Örneğin;
Fransa'da kıyamet koptu. Afrika 2010'a giderken Henry'nin eliyle haksız bir vize alan Fransa o zaman kulağının üstüne yatmıştı, Afrika'da daha ilk turda ilahi adalet Fransa'ya dur deyince ortalık karıştı.
Anelka yine Anelkalığını yaptı ama bu kez ona da suç bulamazsın çünkü bütün takım onu sahiplendi. Başta Kaptan Evra ve diğer oyuncular Anelka'nın bütün futbolcuları temsilen tavır koyduğunu falan söyledi. Bu çok önemli bir mesajdı. (Anelka'nın küfürlü konuşması hariç. Onun tasvip görmesi mümkün değil)
Belli ki takım içinde bir huzursuzluk var. Bu da daha çok Teknik Direktör Raymond Domenech'ten kaynaklanıyor... Başarısızlığın sebebi Raymond!
Fransız Futbol Federasyonu derhal Anelka'yı kadro harici bıraktı.
Bu kez de futbolcular idmanı bir süre boykot etti!
Ardından FFF, Anelka'yı da dinleyeceğini söyledi.
Fransız medyası ayağa kalktı,
Eski futbolcular Domenech'e ağır eleştirilerde bulundular.
Araya Cumhurbaşkanı Sarkozy de girdi ve Fransız futbolu masaya yatırıldı.
Sebep; Afrika 2010'dan erken elenişti!
Keza İtalya da aynı dertten mustarip oldu. O da Fransa gibi erken elendi ve üstelik İtalya son dünya şampiyonuydu...
Bütün bunları ve diğer başarısızlıkları izledikten sonra bir zamanlar uzun uzun bu sütunlarda yazdığım soruyu kendi kendime bir kez daha sordum;
Fransa ve İtalya Afrika 2010'a gitme başarısını elde etmiş olmalarına rağmen orada yaşadıkları uygunsuzluklar ve başarısızlıklar için ayağa kalkarken Türkiye börek gibi gruptan çıkamayıp Afrika 2010'a gidemediğinde neden böyle bir özeleştiri yapmadı. Bu başarısızlığın sebeplerini araştırmadı!
Neden medya bu uçuruma yuvarlanmanın hesabını kimseden sormadı?
Neden TFF bu konuyu enine boyuna araştırıp görevini yapmadı da Milli Takımı altı ay hocasız bıraktı?
Neden herkes Dünya ve Avrupa 3.sü olmuş bu takım Afrika 2010'a gidemedi diye suskun kaldı?
Kimden neden çekindiler?
Siz de merak etmiyor musunuz?
Neden?
Arjantin, ABD ve Keita
Dünya şampiyonası başlarken favorim Arjantin sürprizim ABD demiştim.
İtalya, Fransa ve İngiltere'ye şans tanımıyorum demiştim.
İspanya ve Almanya finale rakip olur. Brezilya da ne de olsa Brezilya ama tutmuyorum, demiştim.
Futbolu yeni öğrenen ülkelerden de sürpriz yapan çıkabilir demiştim; Japonya ve G. Kore bunu başardılar.
Yolun yarısına geldik haklı gibi gözüküyorum.
Bir başka saptamam daha var;
Afrika futbolu göçük altında kaldı!
Biz de hala Afrika kökenli oyuncuları astronomik rakamlarla almaya devam ediyoruz.
Bunların tek özelliği var; top cambazı oldukları için adamın gözünü boyayıp boşa kürek çekiyorlar. Aç kıtanın insanları paraya kavuşunca futbolu unutuyor. Ne yazık ki biz de bunları unutuyor ve bastırıyoruz parayı!
Keita buna en güzel örnek; neredeyse oynamadan şöhretini sürdürdü!
Hakemi kandırmaya yönelik ahlaksız tavırları hiç de güzel değil! Kaka'ya yaptığı dünya şampiyonasına yakışmayacak bir ayıp. Hatta rakibine ihanet!...
Ayrıca bu şampiyonada amacını aşan sertlikler de gözden kaçmıyor. Futbolcular yaşamak için yok etmenin mantığını taşıyorlar. Hoş değil. Futbol bir beceri oyunu, onu sertlikle durduramazsın. Hakemlerin hatalı da olsa kırmızı kartlarını kullanmalarını gayet yerinde buluyorum.
Elano ve Lugano
Madem biz yokuz bizde oynayan yabancıları izlemek umarım hepimize zevk veriyor.
Başta Elano... Galatasaray'da ne kadar yalnız kalıyorsa Brezilya Milli Takımı'nda da o kadar yardımlaşmalı bir futbola imza atıyor. Attığı gol bunun kanıtı.
Elano Galatasaray'da mutlaka kalmalı. Yanına onu kimlik ve karakter olarak taşıyacak ve de onun futbol bilgisine ayak uyduracak birilerini Galatasaray mutlaka transfer etmeli. Elano bir değerdir ama yanında değerini bulmalı. Sakatlanınca yüreğim ağzıma geldi.
Bir de Lugano var koluna kaptanlık bandı takan ve takımına katkı sağlayan ve de her maçta 90 dakika oynayan.
Lugano'nun agresif tavrını hiç sevmem ama onu seyretmekten mutluyum. Takımı Uruguay iki galibiyet ve bir beraberlikle çok önemli bir gövde gösterisi yaptı. O takımın savunmasında kaptan olmak önemli bir görev.
Bravo Lugano!
Bir de Giovani Dos Santos var... İçimi burkan!
Kalmalı diyorum. Kalmalı...
Galatasaray onu almalı.
Sarı-kırmızı transfer
Galatasaray'da ortalık şeker rengi... Tadı kekremsi. Beklenti sonsuz...
Taraftar bana yüzlerce mail atıp soruyor; bıktık palavralardan Osman Abey!... Galatasaray kimi alacak?
Ben de sizlere transfer hakkında haber vermek istiyorum ama nafile!
Galatasaray Dünya Şampiyonası'nın bitimini bekliyor. Takım şekillenecek. Mutlaka transfer yapılacak. Ortada dolaşan isimlerin bir kısmı doğru.
Transferin özü şu;
Rijkaard bana genç adam bulun, isim istemiyorum, diyor.
Koşacak, takımı için oynayacak ve de benim stilimde güreşecek adam istiyorum diyor.
Hiçbir futbolcusu için kalsın demiyor.
Yönetimle uyumlu görüş sergiliyor.
Bütün mesele benservisi elinde adam bulmakta...
Galatasaray bonkör transfer yapmaz!
Ama takımı da imkanları ölçüsünde güçlü kılar merak etmeyin.
Saçının teli kadar onurun varsa...
Fenerbahçe Daum olayında kabahatli. Madem ki istemiyorsun paketle gitsin! Bu kadar dallandırma.
Sen büyük Fenerbahçesin ya!... Tarihine yakışmıyor.
Daum'a da bir çift laf;
Seni hatalarınla kabul eden bir camiayı bu kadar yokuşa sürme.
Saçının teli kadar onurun varsa istenmediğin yerde durma!