Al kanlar içinde kalmış bedenini al bayrakla sarılan şanlı Mehmetim. Baba ocağından peygamber ocağına davullarla zurnalarla yüzlerce kişi uğurladı. Şimdi ise milyonlar karşılıyor... Şanlı Mehmetim! Hani ateş düştüğü yeri yakar diyorlar ya bu defa öyle olmadı. Ateş tüm Türkiye’nin ciğerlerini yaktı hemde cayır cayır. Analar ellerini dizlerine vurdukça, yetim kalmış körpe yavrular babaam dedikçe. Babalar; yiğidim, evladııım dedikçe Türkiye’nin ciğerleri kavruldu/yandı. Sabır taşları çatladı. Şehit evlatlarının al bayrağa sarılı tabutunu gören anaların feryatları kardışında samimi gönüller arşı alaya yünelip Allah’ım! bu ülkenin evlatları yıllardır İslam’ın sancaktarlığını yaptı/yapıyor. Sen bu ülkenin evlatlarına yardım et. Kardeşi kardeşe kırdırmak isteyenlerin oyunlarını kendi başlarına çevir. dualarıyla lanet yağdırıldı vatan hainlerine.
Mehmet’im 19 Ekim 2011’den bu yana Türkiye’de neler olmadı ki dur yiğidim günümüz Türkiye’sinin sana anlatayım. Türkiye, Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmeyi başardı. Kişi başına düşen milli gelir 20 bin doların üzerine çıkması hayeldi gerçek oldu. Türkiye ABD ve AB başta olmak üzere Çin, Japonya ve Orta doğuya 500 milyar dolarlık ihracat yaptık. Yüksek teknolojili ürünlerde Avrupa’nın üssü olduk. Öyle ki savaş uçaklarımız yapıyor üstelik İsrail ve ABD’ye savaş uçağı satıyoruz. Avrupa Birliği’ bizi birliğe almak için yıllardır kapımızı aşındırdı. Sonunda onların bu durumuna dayanamayıp birliğe girdik. Arap Baharında halk ayaklanmasına destek verip dikta rejimleri devrilmesine vesile oldukya. Arap halkıda bize teşekkür etmek için bizi kendilerinin lideri seçti. Petrol üretimi ve satışı bizden soruluyor artık. Demokrasi ve hukuk ilkelerini tam işler hale getirmek için var gücümüzle çalıştık. Sivil anayasa hazırlayıp halkın sivilleşmesini sağladık. Türkiye’de demokrasi şaha kaltı.
Artık başörtülü olarak meclise giriliyor. Hiç kimse meclis masalarını yumruklayıp
“dışarı dışarı” demiyor. Tanklar sokaklarda yürütülmüyor. Tüyü bitmemiş yetimin, garip gurabanın hakkına göz diken hortumcuların muslukları kesildi. Türkiye’nin dört bir yanı fabrikalarla doldu. İşi olmayana iş, aşı olmayana aş sağlandı. Hem üreten hem de tüketen ülke olduk. Cari açığı da neymiş bilmez olduk. Hazinemizdeki paranın envarterini tutmak için binlerce insan harıl harıl çalışmakta. Kendi uydumuzu uzaya yerleştirecek teknolojiye sahip olduk. Her yeri bölünmüş yollarla, hızlı trenlerle donattık. (50 km lik Şebinkarahisar-İstanbul yolu hariç), sağlıkta bir milat gerçekleştirip dışarıdan doktor ithal ettik. Eğitimde yüzyılın reformunu yaptık. Artık şifreli, kopyalı sınavlarda yok. liseyi bitiren herkes üniversiteye gidiyor. Üniversiteyi daha bitirmeden iş imkanları sunuluyor...
Mehmet’im depremle iç içe olduğumuzu anlayıp yerleşim yerlerini ona göre inşaa ettik. Artık 7.2 lik deprem olduğunda yüzlerde bina yerle bir olmuyor. Yıkılan enkazlarda “kimse yok mu” “sesimi duyan var mı?” diye seslenmiyoruz artık. Soğut beton yığınlarının altında kalan yüzlerce “Yunus”ların (Rabbim rahmet etsin.) o bakışları hırsız müteahhidlerin ve işbirlikçilerin vicdansız vicdanlarına öyle bir oturdu ki vicdansız vicdanlarıyla başbaşa kalıp milyonlarca insanın ahını alarak helak olup gittiler. Ha bu arada Mehmet’im. Artık şehit haberleri gelmiyor. Terör bitti. PKK koşulsuz şartsız silah bırakmak zorunda kaldı.
Mehmet’im! şehitlerimizin kanı yerde kalmadı. Diyeceğim o ki Mehmet’im. Türkiye eski Türkiye değil. Yep yeni bir Türkiye var şimdi. Herkes hayatından memnun. Keşke Mehmet’im Keşke sizlerde Türkiye’nin huzurunu, istikrarını, mutluluğunu görebilseydiniz. DİYEBİLSEYDİM KEŞKE.