Ahmet Karayün
Tarih: 22.10.2011 17:56
Çok Bilmek Her Zaman İşe Yaramaz!
Dünyada dengeler o kadar hassas ki sormayın gitsin. Herhangi bir hususta bilgisiz ve ehliyetsiz olmak tabi ki hoş değildir. Ama bir konuda “Bilgili” olmak ta bazen hoş olmayabiliyor. Bilgiyi “Bilmişliğe” çevirmek, insanın tüm donanımını yerle bir edebiliyor.
Şu sütunlarından size seslendiğim gazetenin bir hikayesi, bir macerası var. Bunu size anlatarak, bir başarı hikayesi paylaşmak ve de çok bilmişliğin nelere mal olduğunu anlatmak istiyorum.
1998 yılında babam Nezir Karayün’ün 13 yıllık köklü, saygın bir gazete olan Yerel Haber’in temellerini, Mimarsinan’da bulunan spor salonumuzda attığını dün gibi hatırlıyorum. Evet, babam sporcuydu… Bunu inkâr etmiyordu ve spor ahlakını taşıyan bir gazetecinin çok daha başarılı olacağını biliyordu.
Beyaz bir kağıda gazetenin mizanpajını belirleyen çizgileri çizdiği gün hala hafızamdadır. Evet, sporcuydu ama yazmayı seviyordu, gözlemlemeyi seviyor ve gördüğü aksaklıklar hakkında düzeltme yolunda eleştirel yaklaşmayı seviyordu. Gazetecilikle ilgili bilgisi yoktu. İşte bu noktada “Çok Bilmiş Gazeteciler” çıkıp, “Karateci’den Gazeteci Olmaz” dediler.
Her fırsatta sarı basın kartlarını geğire geğire anlatıyor, her fırsatta mutfaktan yetişen gazetecilere “Gazatacı” yakıştırmasını yapıyorlardı. “Gazetecilerin gazete hazırlaması” gerektiğini vurgulayıp, alaylı gazetecileri gördükleri her yerde sözde bilgileriyle ezmeye çalışıyorlardı.
Bilgi, başarı, azim kimsenin tekelinde olmadığı için alaylı insanlar bilgiyi öğrendiler, azim ettiler ve başarıya ulaştılar. Şimdi onlarca yakıştırmaya rağmen tam 13 yıllık bir çınar yetiştiren Nezir Karayün (Babam olduğu için söylemiyorum) tam bir başarı örneğidir. Şimdi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından verilen Sarı Basın kartı sahibi, Türkiye Yerel Basın Birliği Derneği Genel Başkanı, dört gazete ve iki dergiyi bünyesinde bulunduran yayın grubunun başkanı.
Şimdi “Gazatacı, Karateci” diyerek hor görmeye çalışan sözde bilgili gazeteciler gelip Nezir Karayün’den icazet alıyorlar. Şimdi bölgenin gazetecilik denince, basın yayın denince dengelerine hükmeden, söylediği sözler ve fikirler diğer meslektaşları tarafından olur görüp, onaylanan bir Nezir Karayün gerçeği var. Nezir Karayün, yani namı diğer “Nezir Hoca” artık duayen bir gazeteci. Ve bir çok derneğin Onur Kurulunda, Danışma Kurulunda görevli.
Bir çok bilmiş gazetecinin gazetesi yayında değilken 13 yıldır hiç ara vermeden yayın yapan gazetemiz hala dimdik ayakta. Demek ki bir konuda bilgili olmak bazı insanları hakir görme hakkını vermiyor zat-ı muhterem gazetecilere. Bir siyasetçinin oy istediği vatandaşa, “Siz bilgisizsiniz, gerçek vatandaş değilsiniz, sizin başınıza bir çoban gerek” diyerek oy istediğini düşünün…. Başarılı olabilir mi sizce?
Demek ki bilgiyle bilmişliği birbirinden ayırmak gerek… Ne olursa olsun yeniliklere, gelişmelere açık olmak gerek. “Ben bilirim, ben ederim” diyerek insanları küçük görmeye çalışmaktan vazgeçmek gerek. Başta bu tavsiyem bölgemizde ki bazı yerel gazetecileredir. Çok iyi gazete çıkardığınızı, çok iyi vizyona sahip olduğunuzu, çok bilgili ve entelektüel olduğunuzu sanabilir ve sapsarı hologramlı bir basın kartına sahip olabilirsiniz… Ama unutmayın, küçük gördüğünüz insanların ayakları altında küçücük kalırsınız da cümle alem size güler. Madara etmeye çalışırken madaranın yanı sıra maskara olursunuz birde.
Hoş ve sevgiyle kalın.
Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —