Mustafa KAPLAN

Tarih: 17.11.2025 09:31

Maskeleri Düşürme Zamanı

Facebook Twitter Linked-in

 

Maskeleri Düşürme Zamanı

 

Bu topraklarda asırlardır değişmeyen bir oyun vardır: Milleti kökünden vurmak isteyenlerin maskeli balosu. Bu baloda kimler yoktur ki... Bir yanda Osmanlı'yı karalayanlar, diğer yanda Cumhuriyet'i aşağılayanlar. İkisinin de farklı maskeleri vardır; fakat yüzleri aynıdır: Aynı kaynaktan beslenen, aynı odaklardan güç alan, aynı amaca hizmet edenler.

Çünkü bilirler ki, Osmanlı’yı kötüleyince de Cumhuriyet’i hedef alınca da vurdukları yer aslında aynı yerdir: Türk milletinin özgüveni, tarihî hafızası ve birliği.

Bu karanlık odaklar, savaş meydanlarında yenemedikleri milleti şimdi kalemle, ekranla, sosyal medya ile yenmeye çalışıyor. Zihinlere sızarak, köklere kastederek, ecdadı ile evladı arasına düşmanlık sokarak. Plan çok açık: Toplumsal çözülme ve kültürel dejenerasyon. Yani; milletin kendisine yabancılaşması.

Osmanlı’ya saldıranla Cumhuriyet’e saldıranın ortak amacı geçmişi parçalayıp bugünü köksüz bırakmaktır. Çünkü kökü olmayan millet, rüzgâr gören yaprak gibidir; nereye savrulacağı bellidir. Bugün ecdadı kötüleyenler de, Cumhuriyet'i tahkir edenler de milletin damarlarına şüphe zerk eder. Kendi tarihinden utanan bir genç yetiştirmek isterler; çünkü utanan genç direnmez, sorgulamaz, sahip çıkmaz.

Bu yüzden soruyoruz: Evlat atalarını kötüleyebilir mi? İnsan kendi geçmişine düşman olabilir mi? Elbette olamaz. Ama senaryosu dışarıda yazılmış bu maskeli baloda bazılarına maalesef bu rol düşürülüyor.

Bu fitneye karşı devletin görevi, tarihi popülist sloganlarla değil; objektif, ilmî, belgeli şekilde gelecek nesillere aktarmaktır. Bunun yolu bellidir: Okullarda tarafsız tarih kaynakları okutulmalı. Ne Osmanlı romantizmi, ne Cumhuriyet düşmanlığı. Olay neyse, nasıl olmuşsa, belgesi neyi gösteriyorsa öyle anlatılmalı. Tarih; ideolojik değil, ibretlik biçimde öğretilmeli. Çünkü her tarihî şahsiyet bizimdir: Fatih de, Kanuni de, Atatürk de, Vahdettin de. Hepsi aynı medeniyet ağacının farklı dallarıdır. Dışarıdan fonlanan kirli propaganda timleri deşifre edilmeli. Aydın maskesi takmış karanlık taşeronlar, “fikrî bağımsızlık” kisvesi altında milletin tarih bağını kesemez.

Bu coğrafyada yaşamanın hem bedeli, hem şerefi vardır. Yer altı kaynakları, stratejik konum, tarihî misyon... Hepsi dostu azaltan, düşmanı çoğaltan etkenlerdir. Tarihin soğuk gerçeği şudur: Türk’ün dostu ancak Türk’tür. Dışarıdaki dostluklar koşulludur; içerideki birlik ise hayatîdir.

Bu yüzden millet olarak uyanık olmak, kökümüze kastedenlere karşı teyakkuzda bulunmak, maskeleri düşürmek boynumuzun borcudur.

Bugün yapılacak en büyük iyilik şudur: Maskeli baloda dans eden hainleri sahneden indirmek. Yaptıkları propagandaları ifşa etmek. Gerçek yüzlerini ortaya koymak. Çünkü susmak, bu fitnenin ekmeğine yağ sürer. Millet uyandığı gün bütün maskeler düşer, bütün yalaklar boşa akar, bütün oyunlar çöker. Bu vatan bize atalarımızdan bir emanet, gelecek nesillere bir borç, Allah’a karşı bir sorumluluktur. O yüzden dostum: “Daha fazla geç olmadan kendimize gelelim.” Senin dediğin gibi: Maskeli baloyu dağıtmanın vakti çoktan geldi.

Yazar: Mustafa Kaplan

Mustafa Kaplan, Maskeleri Düşürme Zamanı, Osmanlı Cumhuriyet Çatışması, Tarih Bilinci, Türk Milletinin Birliği, Tarihî Hafıza, Fitne ve Propaganda, Toplumsal Çözülme, Fikrî Bağımsızlık, Türk’ün Dostu


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —