığımı söyleyebilirim!
Yani;
Adam malının vergisini kaçırmamış vermiş ise, hayır ve hasenatını yapmış ise, fakire fukaraya ilgisiz kalmamış ise, çalışanlarının alnının teri kurumadan ücretlerini ödemiş ise, zekâtını vermiş ise, malını yığmamış ise, ben bilakis Allah daha çok versin der ve bu türden zenginleri haddinden fazla severim, iyi ki varlar diye de dua ederim!
Yaşadığımız toplumda böyle cömert zengin olanlar az da olsa var olduğu gibi cimri olanlar da vardır hatta bu ikisinin arasında yarım olanlar diğer ikisinden biraz fazladır diye düşünüyorum.
Bu yazımda, zenginin malı biz züğürtlerin kalemini biraz yorarken siz okuyucuların da gözlerini ve zihinlerini yoracak biliyorum, amacım Karl Marksın nasıl bir saikle bu cümleyi söylemiş olduğunu ve başka cümlelerini masaya yatırıp ideolojik değil de insaf ışığında bakmak istiyorum.
Yaşadığım sitede bisikletiyle giden çocuğa çarpan bir Mercedes’in sürücüsü aracından büyük bir kibirle inerek evvela aracının tamponunu kontrol edip yerde yatan çocukla hiç ilgilenmemişti neyse çevreden çocuğa hemen müdahale ettiler, düşüp korkmasının dışında bir şey olmamıştı, olaya ağzım açık bakakalmıştım adama saldırmamak için kendimi zor tutmuştum!
Karl Marksın dediği gibi; -Hayvan olmak istiyorsan olabilirsin elbette, bunun için insanlığın acılarına sırt çevirmen ve yalnız kendi postuna özen göstermen yeterlidir. Dediği cümle kalıbının tam içinde görmüştüm bu görgüsüz zengini.
Hepimiz misal üç harfli AVM’lerden alışverişler yaparız, çalışanların ne yol paraları ne yemekleri nede mesai mefhumlarının var da! Olmadığını sadece asgari ücrete talim ettiklerini ağır iş gücü altında ezildiklerini kamyon kamyon malzeme boşalttıklarını nereden bilebiliriz, daha bunlar gibi emeklerinin tam karşılığını alamayan firmaları denetimsiz nice vasıflı ve vasıfsız çalışan didinenler var etrafımızda.
Bütün bu işçiler için Marks; insan yerine, fiyatları yaş ve cinslerine göre değişen birer iş aletleri olup çıktılar! Diyor…
Katılıyorum!
Marks bu nevi kapitalist patronlar için aklı başlarında cimrilerdir demesi bu gördüklerimizle örtüşmektedir.
Toplumun yoksullarını terazinin bir kefesine, zenginlerini de diğer kefesine koyduğumuzda yoksulluk azalıyor zenginlik artıyorsa gidişat ve sistem iyi demek olduğu gibi, tam tersi olduğunda da sistemin bir yerinde çürümüşlük olduğu muhakkaktır diyor.
Katılıyorum Marksa ama tabi ki komünist değilim ama doğruya doğru demek gerekmez mi?
Müslüman olup ta İslamiyet’in işçiye bakışını Müslümanlar tam öğrenmiş inanmış ve uygulamış olsalar kurtla kuzu beraber olmazlar mı Fakirden zengine hürmet zenginden fakire de merhamet alışverişi yaşansa problemler ortadan kalkmaz mı?
İşin hikâye kısmından kurtulup Kuran’a, hayatımızın içinde hayat bulma hakkı tanımaz ve ilke edinmez onu anlamaya çalışmaz isek ve ölülerin arkasından okunan bir kitap olmanın dışına çıkarmaz isek her türlü cereyanlara kapılmaya açığız demektir.
Pusuda bekleyen tehlike de işte buradadır demektir.