YEREL HABERİM
Tarih: 02.10.2013 14:42
Milli Eğitim
Yeni eğitim öğretim yılı ülkenin müstakbel; Cumhurbaşkanlarına, Başbakanlarına, Genelkurmay Başkanlarına, Bilim adamlarına, Din adamlarına ve işlerinde başarılı olan bütün meslek erbaplarına hayırlı uğurlu olsun… Bu bir temenni değil elbette ki okula yeni başlayan öğrencilerimizden çıkacak bu saydıklarım. Okullar bu kademelere varabilmek için varlar ama yeterli değiller. Yani sistemde bir yanlışlık var benimde en başta yaptığım bir yanlışlık. Okul dönemlerine Eğitim ve Öğretim demek gibi. Okullar yalnızca bilgiyi Öğretir…
Bizler çocuklarımızı okula gönderip Eğitim Öğretim almalarını bekleriniz ve bu hatayla bilmeden çocuklarımızın yani ülkemizin geleceğinin kararmasına yol açarız. Eğitim daha okula başlamadan Ailede başlar, aileden aldığı eğitime okullardan aldığı bilgiyi katarak öğrencilerimiz topluma yararlı birey haline gelir. Bu yüzden çocuklarımızın yani geleceğimizin aydınlık olması için eğitimlerine çok önem vermeliyiz. Öncelikle yapmamız gereken okusun kendini kurtarsın mantığını kafamızdan silip okusun da ülkeyi kurtarsın mantığına sahip olmaktır!
Japonlar küçük yaşlardaki okula başlayacak çocukları Hiroşima ve Nagazaki’ye götürerek öğrenci adaylarına yaptıkları işlerde en iyi olup ülkenin gelişmesine katkıda bulunmazlarsa, tarihin tekerrür edip bir Hiroşima ve Nagazaki faciası daha yaşanılacağını anlatırlar. Tarihten örnekler vererek çocukları motive ederler. Peki ya üç kıtaya hükmetmiş atalarımızın Çanakkale’de destan yazmış torunları olarak, biz nasıl olurda okusun da kendini kurtarsın diyebiliriz?
Çocuklarımızı altı yaşına kadar yedirip, içirip, oynatıp tarihi eğitim vermeden, altı yaşında okula gönderip bekliyoruz ki Alim olsun çünkü biz Veli’yiz ya. Veli’nin sözlük anlamı Türk Dil Kurumuna göre ‘’Bir çocuğun her türlü durum ve davranışlarından sorumlu olan kimse’’ demek yani bir zamanlar öyle bir anlamı varmış ki TDK sözlük anlamı olarak kullanmış. Şimdiki anlamının ‘’okusun kendini kurtarsın diye okuluna, kılık kıyafetine, kursuna, özel hocasına tonla para harcadık’’ demek olduğunu biliyoruz hepimiz…
Size altın gibi bir formül: boş yere para harcamayın menkul kıymetli veliler sadece çocuklarınıza tarihi eğitim verin yeter. Benim tavsiyem olmazsa olmaz Çanakkale, Edirne müdafii Şükrü Paşa hadi bunlar uzakta diye vaktimiz yok diyelim. Topkapı Panaroma 1453 tarih müzesine giderek; 9 yaşında Hafız, 14 yaşında Padişah, 21 yaşında Peygamber övgüsüne mahzar olmuş, çağ kapatıp çağ açmış dedemiz Fatih Sultan Mehmet Han’ı anlatacak iki saatimizde mi yok? Eğer buna da zamanınız yoksa boş yere okullara masraf etmeye gerekte yok, verin bir işe çırak olarak meslek edinsin ‘’kendini kurtarsın’’.
Bu ülkede kamu hizmeti sadece Başbakan olarak yapılmıyor elbette sokaklarımızın temiz olması için çöpçüye de ihtiyacımız var veya arabayı yapacak mühendise olduğu kadar tamir edecek ustaya da ihtiyacımız var. Bizler hep çocuğumuzun yüksek mevkilerde olmasını isteriz bunun için servet harcarız, gerekirse sabah akşam çocuğumuzun yüzünü görmeden çalışırız. En büyük yanlışı da burada yaparız, çünkü çocuğumuza vermemiz gereken tek şey milli eğitimdir. Eğitimi bizzat vermemiz gerekir ki sağlam bir karakteri, temiz bir ahlakı olsun. Önümüzdeki haftalarda sıkça karşılaşacağımız bir konu kılık kıyafet serbestliği ve toplumumuzdaki ortak kanı “zengini var fakiri var çocuklar birbiriyle dalga geçer’’ kanısı. Evet günümüz şartlarında bu büyük problem kılık kıyafet! Çünkü bizler çocuklarımıza zenginliğin övünülecek bir şey olmadığını anlatmadık veya fakirliğin alay konusu olmadığını eğer bizler bu ahlakı vermiş olsaydık çocuklarımız çoktan serbest kıyafete geçmiş olacaklardı.
Babasından Atalarını öğrenen bir çocuk, torunlarının Çanakkale’yi tekrar yaşamaması için önce davranıp, dedesi Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethi gibi İngiltere’yi Fransa’yı Rusya’yı ve İtalya’yı fethetmek için uğraşacak, Şahi topunu çizebilmek için gereken ilmi okullarda arayıp bulacaktır…
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —