Nesrin Masarifoğlu

Tarih: 23.09.2015 20:33

Her Şey Var Bu İlçede…

Facebook Twitter Linked-in

 Göl, Tarih, Doğa, Çini Her Şey Var Bu İlçede…
Yaz tatili mi geçirdiğim Bursa’nın şirin mi şirin ilçesi İznik ile ilgili gördüğüm güzellikleri hep sizlerle paylaşmak istedim. Ülkenin içinde bulunduğu sıkıntılı günler, yoğun gündem nedeniyle uzun zamandır yazma fırsatı bulamadığım İznik’i yazmak bugüne bu bayram yazısına kısmet oldu. Paylaşmanın doruğa çıktığı, birlik ve beraberliğin pekiştiği, sevgilerin gün yüzüne çıktığı önemli günlerden biri olan Kurban Bayramında sizlerle ülkemizin çok da keşfedilmemiş güzel bir beldesini gezelim istedim. 
Öyle güzel bir beldeki burada ne ararsanız var. Tarih, kültür, doğa, ekolojik tarım, muhteşem bir göl, sahil, kumsal tabii ki her bir motifin nakış nakış işlendiği çini. Hangisinden başlasam bilmiyorum.
İznik’e Orhangazi’den giriş yapıyorsanız farklı iki yoldan her halükarda gölün etrafını dolaşarak ilçeye varırsınız. Adını aldığı İznik Gölü Türkiye’nin 5. Büyük tektonik gölü. Suyunun sodalı olması nedeniyle yüzerken deniz zevki yaşatan aynı zamanda birçok rahatsızlıkta tedavi edici özelliği bulunan göl bir kere girmeye görün tutku halini alıyor. Güneşlenmek istiyorsanız kumsallar, kumsalların hemen yanı başında söğüt ağaçlarının gölgesinde, yemyeşil zemine sahip alanlarda piknik yapmak, dinlenmek, mangal keyfi yapmak, hamaklarda dinlenmek mümkün. En güzel tarafı kumsallarla piknik alanlarının iç içe girmesi devasa çınar ağaçlarının hemen bitiminde kumsal başlar.  İznik’in bir başından ötekine kadar devam eden piknik alanlarında Belediyenin titizlikle hazırladığı ortamlar gayet güzel. Bilhassa günbatımının doyumsuz güzelliğini seyrederek çayınızı ya da kahvenizi yudumlamayı unutmayın. Bu güzelliği anlatmak yetmez illa haki yaşamak lazım. 
Göl, piknik, günbatımı derken akşam aktivitenize devam ettirmek isterseniz birçok çay bahçesi, canlı müzik eşliğinde sohbet gayet uygun fiyatları ile sizi ağırlamak için bekler. Gece geç vakitlere kadar hayat devam eder İznik’te. 
İznik bozulmamış doğası, nefis göl manzarası ile olduğu kadar tarihi dokusu ile de çok farklı bir ilçe. Roma, Bizans, Selçuklu ve nihayet Osmanlı uygarlıklarına ev sahipliği yapmış tarihi kalıntıları ile SİT ALANI ilan edilmiş bu ilçeyi tarihi güzelliklerini ilahla ki gezmek gerek. Zaten ilçe en çok da bu anlamda turist çeker. İlçede dolaştığınız her yerde tarihi bir kalıntı, geçmişin izini görmek mümkün. Zaten daha ilçeye girer girmez gördüğünüz devasa kalıntılar, taç gibi üste sahip dört kapısı ile surlar, yer yer yıkıntılar, camiler han ve hamamlar, bilinçsizce yapılan binaların önündeki daha ilk günkü gibi duran tarihi yapıtlar aman Allah’ım ben nerdeyim dedirtecek kadar güzel. Adeta bir ilçeye değil de nispeten betonlaşmanın da az  olduğu bir AÇIK HAVA MÜZESİNİ geziyor hissini verir size. Keşke dersiniz bu tarihi doku bu plansız yapılaşmayı durdurabilseydi de her şey bize o doğal haliyle ulaşabilseydi. Bunu gören bazı yerel yöneticiler bulundukları yerlerdeki tarihe sahip çıkmışlar ne yazık ki büyük bir kısmı da bilinçsizce tahrip edilerek gelmiş günümüze kadar. 
Aslında yazıda söz edilecek o kadar çok tarihi miras var ki onları gelip görmek, gezmek lazım. Gelmeden önce de bir ön fikir edinerek bu güzellikleri doyasıya gezmek lazım. Ben asıl her bir motifi seyrederken beni büyülediği çinilerden söz etmek istiyorum. İznik’le özdeşleşen tarihin yakın şahidi çok çeşitli illerde çağlar boyu birçok tarihi cami, medrese, çeşme duvarlarını süsleyen İZNİK ÇİNİLERİNDEN söz etmek istiyorum.
İznik Çinileri ta Anadolu Selçuklulardan günümüze kadar gelen önemli bir miras.  İzniklilerde bunun farkında nitekim bu yıl ilk defa kutlanan, Kent Konseyi tarafından davetlisi olduğum “İznik Çini ve Sanat Festivali” ne katılarak hem bu konudaki çalışmaları hem de göz zevkimizi okşayan şaheserleri yakından izlemek fırsatı buldum. İznik Belediye Başkanı Sayın Osman Sargın’ın yapmış olduğu konuşmalarından İznik Çinisinin tarihçesi ve motiflerin anlamı hakkında bayağı detaylı bilgiler edindik. Bu bilgilerden en önemlisi; İznik Çinisini diğerlerinden farklı kılan kuvarsın yüzde seksen oranında kullanılmış olmasının çinide zamanla oluşacak çatlama ve kırılmaları engellediği, çininin bu sayede nefes aldığı bilgisi idi. Onun için bugün Bursa Yeşil Camii de olduğu gibi birçok tarih eserde çiniler hiç bozulmadan günümüze kadar gelebilmiştir.
Çinilere işlenen her bir motifin görselliği kadar tasavvuf yüklü anlamları olduğunu da ayrıca Sayın Belediye Başkanı Sargın’ın ifadeleri ile öğrenmiş olduk. Çinilerde yer alan lale, karanfil, hayat ağacı, lotus, çintemani..her biri ayrı bir felsefi derinlik taşıyor. Anlamlar ve temsil edildikleri motifler birleşince seyretmek, incelemek, bakmak daha bir huzur ve zevk veriyor.
Tabii ki bu kadar zenginliğe sahip bir ilçede ihmaller, göze çarpan eksikler, görüntü kirliliği, çarpık yapılaşma yok mu? Elbette var. Bazen tüm sokaklar, evler  alt yapı çalışmaları tamamlanarak tek tek ele alınmalı tüm göze hoş gelmeyen görünümlerden arındırılmalı diye düşünmüyor değil de insan. Hem de biran önce. Böylesine turistik bir ilçeye yakışmayan çok da eksik var. Çalışmalar, düzenlemeler var bunlar için ama yeterli değil. Tek endişe duyduğum şey ilçeyi güzelleştirelim derken betonlaşmaya çoraklaşmaya meydan verilmesidir. 
Mübarek Kurban Bayramı ülkemize huzur, birliktelik, refah getirsin inşallah..Yaşanan acılar son bulsun.Bayramınız kutlu olsun.

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —