Her Hayat Bir Roman 18. Bölüm
Sevgili okurlarım neler yaşanıyor da bu hayatta gizli kalıyor bilseniz....
Devam edelim dostlar.
Çocuklar İstanbul’a annelerinin yanına geliyordur. Armatörün torunu ne yapacağını bilemez. Nasıl olacak şimdi diye düşünmeye başlar. Çünkü küçük, bir odalı yerde yaşamaktadır. Çocuklar nasıl rahat edecek nasıl olacak derken çocukları otobüs terminalinden almaya gider. Uzun zamandır görmediği çocuklarını terminalde gören Armatörün torunu çocukların ergenlik çağında oluşlarıyla değişimlerinin bayağı fark edildiğini görür. Çocuklar çok mutludurlar ve tekrar geri gitmek istemezler. Annelerine hasret kalan çocuklar özlemle annelerine sarılır öper koklarlar. Büyük buluşma aniden ve zamansız gerçekleşmiştir.
Armatörün torunu çocuklarını bağrına basar çocuklarının hemen açlığını susuzluğunu giderir. Babaları çocuklara bir lira dahi vermemiştir. Çocuklar aç susuz 24 saat yol gelmişlerdir. Ne vicdansız babalar var değil mi...? Eve giderler. Çocuklar çok uyumludurlar çevreye hemen alışırlar. Lakin önlerinde daha üniversite vardır. Çocuklar okumalı vatana millete hayırlı evlatlar olmalıdır. Armatörün torunu anlamıştır çocukların babası yine başka işler peşindedir.. Nitekim de öyle olur hani romanımızın başlarında delikanlı askerden izine geldiğinde ablası onu komşunun kızıyla bahçede buluşturmuştu hatırlayabildiniz mi.? İşte yıllar sonra o bahçedeki kız iki kızıyla dul kalmış mersine yerleşmiştir. Delikanlının ablası o bahçedeki kızla Mersinde karşılaşır ve delikanlıya o kadının kocasının öldüğünü Mersinde olduğunu söyler ve delikanlıyı mersine yanına çağırır. Bahçede buluşturduğu komşu kızıyla bu kez delikanlıyı Mersinde buluşturur. Delikanlının önünde daha çok macera vardır. Bu yüzden çocuklarını Armatörün torununun yanına göndermiştir.
Çocuklarla bir yaz dönemi başlamıştır lakin genç kadın çocuklarını akşamdan akşama görmektedir. Çalışmak zorundadır eve gelir çocuklarına yemek yapar çamaşırlarını yıkar sabah kahvaltılarını hazırlar harçlıklarını bırakır çalışmaya gider. Zor bir dönem başlamıştır. Yapacak bir şey de yoktur. Armatörün torunu Allaha hep yalvarır 'ALLAHIM ŞU İSTANBUL DA BİR ODA OLSUN BENİM OLSUN KİRACILIKTAN YORULDUM' diye dua eder. Çocuklar anne biz çalışıp sana bakarız işe gireriz bizi gönderme derler. Genç kadın çocuklarını göndermek istemez lakin okumaları gerektiğini düşünür İstanbul’da kalsalar kendisi çalıştığı için çocuklarla kim ilgilenecektir. Genç kadın korkmaktır. Yaz sezonu biter çocuklardan biri üniversite okumaya babasının yanına gider. Diğeri gitmek istemez ' ben burada kalacağım gitmek istemiyorum işe girip çalışacağım' der. Maalesef gönlünü bir kıza kaptırmış gitmek istemez henüz 17 yaşındaki büyük erkek çocuk anne sevgisinden yoksun büyüdüğü için gönlünü kaptırır. Bunun sevgi olduğunu sanır. Armatörün torunu 'hemen delikanlıyı yani çocukların babasını arar' bu çocuğu buradan al....!!! Biraz senin yanına gelsin yoksa başımıza iş açılacak' der. Sorumsuz baba umursamaz duruma onun umursamadığı gibi umursamayan biri daha vardır o da kızın annesidir. Ne hikmetse kadın geniş geniş takılır kızının buluşmalarına izin verir. Bu kız annelerin de bu ne rahatlık insan bazen şaşırıyor.
Delikanlı da bir yandan başka kadınlar bir yandan çocukları kullanarak hayatına aldığı hiçbir kadını bırakmak istememeler adeta harem kurmuş hayalinde. Neyse dostlar genç kadının oğlu bir restorana işe girer genç kadının gönlü razı gelmese de 'çalışsında bari hayatın zor yanlarını görsün belki üniversiteye devam eder' der. Çocuğun çalıştığı işyerinde madde satmaktadırlar işverenin oğlu satmaktadır. Genç kadın oğlunu işten çıkarmak için konuşmaya gider. Tam o gün oğlu işyerindekilerle Beşiktaş’a gezmeye giderler yanlarındaki komi yoldan geçen bir çocuğun cep telefonunu çalar. Madde alabilmek için içicidir çocuk. Telefonu çalınan çocuk şikâyet eder ve anında polis gelir telefonu çalan çocuk kaçmıştır polis diğer çocukları ve Armatörün torununun oğlunu karakola ifadeye götürürler. Bir telefon gelir Armatörün torunu yıkılır 'benim oğlum nasıl karakolda olabilir' der. Hemen Armatörün torunu ailesinden yardım ister Beşiktaş karakola giderler başkomiserle görüşürler. Başkomiser 'iyi ki de geldiniz gelmeseydiniz bu çocuklar Doğulu olduğu için ne kadar suç varsa bunların üzerine yıkılırdı evladınızı kurtaramazdınız alın çocuğunuzu buradan götürün biz asıl suçluyu arıyoruz suçluyu biliyoruz' der. Armatörün torunu ailesiyle birlikte çocuğunu karakoldan alır ve giderler. Asıl telefonu çalan çocuk 20 yıl ceza alır ve yıllar sonra aftan yararlanıp çıkar. Bir cep telefonu bakın kaç yıla mal oluyor değerli okurlarım.
Her hafta sonu bir gün izin yapan Armatörün torunu yine hafta sonu evdedir. Oğlu başına bir iş geldiğini kız arkadaşının hamile olduğunu çocuğu aldırmaları gerektiğini söyler. Armatörün torunu ne yapacağını bilemez başından kaynar sular dökülür meğer kızın annesinin de durumdan haberi varmış. Armatörün torunu 'kıza annenle konuşmamız gerekiyor' der Kız 'annemler duyarsa beni öldürür yaşatmazlar' der. Armatörün torunu saf ne bilsin istemeye istemeye durumu kabul eder para verir sözde çocuk aldırmaya giderler hâlbuki aldırmamışlar Armatörün torununa aldırdık diye yalan söylerler. Armatörün torunu inanır duruma aradan bayağı bir zaman geçer Armatörün torunu izinli gününde çocukların arkadaşlarını bahçeye toplar hepsini tanımak ister bu çocuk aldırıyorum dedikleri kız arkadaşları da bahçededir. Lakin kızın vücudu şiş sanki hormon bozukluğu vardır. Armatörün torunu oğluna 'kız arkadaşın hastamı niye vücudu böyle şiş bir doktora götürün kızım senin annen yok mu neden ilgilenmiyorlar bir doktora götürsünler der' Kız hormon bozukluğu var gideceğim doktora' der. Armatörün torunu yine işe uyanmaz inanır. Aradan uzun bir süre sonra Armatörün torununun iş yerine bir telefon gelir 'hemen buraya gel senle konuşacağız' diyen bir kadın sesi. Armatörün torunu bu sesi tanımamaktadır. Ses yabancıdır. Armatörün torunu 'sen kimsin beni ayağına çağırıyorsun kim olduğunu bile bilmiyorum' der. Kadının suratına telefonu kapatır. Aradan bir yarım saat geçer telefon yine çalar bu kez alçak naif bir sesle aynı kadın 'lütfen gelir misiniz sizinle konuşmamız gereken bir konu var' der. Armatörün torunu kim olduğunu sorar kadın 'ben oğlunuzun kız arkadaşının annesiyim' der.
Armatörün torunu hemen eve gider oğlunu karşısına alır 'bu ne iş ne var konu ne bu kadın benimle ne konuşacak' der. Çok sınırlıdır bu kez ciddi bir şeyler vardır. Genç kadının oğlu bir yandan korkarak bir yandan da sevinçle annesine 'anne sen yarın bir git bakalım ne konuşacakmış ben seni götürürüm evlerini biliyorum' der. Genç kadın konuyu merak ettiğinden 'tamam peki yarın sabah gidelim' der. O gece yatarlar bir türlü sabah olmaz zor bir gecedir Armatörün torunu sabaha kadar ne oldu kötü bir şey mi var çocuğu da aldırmışlardı diye sabahı sabah eder. Ertesi gün olur Armatörün torunu oğluyla birlikte kız arkadaşın annesiyle görüşmeye giderler. Evde kızın ablası annesi babası oturuyorlardır. Genç kadın şaşırır şaşkınlığını belli etmemeye çalışarak 'buyurun beni çağırdınız geldim konu nedir..?' der. Armatörün torunu çok genç olduğu için inanmazlar çocuğun annesi olduğuna daha sonra inanmak zorunda kalırlar.
Kızın annesi kızını salonun ortasına çağırır Armatörün torununa 'sen bu kızın halinden ne anlıyorsun' diye sorar.
Armatörün torunu olaydan habersiz 'kızınıza geçenlerde bahçede sordum bana hormon bozukluğu olduğunu söylemişti' der. Kızın annesi 'ne hormon bozukluğu bu kız doğurmak üzere' der. Armatörün torunu 'aaa öylemi peki bu kız dokuz aylık olana kadar siz anne baba olarak neredeydiniz bu kızın bu halini neden dokuz ay sakladınız gizlediniz neden daha önce haberimiz olmadı diye' çıkışır.
Kızın annesi 'bu işe bir çare bulun yoksa bu çocuk doğar doğmaz yetimhaneye atarım' der. Armatörün torunu 'merak etmeyin bu çocuk oğlumdansa biz çocuğumuza sahip çıkarız' der. Aslında kız daha öncede yaşı küçük olmasına rağmen bir başkasıyla birlikte olmuş o çocukla kızını evlendiremeyen kadın bir başkasından hamile kalsın ki kızın adını temizleyelim diye bir entrika çeviriyorlarmış. Anne kız entrikacı. Kızın annesi kurnazlıkla kızını dokuz ay bu halini saklar akrabalarına karşı kızının adını temizleyebilmek için. Maalesef kabak Armatörün torununun oğluna patlamıştır. Armatörün torunu 'peki ben babasını ararım o da gelir torunumuza sahip çıkarız' der.
Armatörün torunu çocukların babasını arar delikanlı önce çok kızar sonra 'ne yapalım madem oğlumuz bir hata yapmış bizde nikâhlarını yaparız' der. Baba da ilk defa oğluyla birlikte olduğunu sanmaktadır maalesef.
Armatörün torunu entrikalı bir iş olduğu için bu nikâha karşıdır. Oğlunu karşısına alır 'bak oğlum çocuk olsun çocuğu üzerine al ama nikâh yapamayız çünkü senin daha üniversite hayatın var okuyacaksın askerliğin var iş sahibi olman gerekiyor bir ev bakamazsın daha on sekiz yaşındasın' der.