Savaşın Çevresel Tahribatları
Ekolojik dengeler üzerinde travmaların oluşmasında en büyük faktör kuşkusuz insanın kendisi olmakla birlikte; bundan en çok zarar gören de yine kendisidir. Bu aslında bir etki-tepki konjonktürünün, canlı cansız her kesime fatura edilmesidir.
Mesela İsrail-Filistin savaşı… Ölen onca masum, savunmasız insanlar, yıkılan evler, çevresel tahribatlar ve tüm bunların mukabilinde doğadan alınacak olumsuz tepkimelerin tezahürü… Bu, olması kaçınılmaz bir olgudur.
Atılan bir el bombasının bir ağaca isabet ettiğini düşünün! Sadece verdiği tahribat salt o ağacı değil; o ağaç üzerinde yaşayan enva-i çeşit canlıyı da hedef tahtasına almış demektir. Oysa Allah'ın boşuna yaratmayıp insanların menfaatine sunduğu bu canlı türlerinin yok olması, yaşamsal alanda nasıl kayıplar olduğu gerçeği üzerinde bir düşünmeyi zaruri kılmaz mı?
Yapılan her hareketin, her fiilin iyi veya kötü; menfi veya müspet, insana geri iadesinin mutlaka olacağı unutulmamalıdır. Yüce Allah'ın var edip kudret kalemiyle çizdiği bu sistemin, kendisinden başka hiç kimsenin tahrif, tahrip ve bozmaya gücünün yetmeyeceği iki kere iki dört derecesinde bir katiyeti mevzu bahis iken; bir canlının – velev ki bu bir insan olsun – bunu yapmaya yeltenmesi veya bunda fail rol üstlenmesi hangi akla, mantığa, izana sığar, düşünmek lazım.
Bir kelebeğin kanat çırpmaları bile yer küresini titretecek kadar bir etkiyi üzerinde taşıyorsa; onca masumun feryatları, gözyaşları, çığlıkları; kendilerini yoktan var eden Rableri katında karşılık bulmaz mı?
Mâide / 32. Ayet
مِنْ اَجْلِ ذٰلِكَۚۛ كَتَبْنَا عَلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ اَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِي الْاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَم۪يعًاۜ وَمَنْ اَحْيَاهَا فَكَاَنَّمَٓا اَحْيَا النَّاسَ جَم۪يعًاۜ وَلَقَدْ جَٓاءَتْهُمْ رُسُلُنَا بِالْبَيِّنَاتِۘ ثُمَّ اِنَّ كَث۪يرًا مِنْهُمْ بَعْدَ ذٰلِكَ فِي الْاَرْضِ لَمُسْرِفُونَ
İşte bundan dolayı İsrâiloğulları için şu hükmü koyduk: “Bir cana kıymanın veya yeryüzünde bozgunculuk çıkarmanın cezası olmaksızın kim bir kimseyi öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir canı kurtarırsa, sanki bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur.” Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller, mûcizeler getirdiler. Ne var ki, bütün bunlardan sonra onların pek çoğu hâlâ yeryüzünde taşkınlık yapıp durmaktadırlar.
Dört din ve dört mukaddes kitapta insan katlini yasaklayan onca İlahi emir ve yasaklar varken; İsrail Devleti öldürdükleri insanların, döktüğü kanların, faili oldukları vahşetin hesabını bu dünyada ve öbür dünyada Hak'kın huzurunda nasıl verecektir, doğrusu tahmin etmek zor…!
Allah kimseyi zalimlerden etmesin.